60. Kalbimdeki Okyanus

1.2K 65 18
                                    

SONUNDA BU BÖLÜMÜN SON PARÇASII *-*

Bölüm şarkısı;
Ersay Üner- Tatlım tatlım 🎶

(Şarkıcının ismini Eray diye okuyanlar? :d)

Keyifli okumalarr 🎤

~

Lavabodan çıkıp kapıya ilerlerken çam yarması bir bedene toslamamla homurdandım. "Bugün Allah mı çarptı beni? Hayır yani bela eksik değil başımdan." Sinirle başımı kaldırdığımda Eray'la göz göze geldik. Bir adım gerilerken bileğime dolanan parmaklarla başımı soluma çevirdim. "Benimle geliyorsun ve imzalıyorsun. Yoksa o kitabı sadece benim yaptığımı söylerim Beli'ye."

Kendimi zoraki evliliğe imza atmak için zorlandılıyor gibi hissediyorum.

Bu arada, Belo için Utku'yla bir kitap hazırlamıştık. Şimdiye kadar Belinay'la olan bazı mesajlaşmalarını kitap şeklinde hazırlatmış, kitabın bir kısmını da Utku'yla olan ifşalı fotoğraflarını koymuştuk. İfşa kısmı belki biraz bana aitti ama Utku hakkında konuştuğu bazı mesajlaşmalar da vardı içinde.

Anlayacağınız biraz özel ve güzel hediyeydi.

Bileğimi parmaklarından kurtarıp gözlerimi kıstım. "Sence benim bebeğim geri zekalı mı? Kitabın yarısını bana yaptırdın Utku, benimle olan mesajlaşmalar da var yani," Dediğimde düşünürmüş gibi yaptı. Cenk sessizce bizi izliyordu kenarda. "Ayrıca tehdit etmesen de imzalayacaktım zaten." Dedim sakince ve merdivenlere ilerledim. "Hadi, gelin de halledelim şu işi. Başım şişti 'onu yap, bunu yap'lardan."

Merdivenleri çıkıp bir odaya girdiğimizde Eray'ın da geldiğini görüp kaşlarımı çattım. "Sen niye geldin?" Diye sordum düz bir sesle. Dudaklarını ıslattı sakince. "Beni 2 günde unutmuş olabilirsin ama aynı sınıfta okuyoruz, bilmem farkında mısın?" Elimle saçlarımı karıştırdım ve kitabı imzalayan Cenk'i izlemeye devam ettim. "Sen de benim detaycı olduğumu unutmuşsun belli ki." Deyince burnundan nefesini verdiğini duydum ama umursamadım.

En sonunda imza işini bitirip bahçeye çıktık. Pasta kesme ve hediye verme gibi anları da geçirip göndermiştik. Belinay'a daha çok özel ve anlamlı hediyeler geldiği için gözleri dolmuş, daha sonra Utku ve benim hediyemi görünce mutluluktan ağlamıştı. Ağlamasına üzülmüştük ama mutluluktandı en azından. Onu böyle mutlu görmek güzeldi.

Herkes eğlenceye boğulmuşken 'tuvalete gidiyorum' deyip ayrılmıştım yanlarından. Tuvaletten çıkıp dış kapıya yöneldim ve çıktım. Kapıyı kapattım ve yavaş adımlarla ön bahçede yürüdüm. Yerdeki birbirinden farklı ama uyumlu, açık gri taşları izlerken iyice dalmıştım. Belinay'ın arabasına yaklaştığımı farkettim ve durdum.

Elimle şakaklarımı ovuşturup ofladım. Sıkılmıştım iyice. Bugünün güzel ve eğlenceli geçeceğini düşünmüştüm, ki öyle de geçmişti ama.. içimde adlandıramadığım bir sıkıntı vardı. Kaan'ın dedikleri nedense aklıma batmıştı, bir yandan da iç sesim 'o haklı' diyordu ama işte..

Elimle göğsümde kavuşturduğum kollarımı ovuşturdum ve bakışlarımı kararmış gökyüzüne çevirdim. Havada tüy gibi ince ve parlak bulutlar vardı, görünürde sadece yıldızlar vardı ama ay yoktu.

Burukça gülümsedim kendi kendime. Tam olarak şuanki durumuma benzemiyor muydu? Arkadaşlarım yanımdaydı ama Eray yoktu. Arkadaşlarım da parlaktı, gökyüzümü güzelleştiriyordu ama Eray.. o daha fazlasıydı sanki, o daha büyük gibiydi.. Ya da.. daha özel?

"Üşümüşsün." Kulaklarıma ulaşan ses zihnimde yankılanan düşüncelerden ayırdı beni. Omzumun üstünden arkama baktığımda kahve gözlerini benden ayırmadan yavaş adımlarla kenardaki banka yaklaştığını gördüm. Merak ediyorum doğrusu, aklımda olduğunu hissediyormuş gibi karşıma çıkma sebebi gerçekten bunu hissetmesi miydi?

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin