19. Anlamsız Duygular

1.6K 100 0
                                    


Bölüm şarkısı;

Avril Lavinge- Wish You Were Here 🎤

İyi okumalar

~

OKYANUS'DAN

Sabah yine bir lanet olası alarmın sesiyle uyandım. Bugün cumartesi değil miydi lan? Oha, ben bu saatte uyandım bir de! Sinirle çığlık atıp alarmı hiç düşünmeden aldığım gibi duvara fırlattım. Gören delirdiğimi düşünür herhalde.

İnanın bana, sabah'ın 6'sında uyansanız siz de delirirsiniz. Hem de cumartesi günü!

Küfrederek yatağımdan çıktığım sıra odamın kapısı telaşta aniden açıldı. "Okyanus! İyi misin? Bir şey mi oldu?" Bir sen eksiktin. Sinirle ayağımı yere vurdum. "Şu saatte, hem de cumartesi günü uyanıyorum! Daha ne olsun Eray?!" Rahatlamışça tuttuğu nefesini dışa verdi.

Bu halleri ne Allah aşkına? Ne yapıyor bu? Göz devirerek dolabıma yöneldim. Ona neydi? Çok umrunda zaten başıma ne geleceği. Gözleri benden ayrılıp dolabımın yanına, duvara çarpıp paramparça ettiğim saate kaydı. "Saati sen mi parçaladın?" Dediğinde bedenimin ağırlığını bir ayağıma veretek başımı ona çevirdim. "Yok, o kendiliğinden zıpladı oraya," Dedim bıkkınlıkla alay ederek. Salaklık zirvede el sallıyor. "Odadan çıkacak mısın?" Kaşlarını havalandırdı. "Neden?"

Yüzüne 'mal mısın' der gibi bakıp elimdeki kıyafetlerimi kaldırıp havada salladım. Ağzını 'haa' der gibi açıp başıyla onaylayıp çıktı. İşlerimi halledip üstümü giyindim ve çantamı aldım. İçine ihtiyacım olacak birkaç şey koyup aşağı indim. Madem sabahın köründe, cumartesi günü uyandım, bari dışarı çıkayım.

Mutfakta kendime sade bir tost yapıp yanına portakal suyu aldım. Kahvaltımı bitirip kalktım ve koridora çıktım. Eray'ın arkamdan, "Nereye?" Diye diye sorduğu soruyu duymamazlıktan geldim ve ayakkabılarımı alıp giyinmek için eğildim.

"Sana diyorum!" Peşimden gelirken ayakkabılarımı giyinip doğruldum ve çantamı omzuma geçirdim. "Sanane?" Dedim ters ters. "Ne demek 'sanane'? Tanımıyorsun, etmiyorsun hiçbir yeri," Dediğinde tebessümle kaşlarımı kaldırdım.

"Bunu söylemek için biraz geç kalmadın mı sence?" Diye sordum sakin bir sesle. Sorduğum soruya cevap bulamadığı için bir şey demedi. Ne bekliyordum ki?

Kapıyı açıp kendimi dışarı atarken derin bir nefes aldım. Yürüyerek evden uzaklaşırken arkama baktım çaktırmadan. Gelmedi peşimden..

Nedense canım yanıyormuş gibi hissediyordum. Kalbime bir şey oturmuştu. Neden böyle oluyordu ki? Tamam, aptal dizi ya da kitap kızları gibi konuşmayacağım.. Sanırım Eray'a bağlandım, ya da alıştım. Ne bileyim, artık hayatımın bir parçası gibi..

Ama kırılmıştım, onun yüzünden. Belki bir şey yapamazdı ama engel olabilirdi ya da Azra'yı uyarabilirdi. Yapmadı oysa, yine onun yanında olmayı seçti..

-

Yorularak yürüdüğüm kaldırımda kenara geçip durdum. 1 saate yakındır dışarıdaydım ve hala yürüyordum. Tam yanımda bir kafe olduğunu görünce çattığım kaşlarım gevşedi usulca. En azından biraz vakit geçirebileceğim bir yer bulmuştum. Sakince yaklaşıp kapıyı açtım ve yüzüme vuran sıcak atmosferle kafeye girdim. Kafe minnoş bir yere benziyordu. Teması toz-pembeden oluşuyordu, içeride dd pek çok kimse yoktu zaten. Bunu saatin erken olmasına yordum.

Boş bir masaya yaklaşıp oturdum ve küçük, şirin menüyü elime alarak açtım. Yanıma gelen garson, "Hoşgeldiniz, ne alırdınız?" Dediğinde başımı kaldırıp siparişimi verdim. "Ben bir cappucino alırım."

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin