99. Kalbimin Aynası

640 32 7
                                    

Multi; Ay yüzlümüz ve Ay'ımız🌙

Açıklamaya bölüm sonrası geçeriz..

İyi okumalar 🌟

~

7 dakikadır kolumda bir el hissediyordum. Uyanmaya, gözlerimi açmaya çalışıyordum ama bir türlü olmuyordu. Ölüm uykusu gibi bir şeydi bu, zehir gibi yayılmıştı vücuduma ve ben bunun etkisinden kurtulmaya çalışıyordum.

En sonunda zorlukla gözlerimi araladım. Bulanık görüşümü temizlemek için biraz uğraştım tabii. Yüzümü yanıma çevirdim ve kısık gözlerle gülümsedim. Kolumu alnıma koyarken, "Kaç dakika?" Dedim uykulu sesimle. Kolundaki sattine baktıktan sonra gözlerini bana çevirip gülümsedi. "14 dakika." Yanıma oturdu, yüzümü inceledi. "İyi misin?"

Esneyerek elimi ağzıma kapattım ve başımı belli belirsiz salladım. "14 dakikanın 7'sinde hissettim," Dedim doğrularak. Elimi kısa saçlarıma atıp saç diplerimi sıvazladım. "Ölü gibiyim."

Ona hastalığımı söylememin üzerinden 3 gün geçmişti. Ve bu 3 gün içerisinde kendince bende olan ve olacak değişiklikleri izliyordu. Akşamları aldığım haplar yüzünden uykudan uyanmam bir hali zor oluyordu. Kış uykusuna dalmış gibi oluyordum ve beni uyandırmak için de uğraşmak Eray'a kalıyordu. Kaç dakika beni uyandırmaya çalıştığını ve benim kaç dakika onun varlığını hissedip uyanmaya çalıştığımı izliyordu.

Bu haliyle fazlaca doktor gibiydi. Efe bile bu kadar düşmüyor üstüme yalnız.

Gözlerimi ona çevirip alt dudağımı sarkıttım. Kaşlarını hafifçe havalandırdı. "Aslına bakarsan saat senin için biraz erken. Gece 3'te uyuduğuna bakılırsa 'ölü' gibi olman da normal. Yatağımdan kalktı bakışlarını benden çekmeden. "Hadi hazırlan. Hava güzel, dışarı çıkacağız," Dedi ve kapıya yöneldi. Ben hala yerimde kımıldmaadan gibi dururken, "Bu arada, rahat ve spor tarzı bir şeyler giyinirsen daha uygun olur." Dedi kapıdan çıkmadan önce.

Eray odamdan çıkarken yataktan çıkmaya üşenerek 2 dakikamı boş boş oturmakla geçirdim. En sonunda üşensem bile yerimden kalktım ve işlerimi hallettim. Dolaptan kısa bir taramayla siyah, askılı bir üst ve yaz ayına uygun bir eşofman altı alıp üstüme geçirdim. Kısa saçlarımı biraz zorlanarak at kuyruğu -köpek kuyruğuna benzer bir şey- yaptım. Yüzüme makyaj yapma gereksinimi bulunmadan sadece güneş kremi sürdüm ve telefonumla güneş gözlüklerimi alarak odamdan çıktım.

Parayı soruyorsanız dert etmeyin, telefon kabının içine para koyanlardanım.

Merdivenlerden inerken Eray, "Mutfağa gel!" Diye seslendi alt kattan. E herhalde, seni başka nereden bulabiliriz?

Güzel bir kahvaltıdan sonra ilaçlarımı içtim ve beraber evden çıktık. Eray arabayı anahtarla uzaktan açarken ben arabanın yan koltuğuna doğru gidiyordum. "Orada dur bakalım," dediğinde duraksayıp ona baktım. 'Noldu' dercesine kafa hareketi yaptığımda anahtarı tuttuğu eliyle sürücü koltuğunu işaret etti. Kaşlarımı çattığımda, "Araba kullanmayı öğrenmek istemiyor muydun?" Dedi tek kaşını havalandırarak. Durdum ve önüme dönüp arabaya baktım. Bir süredir ekşın yapmamıştık, sıkıcı geçiyordu günlerim. Birazcık eğlenmenin ne zararı olabilirdi ki?

Hızlıca sürücü koltuğuna geçtiğimde Eray gülerek peşimden geldi ve yan koltuğa oturdu. Anahtarı yerine yerleştirip çalıştırdı. Daha önceden gösterdiği gibi vitesi hareket ettirdim. Araba hareket edince, "Aferin." Dedi sırıtarak. Aynı gülüş benim yüzümde de oluşurken geri kalanı nasıl yapmam gerektiğini anlattı. Arabayı evin önünden çekmiş, sokağa çıkarmıştım bile.

"Eray ya, böyle çok yavaş. Nasıl hızlandıracağım bunu?" Dedim ayak yerinden yapmam gerektiğini hatırlayıp ayaklarıma bakarak. "Bak şimdi, şunu şöyle.." Dediği gibi yaptım ve araba hızlandı. "Heh, tamam," Dedim yerimde dikleşerek. Bu ciddi halime güldü ve kısa at kuyruğumu okşadı. "Aferin kızıma." Dedi 'kızım' kelimesinde 'ufaklık' olarak imada bulunarak. Ona ters bir bakış attığımda dudaklarına görünmez bir fermuar çekti ve gülüşünü bastırmaya çalıştı. O kadar tatlı görünüyordu ki onun yerine ben kendimi tutamayıp güldüm.

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin