"Bizim hikayemizi bir masal olarak düşün. Sen prenses değilsin, hayır. Sen birinin gelip seni hapsolduğu kuleden kurtarmasını beklemezsin, seni birinin kurtarmasını ya da seni prenses yapmasını.. Sen benim güçlü kızımsın, sen sadece kendini değil, h...
Ohoo bölüm baya uzun çıktı ya nasıl yazmışım ben bunu cşfcğföfl Bir günde iki bölüm yeyoo
Hikaye bu gidişle çok uzun olacak ya da bilmiyorum, bölüm sayısı fazla olursa bitirdikten sonra düzenleyip birkaç bölümü birleştiririm herhalde..
Her neyse, iyi okumalar 🌌
~
Arabaya oturunca Selen bir bez uzattı bana. "Eteğinin altına koy da tenine yapışmasın elbise." Başımı sallayıp aldım. Araba çalıştırılıp yola çıktık. Aslında şehirden uzakta bir yerde değildi restoran ama biz saçmalamak için şehri turlayıp sonrasında buraya gelmiştik.
Derin bir nefes alınca dikiz aynasından baktı Utku. "Kanka özür dilerim. Valla bu kadar olacağını bilmemiştim." Başımı hafifçe kaldırıp indirdim. "Sorun değil, boşveriyorum şimdilik. Ama bunu sana ödeteceğimi de biliyorsun," Dediğimde gözlerini büyüttü ve başını hızla salladı. "Dua edeyim kötü bir şey olmasın.." Sırıtıp yolu izlemeye devam ettim. Kötü bir şey yapmazdım ama böyle korkması eğlendirmişti beni.
Sonunda evin önünde durduğumuzda arabadan indik. "Kanka, istersen benim odamdaki banyoda duş al. Selen dedi ki diğer elbisen vardı, onu giyersin." Dediğinde onaylayıcı homurtular çıkardım. Üst kata, Belinay'ın odasına çıkıp diğer elbiseyi ve ihtiyacım olacak şeyleri alıp banyoya girdim. Her tarafım yapış yapış olmuştu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İşlerimi halledip banyodan çıktım. Aynadaki yansımama bakıp dudağımı büzdüm. Bu elbise diğerinden daha iyi duruyordu ve diğerinden daha güzeldi. Sanırım bu kola olayı kötü olmamıştı. Koluma taktığım saatim de elbiseme uyumlu olmuştu.
Saçlarımı elimle öylesine düzelttim. Kapı tıklandı ve içeri Belinay'la Selen girdi. "Bu elbise daha çok yakışmış sanki." Dedi Selen kaşlarını kaldırarak. Gülümsediğimde Belinay yanıma geldi. "Bence bir şeyler eksik.." dedi gizemli sesle. Kaşlarımı çattım. "Mesela makyaj!" Deyip beni makyaj masasına çekiştirdi.
Burun kıvırdım, itiraz etsem de kabul etmezdi. "Suratıma kilolarca şey sürme bari." Dedim uyarır gibi. Bilmişçe başını salladı. "Ağzından kurtulamam zaten. Orası bende merak etme, abartmam." Dedi ikna edercesine. "Kapat gözlerini." Dediğinde dediğini yaptım ve gözlerimi kapattım. Selen'in de yaklaştığını hissetmiştim.
Bir iki dakika falan yüzümıe uğraştı ve sonrasında nefesini dışa üfledi. "Açabilirsin gözlerini, pek makyajlı gibi gözükmüyorsun ama.." Dediğini yaptım ve gözlerimi açtım. Harbi dediği gibiydi, makyajlı gözükmüyordum. Abartmamıştı. Çektiği kuyruklu eyeliner gözlerimi ortaya çıkarmış, dudaklarıma sürdüğü şeffaf parlatıcı beni daha güzel göstermişti.
Gülümsedim aynada ona bakarken. "Ellerine sağlık Beloş. Makyaja önem vermem pek ama gerçekten güzel olmuşum," Dediğimde yanağımdan makas aldı. "Rica ederim aşkım, hem ne güzelliği kız? Sen zaten hep güzelsin. Ben sadece renk kattım." Deyip göz kırptı.
