1. Dolandırıldık

5.3K 150 53
                                    

Selamm, hadi herkes yoruma başlama tarihini bıraksınlar:

Bölüm şarkısı;

Daya- Hide Away 🎤

İyi okumalarr ❤

~

"Demek burası."
Neredeyse benim kadar olan bavulumu sürüklemeyi keserek evin önünde durdum. Gülümseyerek yeni okulum için geldiğim yeni şehirdeki, yeni evime baktım. Ev pek sesli bir sokakta değildi ve bu açıdan oldukça iyiydi. Küçük, -fazla küçük olmayacak bir şekilde- bahçeli hoş bir evdi. Evimi şimdiden sevmiştim.

"Burası galiba." Bakışlarımı yanımda beliren yabancıya çevirdim. Bu da kim? Esmer, uzun boylu ve doğruyu söylemek gerekirse biraz da yakışıklı sayılabilecek benim yaşlarda gözüken bir erkekti. Gerçi tanımıyorum orası ayrı.

Ona bakarken "Sen kimsin?" Diye sordum bir anda. Pekala bu kadar ani sormayı ben de beklememiştim ama bir noktadan kim olduğunu öğrenmekte fayda vardı. Çocuk bakışlarını evden alıp bana çevirdi. "Evin sahibi. Asıl sen kimsin?" Dediğinde kaşlarım çatıldı. Ne diyor bu be? Dalga geçiyor herhalde. "Ne diyorsun sen? Evin sahibi benim." Dedim anlamayarak. Onun da kaşları benimki gibi çatıldı. "Şakamı yapıyorsun kızım, ne demek senin? Burayı ben aldım." Dedi burun kıvırarak sanki gerçekten şaka yapıyormuşum gibi. "Şaka yapıyormuş gibi bir halim mi var? Ben aldım burayı, elimde belgeler bile var!" Dedim. Dolandırıcı falan olmasın bu, beni kekliyor bir de püü! Devir kötü kolla..

Çatık kaşları gevşerken bu sefer şaşkınlıkla havalandı. "Ee, bende de var belge?" Yüzüm şaşkın bir hal alırken "Ne yani, şimdi dolandırıldık mı biz?" Dedim şokla. Bu cümleler ağzımdan sanki bana ait değilmiş gibi dökülürken ben nasıl inanayım bu duruma şimdi? Çocuk bakışlarını benden alıp eve çevirdi. Dudağını yalarken "Öyle görünüyor." Demişti. Kahretsin. Bir bu eksikti!

"Hadi içeri bakalım bari, ne yapacağımızı düşünürüz." Dediğinde arkasından bakmayı kesip peşinden ilerledim eve. Çocuk kapıyı açıp içeri geçince ben de peşinden bavulumu zorla sürükleyerek geçebildim sonunda. Ben bile bu kadar ağır değilim herhalde, belki de ben karıncayım. Hani kendilerinden ağır yükleri taşıyorlar ya.. Neyse tamam, sustum.

Evde pek mobilya yoktu, sadece 2 tane koltuk ve ortalarında küçük bir sehpa vardı sadece. Ayrıca etraf tozluydu ve soluduğumuz hava resmen ciğerlerimize işkence ediyordu. "Nasıl dolandırılırız ya?" Dedim sitemle. Hala inanmakta güçlük çekiyordum. Elimizde aynı kağıtlar vardı ama her iki kağıtta farklı isim yazıyordu. Bu durumda gerçekten keklemişlerdi bizi. "Bilmiyorum. Yapacak bir şey yok, şimdilik burada kalacağız." Dedi omuz silkerken. Şokla ona bakarken nasıl bu kadar rahat olabildiğini düşünmeye çalıştım. Arkadaşlar, daha kaç dakika oldu bu şahısla yan yana bulunalı?

"Tanımadığım biriyle aynı evde mi kalacağım?" Dedim şaşkınlıkla yüzüne bakarak. Bıkkınlıkla baktı yüzüme. "Çok meraklıyım bende sana." Dedi Nur Yerlitaş bakışları atarak. "Şu dolandırılma işini çözelim, yeni ev bulurum kendime." Diye ekledi sonra. Bir şey demedim. Uğraşmak istemiyordum bir de zaten, üşendim. Yol yorgunluğu yetmiyormuş gibi geceyi eşyasız, dolandırılarak aldığım vs bir yabancının da bulunduğu bir evde geçirme düşüncesi şimdilik uğraşılası başka bir durumdu.

-

"Selim amca, napacağız şimdi? Babama da söylemedim boşuna endişelenmesin diye." Dedim gerginlikle saçımı karıştırarak. Salonda bir ireli bir geri yürürken telefonla konuşuyordum. Selim amca babamın bir arkadaşıydı, aynı zamanda evi de onunla beraber almıştık. İşinde oldukça iyi olmasına rağmen anlayamadığım şey nasıl bu duruma kanmış olabileceği. Tamam ben gencim cahilim neyse de ama o..

Babama bu durumu söyleseydim endişelenirdi, hatta kalkıp buraya bile gelirdi. Bunu yarın da anlatabilirim, en azından akşam olmaz.

"Yapacak bir şey yok kızım. Olan olmuş artık. Kaldığın kişi nasıl biri?" Diye sordu Selim amca. Kaldığım kişi yukarı çıkmıştı odalara bakmak için. "İyi. Yani iyi birine benziyor, galiba." Diye bir şeyler mırıldandım. "Tamam kızım. Dikkat et kendine, iyi geceler." Gülümsemeye çalıştım. "İyi geceler Selim amca, verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim." Dedim mahcup bir şekilde. "Olur mu öyle şey? Metin'in kızı benim de kızımdır." Dedi Selim amca. Tekrardan teşekkür edip kapattım telefonu. İş başa düştü anlaşılan.

O sırada o çocuk geldi. "Ee noldu?" Dedi bana bakarken. Kaşlarımı kaldırıp indirdim "Malesef. Beraber kalacağız." Dedim. Başını aşağı yukarı salladı. "Yukarıdaki odalar nasıl?" Diye sordum telefonu arka cebime sıkıştırırken. Ellerini iki yana açıp omuz silkerken "Mobilya falan yok, odalar bomboş. Evde sanırım sadece bu koltuklar var." Dedi dudaklarını birbirine basıtrarak. "Biz nerede uyuyacağız o zaman?" Dedim koltuklara bakarken. "Koltuktan başka uyuyacak yer mi var?" Dedi alayla yanımdan geçerken.

Dudaklarımı büzdüm koltuklara dokunurken. Temiz falan değildi. Odanın havasından bile buranın toz deposu olduğu belli! "Pardon canım, sana özel yatak yaptırmadım gelmeden önce. İstersen yerde de uyuyabilirsin." Dediğinde göz devirdim. Ne uyuzmuş bu da. Uyuzluğu geçin, arkadaş bir insan nasıl daha tanımadığı birinin yanında bu kadar rahat? Tanımamayı da geçin, tozlu koktukta uyumak.. Bir de bununla mı kalacağım ben şimdi?

Oflaya puflaya elimle koltukları temizlemeye çalıştım. En azından bu geceyi yerden daha yumuşak bir yerde geçirsem yeter bana.

-

Elimizden geldiği kadar temizleyebildiğimiz koltuklarımıza yanımızda getirdiğimiz battaniyelerle geçtik. Koltuklar karşı karşıya duruyordu. Şuan tavanı izliyorduk sanki bahçede yıldızları izler gibi. Fakat şuan farkettiğim şeyse hala çocuğun adını bilmememdi. Uyumadan önce akıl edebilmem ne hoş.

"Adın ne?" Diye sordu benden önce davrnaarak. Bir an zihnimi okuduğunu düşündüm ama bu fikri umutarak yüzümü ona çevirdim. "Okyanus. Senin?" Diye sordum. O da yüzünü bana çevirip "Eray." Diye mırıldandı. İsmi hoşmuş. Böyle Ay'lı falan.. Başımı 'memnun oldum' der gibi salladım. Vücudunu bana döndürdüğünde ben de aynısını amaçsızca yaptım. Sanırım maymuna dönüyoruz.

"Neden taşındın bu eve?" Diye sordum yüzünü incelerken. Kemikli ve simetrik yüz hatları vardı. Anlatınca ciddi gibi duracak ama ciddiyetle beraber garip bir çocuksu ifadesi vardı yüzünün. "Okuduğum okula yakın olabilmek için. Evim okula daha uzaktı." Dediğinde başımı 'anladım' der gibi salladım. "Senin sebebin ne?" Diye sordu. Derin bir nefes aldım. "Okumak için geldim Antalya'ya." Dedim. O da anladığını belirtercesine başını salladı.

Esnemeye başladım. Yol yorgunuydum ve ayı gibi uyku düşkünüyümdür. Bribirimizin yüzüne amaçsızca bakmayı kesip "İyi geceler." Diye mırıldandım en sonunda. O da "İyi geceler." Dediğinde gözlerimi kapattım yarı rahatsızlıkla. Toz yüzünden burnum kaşınıyordu ve umarım bu uyumama engel falan olmazdı.

Geldiğim ilk günden beklemediğim maceranın kurbanı olmuştum. Acaba nasıl geçecek buradaki zamanım? Beklenmedik şeylerin olacağı belliydi ama umarım beni olumsuz etkileyecek şeyler değildir bunlar..

~

Bölüm sonu :)

İlk bölümü yayınladım. Umarım okunur ve sevilir :/ Okuduysanız oy ve yorum yapar mısınız lütfen?
Çok teşekkürler ❤

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin