28. Ölmekten Güldüm

1.5K 87 3
                                    


Keyifli okumalar ❤

~

OKYANUS'DAN

Tuhaf bir durum. Gerçekten çok tuhaf. Daha hayatımda bir yeri olmayan biri geldi bir anda girdi hayatıma. Ve.. benim için önemli biri haline geldi. Sanki o olmazsa bir şeyler iyi olmaz, ama olunca da kötü şeyler oluyordu.

Ne yokluğu yarıyordu bana, ne varlığı..

Dır dır yanımda çalan telefona oflayarak gözlerimi araladım. Eray'ı uyandırmamaya çalışarak yavaşça kolunun altından çıktım ve yana kaydım.

Yeni evliler gibi sarılarak uyuyoruz resmen..

Elime telefonu alıp yüzümü buruşturdum. Avucumun içini tırnaklarımla yara etmiştim ve bir şeylere dokununca hissediyordum. Telefonu elime alıp arayan kişiye baktığım sıra, "Günaydın," Diye mırıldandı uykulu bir sesle Eray. Uyandırmışım çocuğu..

"Günaydın," Deyip telefonu açtım. "Efendim Utku?" Diye mırıldandım boğuk bir sesle. "Günaydın Oki, Eray nerede? Dünden beri arıyorum, açmıyor. Öldü mü diye merak ediyorum da, evde mi?" Diye rahat rahat arama sebebini açıklayınca dönüp Eray'a baktım.

"Yanımda, ölmedi merak etme. Telefonu niye kapalı bilmiyorum, veriyorum telefonu, sorarsın," Deyip telefonu ona uzattım. Telefonu alıp kulağına yasladı. "Efendim?" Dedi uykulu bir şekilde.

"Yok, Azra arıyordu. Uğraşamadım, kapattım telefonu.," Dediğinde nedensizcr kaşlarım çatıldı. Noluyor lan? Kavga mı ettiler yoksa?

Ayrıldılar mı acaba?

Peki neden bu ihtimale mutlu oldum?

Ya ayrıldılarsa?

"Tamam, hadi gel," Deyip kapattı telefonu Eray. "Bize gelecek, ders çalışacaktık," Dedi ve yatakta oturur pozisyona geçti. Ayağa kalkarken, "Telefonunu neden kapattın?" Diye sormamla duraksadı. Arkası bana dönükken, "Çünkü öyle istedim, boş ver," Diye saçma bir açıklama yapıp odamdan çıktı.

Bir haltlar dönüyor ve bana söylemiyordu. Kesin ayrıldı bunlar bak, diyorum ben size.. Bir de boş ver diyor ya, burada kafayı yerim ben!

Yatağımdan kalkıp rutin işlerimi tamamladım ve dolabımdan kıyafet aramaya başladım.

Seçtiğim kıyafetleri giyinip aşağı indim. Eray'ı kapının önünde montunu giyinirken görünce, "Nereye?" Diye sordum yaklaşarak. "Kolyeni kuyumcuya götürüyorum, birazdan gelirim," dedi başını kaldırıp yüzüme bakarken.

Kaşlarım havalanırken,"Bu kadar erkenden götüreceğini tahmin etmemiştim," Dedim şaşkınlıkla. Bununla şaşırtması bir yana, dediği şey iyice afallamama neden olmuştu. "O kolye senin için önemli, sen de benim için," Deyip gözlerime anlam veremediğim bir şekilde baktı.

Ben, onun için önemli miydim? Ya da.. değerli?

İyi de, o değil miydi bana 'hiçsin' diyen?..

Belki de Selen haklıydı, onu sadece sinirli olduğu için söylemişti.

En garibi, ben neden böyle tuhaf hissediyordum? Heyecanmış gibi, mutluluk ve korku gibi garip bir şey..

Sanki miğdemin %70'i hava. Cips paketi gibi.

Açlıktandır ya?

"Hadi ben çıktım," Dediğinde düşüncelerimden ayrıldım ve bir anda, "Bir şey yemedin?" Diye sordum kendimr bile anlam veremediğim bir şekilde. Birkaç saniye gözlerime baktı, "Gelince yerim," Deyip çıktı kapıdan.

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin