70. Güzel Yüzlüm

983 46 18
                                    

Normaldekinden uzun bir bölüm oldu, 2 parça halinde atmıyorum tek parça atıyorum..

Bölüm şarkısı;

Emre Aydın- Beni Vurup Yerde Bırakma

İyi okumalar 💕

~

Acı. Gözyaşı. Kaybediş. Yıkılış. Korku. Mahvoluş. Hüzün. Ve en acısı, ölüm.. Daha önce de hayatımda en değerli insanlardan birini kaybetmiştim ben. Çocuk yaşımda annemin cansız bedenine sarılmıştım ve bu beni yıkmış, yıllarca bunun travmasıyla yaşamıştım. Yaşadığım bu travma sonucu korktuğum şeylerin bir fobiye çevrilme durumu oluşmaya başlamıştı zamanla. Bunu yenmeme yardımcı olan insanlar vardı hayatımda tabii.

Ve o insanlardan biri de şuan, bende büyük bir korku oluşturmaya başlamıştı bile..

"Daha hızlı kullan şu arabayı, hızlan!" Diye bağırdım derin derin nefesler alırken. Ellerini saçlarına daldırırken, "Hızlanıyorum işte! Az kaldı!" Diyerek bir küfür savurdu o da. Elini sertçe direksiyona geçirdi. "Geçsene lan!" Diye bağırdı ve direksiyonu kırıp arabayı hızlandırdı. Gözyaşlarım yüzünü ıslatmıştı Eray'ımın. Hissetmiyordu bile.. Saçını okşarken kendi kendime mırıldanıyordum o duymasa bile. "İyi olacaksın, iyileşeceksin, yanındayım, yanındayız, bırakma bizi ne olursun.."

Eğilip gözkapağına bir öpücük kondurdum. Doğrulurken tekrar derin bir nefes aldım. "Dayanamam.. Utku, onu kaybetmeye dayanamam. Kaldıramam ben bunu," Dedim tekrar hıçkırığım arabayı doldururken. Utku titreyen elleriyle direksiyonu sağa kırdı. "Sakin ol Okyanus, benim kardeşim yapmaz öyle şey.." Dedi ama ses tonu hiç öyle demiyordu. Tereddütlüydü. Ağladı ağlayacak gibiydi o da.

Başımı eğdim ağlamam tekrar şiddetlenirken. "Allah'ım, ne olur yardım et bize. Ne olursun bir şey olmasın ona.." diye dualar ediyordum sürekli. Ben iyi biri değildim ama Allah'ım, ne olursun, benim kötü biri oluşuma değil, onun iyi oluşuna kurtar onu..

Nefes alış verişim zorlanırken dikiz aynasından endişeyle baktı Utku. "Okyanus sakin ol, panik atak geçirecek gibisin. Şuan olmaz kardeşim, lütfen toparlan. Sakince nefes alıp ver," Diyerek bana yardımcı olmaya çalışıyordu. Dediğini yaparak nefes alıp vermeye çalıştım.

Ciğerlerim mi daha çok yanıyor yoksa kalbim mi, bir önemi yoktu. Eray'ın canı yanarken hiçbir şeyin bir önemi yoktu.

"Geldik!" Deyip arabadan atladı Utku. Arka kapıyı açıp kucağımdaki Eray'ı ne ara getirildiğini bilmediğim sedyeye yatırmaya yardımcı oldu. Yanında hızlı adımlarla ilerlerken buz tutmuş ellerini sıkıca tutuyordum. Bu sırada yanımızdaki doktorlar edindikleri bilgilerle Eray'ı ameliyathaneye alacaklarını söylemişlerdi ama bunu zar zor anlamıştım. Dış dünyaya kapanmıştım sanki, sesler sadece uğultu gibiydi kulağımda.

Ameliyathanenin önüne gelince zorla elini bıraktım ve arkasında öylece kalakaldım. Yanımda duran Utku'ya çevirdim bakışlarımı. Başını bana çevirdi. Kollarını açar açmaz oraya sığdırdım kendimi ve hıçkırıklarım onun kolları arasındaki boşluğu doldurdu. "Nolursun ona bir şey olmasın, lütfen.." Diye sayıklaya sayıklaya ağladım. Saçlarımı okşadı titreyen elleriyle. "Bir şey olmayacak, tamam mı? Benim kardeşim çok güçlüdür.. O her şeye rağmen mücadele verebilir, o ne seni ne de hiçbirimizi bırakmaz, bırakmayacak da.." Dediğinde başımı kaldırıp çaresizlikle yüzüne baktım.

"Canı çok acımış mıdır Utku?" Diye sordum çocuksu bir ses tonuyla. Gözleri yaşlar yüzünden parlıyordu ama burukça gülümsedi. "Canı yansa bile gülümseyen bir adamın, canının yanıp yanmayacağını nasıl anlarsın?" Diye sordu duygu dolu bir sesle. Gözümden bir yaş daha süzülürken düşündüm. Yüzünün aldığı ifade aklıma gelir gelmez yüzümü buruşturdum ve başımı tekrar omzuna gömdüm. Canı yanmak ne kelime, canından canı çıkmıştır..

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin