96. Bir Çöküşün Altında

664 29 12
                                    

Multi: Helin 🔥

Bölüm şarkısı;

TNK- Yine yazı bekleriz 🎶

Ekşın var ekşınnn..

İyi okumalar 🌙

~

Elimde sandaletlerim, üstümde artık bana biraz bol gelen siyah, sade elbisem, üstümde gece ve çıplak ayaklarımla sahil kenarında dolaşıyordum kumların üzerinde. Uzaklardan dolaşarak gelip saçlarımı uçuşturan hafif rüzgarlar serindi. Saçlarım her uçuşunda omzumu gıdıklıyordu. Rengi eskisine dönmüştü tamamen, sadece uçları ve birkaç tutamlar sarı kalmıştı. Biraz ileriden sahilkenarı bir kafeden Emre Aydın'ın bir şarkısının sesi geliyordu. Şarkıyı biliyorum ama tam çıkaramıyordum. İlaçlar yüzünden kafam bir milyoncuya dönmüştü. Çözemiyordum bazı şeyleri.

Ilık dalgalardan biri çıplak ayaklarıma değince yerdeki bakışlarımı alıp denize çevirdim. Gökyüzündeki ayın yansıması gecenin karanlığına bürünmüş dalgaların üzerinde yansımıştı. Ayı görünce gözlerim sulandı. Hoş, şu son zamanlar ota boka her şeye ağlar oldum iyice. Ay bana huzur vermedi bu sefer. Aksine, Eray'ı hatırlattı. Mavi denizdeki yansıma ay'a bakmak bana bizi hatırlattı. Belki de çoğu anısı sahte olan 'biz'i..

Bir adım geriledim ve yan dönerek sahil kenarı boyunca koşmaya başladım. Koştum, koştum, koştum.. Giderek şarkıyı daha iyi duymaya başlarken kendimi daha iyi hissettim. Daha da hızlı koştum. Ayaklarıma batan kumları ve kabukları umursamadım bile. Kollarımı iki yana açtım gülerek. Madem yüzleşemiyordum acılarımla: ben de kaçardım hepsinden. Koşarak uzaklaşırım her şeyden.

Şarkının yükseldiği kafeye baktım. Ayaklarıma sandaletlerimi geçirdim ve içeri girdim. Belime şu son zamanlar trend olan çantalardan takmıştım. İçine sahte kimliğimi, para, telefon ne lazımsa koymuştum her ihtimale karşı. Dışarda parasız pulsuz çöpten farksız olamazdım nasılsa. Dolaşayım derken herhangi bir halt yemeye de gerek duyabilirdim, Okyanus'um ben. Ne yapacağım belli değil yani.

Adımlarım beni içeceklerin olduğu yere götürürken, "Alkollü bir şeyler var mı?" Diye sordum arkalara bakarken. Kızıl saçlı bir kadın beni başıyla onaylayınca bir tabureye oturdum. "Alkollü kokteyllerimiz var ama bunlar çarpmaz hanımefendi," deyince omuz silktim. "Bir tane alayım ondan." Diyerek cüzdanımı çıkardım.

Soğuk kokteyli sakin sakin içtim. Etrafı izlerken buranın pek de bar falan gibi olmadığını farkettim. Bu, içtiğim kokteylin çok az miktarda alkol içermesinden de anlaşılıyordu. Neon pembe ışıklarla süslenmiş duvarları vardı ve şarkı playlist'i fena değildi.

Üçüncü kokteylimi yudumlarken telefonuma mesaj geldi. Üşene üşene çantamdan telefonu çıkardım. Mesajı okuyunca kaşlarım istem dışı çatıldı.

'Okyanus, Helin ben. Acilen konuşmamız gerek. Buluşabilir miyiz?'

Gözlerimi kıstım. Yine ne istiyordu şimdi? Yetmedi mi benle uğraştıkları? Kimbilir ne aksiyon açacak yine..

Mesaja görüldü attım, cevap yazmadım. Telefonu kapatıp önüme bıraktım ve içeceğime döndüm. Birkaç saniye geçmişti ki arama geldi. Bitirdiğim bardağı öne ittim ve telefonu sertçe alıp aramayı yanıtladım. "Ne var?" Diye çemkirdim konuşmasını beklemeden. "Neden cevap yazmıyorsun?" Diye sordu sinirle. Anlaşılan görüldüyü sindiremeyenlerdendi o da. "Ne istiyorsun benden?" Diye sordum sertçe. Telefonu açmam bile hataydı belki de.

"Sadece konuşmak istiyorum. Gerçekten hiçbir şey planlamıyorum. Sadece sana yardımcı olmak istiyorum," dediğinde inanamayarak güldüm. "Kızım senin kafan mı iyi? Ne dediğinin farkında mısın? Sen kim, bana yardım etmek kim. Beni rahat bırak." Diyerek telefonu kulağımdan çekecektim ki, "Eray'ın neden böyle yaptığını bilmek istemiyor musun?" Demesiyle duraksadım. "Ya da Azra ne işler çeviriyor?"

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin