Evde Efsun bir başına ve hastalar diğer evde savunmasız yatarken, üstüne üstelik ortada iki ölü beden varken bu sessizliğini ne kadar sürdürebileceğini düşündü. Etrafına ürkek, çaresiz gözlerle ve tüm masumiyetiyle bakındı. Yakınındakiler aydınlanan gün ışığıyla beraber yanaklarından süzülen gözyaşlarını görebilirlerdi. Sabah seherinin ayazı yanaklarını küçük bir çocukken yaptığı gibi tırmalıyordu. Tuzlu su çenesinden damlarken yerde Zeliha Ananın kanıyla buluşuyordu. Ayakta kalabilmek için direndi keza dizlerinin üzerine düşmesi an meselesiydi.
"Kim ne derse desin!" diye geçirdi içinden; "Suçsuzum Allah biliyor gerisi boş!" Sonra başını gökyüzüne kaldırdı dikildiği yerde yalvarır gibiydi. "Biliyorsun değil mi? Varsın değil mi? Bir çıkış yolu gösterirsin değil mi?" Sonra gözlerini yumdu, acı çekiyordu. Bir çıkış yolu! Tek istediği buydu. Gözleri yine ona tiksinerek bakan suratlarda gezinirken silkinip kendine geldi. Belki birkaç dakikalık bu dikiliş Murat'ın dirilişi olmuştu. Göz göre göre yakmışlarsa da Murat bu kanlı karlar üzerinde yeniden dirilmişti. Hırslandı. Kanı bir çağlayan gibi damarlarından aktı. Kararını vermişti. Anası için, babası için, Efsun için... Kendi adına istediği tek şey yine onların yüzlerindeki gülümsemeden fazlası değildi. Yaşlı bir ermiş gibi vakarlıydı. Az önce griye çalan teni yeni yen rengini bulmaya başlamıştı. Burada dikilip kendini katil ilan etmek gibi bir düşüncesi yoktu. Bunu her kim istiyorsa başaramayacaktı!
Bir anda hareketlendi ve büyük adımlarla her şeyi yok sayarak babasının yanına yürümeye başladı. Sessizce Bilâl'in karşısına dikildiğinde solukları burnundan kalın bir duman gibi çıkıyordu. Sinirliydi ama kime olduğunu bilmiyordu. Adını dahi bilmediği bir düşmanı vardı ve elinden hiç birşey gelmiyordu. Diline gelmesi muhtemel herşeyi yutmaya çalıştı. Senelerce kendi evlerini yakmasa da şimdi tüm köyü ateşe verebilirdi! Söyleyeceklerinin yüreğine verdiği acılarla kıvrandı. Ona adı temizlenene kadar baba diyebileceğini sanmıyordu. Daha dün bir bugün ikiydi ve doyamamıştı ama alışılageldiği gibi hitap etmeli ve olacaklara şimdiden kendini hazırlamalıydı. Bilâl onu reddeder ve suçlarsa belki canı daha da acırdı. Hiç istemeyerek de olsa o söz bir kere daha çıktı ağzından ve Bilâl karşısında put kesildi.
"Bilâl abi!"
Bilâl kaşlarını duyduğu kelime ile çatarak kaldırdı ve Murat'tan gelecek cümlelerin devamını beklemeye başladı. Delikanlının aklından geçenler çırılçıplak gözlerinden ayan beyan okunuyordu. Tereddütlerini, medcezirlerini çok net görebiliyordu ama Murat'ın herkesle onu bir tutmasına içten içe öfkeleniyordu. Herşeyin kimin başının altından çıktığından adı gibi eminken, şimdi bu rolü oynamak zorunda olmak ne büyük ironiydi... Etrafına bakındı. Kumral kaşları aydınlanan havayla beraber biraz daha çatılıyor çakır gözlerini koyu kirpiklerinin arasına hapsediyordu. Çenesi kaskatı olmuştu. Hatice'nin uzaktan perişan hali ise içine azap olup akıyordu. Daha dün anam demiş elini öpmüşlerken bugün yoktu işte! Hunharca hayvanlara bile yakışmayacak bir şekilde boğazlanmıştı. Zeliha Anayı sevenler olduğu kadar illaki sevmeyenler de vardı ama bu gibi anlarda kalpleri kör olanlar düğün bayram, vicdanlı yürekler için kıyamet anıydı. Ama yanlış giden bir şeyler vardı. Bu köylülerin şov izleme adetleri hiç mi değişmezdi? Kaza olsa seyrediyor, ölüm olsa seyrediyorlardı!
"Hasan bu işe bir çözüm bulalım, zemin donmuştur nereye defnedeceğiz anamı bir çözümün var mı? Bu zemin zinhar cemre düşene kadar çözülmez bir fikir ver gözünü seveyim!" dedi. Hasan'ın da benzer korkusu buydu. İş makinesi yokken oralarda kışın ölmek kabirsiz kalmak demekti.
"Buluruz bir yolunu... ne gerekirse yaparız... onu bırak sen şimdi söylenenleri duyuyorsun değil mi?" dedi yanlarında el pençe divan dikilen Murat'a bakarak, genç adam ellerini önünde kavuşturmuş bakmayan gözlerle zemini izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Yayında!)
General Fiction"İnsan bazen attığı adımlarla kaderine koşuyormuş tazem... Ben onunla evlenirken sana koştuğumu bilemezdim... Onunla karşılıklı susuşurken, farklı bir kimliğe bürünürken, koca olurken, baba olurken sana yatırım yaptığımı bilemezdim... Kader ağları...