Gülümse Yeter

40. Eyvah

Bölüm şarkısı;

Son Feci Bisiklet- Nektarin 🎤

İyi okumalar 💕

~

Cenk'le buluşmak için hazırlanmamı bitirip çantamı aldım, merdivenleri indim ve koltukta oturmuş telefonuyla uğraşan Eray'a seslendim. "Ben çıkıyorum!" Portmantonun önünde eğilmiş ayakkabılarımı giyerken yanıma geldiğini farkettim. "Okyanus.." Durgun sesiyle başımı kaldırdım doğrulurken ve yüzüne baktım. Söylemeye çekinir gibi bir tavırla, "Gitmesen olmaz mı?" Diye mırıldanmasıyla gülümsememek için kendimi zor tuttum. Yaa şapşiğim çok tatlısın ama böylee, ben şimdi nasıl gideyim ki?

Ama gitmem gerekiyor yani, Cenk'i ekemezdim.

"Gitmem gerekiyor ama, söz vermiştim," Diye mırıldandım mahcup olmuş gibi. "Ya nolacak? Gitme işte, işim çıktı falan de," diye nedeysr sitem eder gibi konuşurken göz devirerek ofladım. "Eray, uzatıyorsun. Gideceğim ve sonra döneceğim, merak etme. Gören de temelli gidiyorum sanır.." diye homurdandım. İlgiyle kaşlarını havalandırdı. "Ne kadar sürede döneceksin ve ne yapıp yapmayacağınızı bilmeyeceğim o pe-"

Koluna bir tane yumruğu geçirmemle sustu. "Küfretme lan şero! Yanlış bir şey yapacak değiliz herhalde," diye söylenerek kapıyı açıp dışarı çıktım. "Bana bak, arayıp soracağım ama!" Rabbim sen bana sabır ver. Arkam ona dönükken elimi kaldırıp 'yav he he' der gibi salladım.

Nerden bilecekti ne yapıp yapmadığımı sanki?

-

"Çok geç kaldım mı?" Diye sordum sandalyeye oturup gülümsediğim sırada. O da gülümsemeyle karşılık verdi. "Yok, ben de yeni gelmiştim. Ee, ne alırsın?"

"Sanırım çay alırım," diye cevapladım düşünür gibi gözlerimi kısarken. Gülümseyerek başını salladı, o garsonu yanına çağırırken gelen mesajla telefonumu elime aldım.

Bay obur: 'Ne yapıyorsunuz?'

Mesajı okuyup derin bir nefes aldım ve cevap yazdım.

'Yeni geldim, oturuyoruz.'

Evet, yani halay falan da çekmiyoruz, oturmuşuz gül gibi. Ee, sen ne yapıyorsun? Yokluğumda eve kız falan atmadın umarım?

Tabii ki de atmadım böyle bir mesaj! Şimdi saçmalar, şaka falan yapar, konuyu uzatır ve ben vaktimi telefonda geçirirdim. O yüzden telefonu kapatıp cebime attım. Çayımız da gelince biraz sohbet ettik ve sonrasında çalışacağımız çizim ödevimiz hakkımda konuşmaya daldık. O sırada tekrar bir mesaj geldi ve crbim titredi.

'Ne konuşuyorsunuz siz öyle?'

*Bu mesaj silindi.*

Ne? Sonradan ne yazdı da sildi mesajı? Gözlerimi kısıp biraz durdum ve yazmaya başladım.

'Yapacağımız resmi konuşuyoruz.'

Telefonu cebime attım ve defterimi çıkarıp Cenk'e uzattım. "Aslında şöyle bir şeyler karalamıştım ben ama bunlar uygun olur mu bilmiyorum. Hani bize verilen konuyla ilgili?" Diye izah ettim kendi fikrimi. Başını onaylarcasına salladı. "Olabilir, bunlar biraz değişik gibi ama bende başkaları da vardı.." Defterini çıkarıp masaya koyunca uzanıp yetişemeyeceğimi anladım ve saldalyemi ona çektim. Ve bir mesaj daha geldi.

'Lan niye dibine girdin sen onun?'

Ohaa, ne?? Eray buradaydı! Tabii ya, niye anlamadım ki! Mesajına görüldü attım ve telefonu masaya bıraktım. Umrumda değildi, neden ona hesap verecektim? Kudursun. Madem buradaydı, izlesindi.