58. Barbie'nin Elbisesi

1.1K 59 17
                                    

Bölüm şarkısı;

TNK: Aşkı harcamanın 80 yolu

Keyifli okumalar 🌊

~

Diğerleri çoktan bir başka konuya dalmışlardı. Oturduğum sandalyemi arkaya itikledim ve yerimden kalktım. Bana dönen bakışlarla onlar daha bir şey sormadan sormadan konuştum. "Lavaboya gideceğim, size afiyet olsun." Mutfaktan ayrıldım ve yerini bildiğim lavaboya doğru ilerledim.

Aynadaki hayal kırıklığına uğramış kızın gözleri dolmuştu yine. Elimi yüzümü yıkayıp lavabodan çıktım. Keyifsiz ve yorgun hissediyordum. Ruhen. Belki de hava almak iyi gelebilirdi. Kapının çalmasıyla zaten yakın olduğum kapıya yaklaştım ve açtım. Gelen Kaan'dı. Zoraki bir şekilde gülümsedim. "Hoş geldin Kaan." O da gülümseyerek içeri girdi. "Hoş şuldum, Beloş nerede?" Başımla mutfağı işaret ettim.

Mutfağa bir bakış atıp bana döndü, yüzümü inceleyip kaşlarını çattı. "Sen iyi misin? Yüzün solmuş." Elimi 'boşver' der gibi salladım. "Yorgunum biraz, hava alsam iyi gelir." Anladığını belirter sesler çıkardı. "Benim de bir işim vardı, bir arkadaşıma uğrayacaktım. İstersen beraber gezelim." 'Olur' der gibi başımı salladım, elindeki paketi salladı. "Bunu Belinay'a vereyim, geliyorum," Dediğinde yine onayladım. "Bahçedeyim."

Bahçeye çıkıp derin bir nefes aldım. Gerçekten yorgun hissediyordum, her şey üst üste geliyor gibiydi ama böyle molalı. Mola veriyor ve dinleniyorsun, sonra kötü bir şey oluyor. Biraz mutlu oluyor ve mutluluğa alışıyorsun, sonra daha kötüsü oluyor. Aynı şekilde tekrar mutlu oluyorsun ama bu sefer öncekinden de kötüsü oluyor.

Ve bu durum öyle sıkıcı ki..

Mutluluğa alışmayayım diyorsun ama bir şekilde alışıyorsun. En azından aynı mutsuzlukla kalınca kötü şeyler olunca yanmıyor canın. Bu şey gibi, zıplıyor ve düşüyorsun, dizlerin çizikleniyor. Yüksek bir yere çıkıp zirvenin tadını yaşıyorsun, düşünce bu sefer daha çok yanıyor canın..

"Gidelim mi?" Kaan'ın sesiyle ona döndüm. "Hı hı.." Diye mırıldandım ve yan yana yürümeye başladık. Sessizliğimizi bozarak, "Pembe elbise ve Okyanus?" Dedi alaylı ses tonuyla sorar gibi. Göz devirip gülümsedim. "Bugün herkes takılmış bu elbiseye." Eliyle saçlarını karıştırdı. "Ne bileyim, elbise giyersin de böyle oyuncak bebek Barbie gibi olmuşsun." Gözlerimi büyüttüm hızla ona dönerken. "E ama sen bizi dinlemişsindir pencereden?" Sesli güldüğünde ben de katıldım ona.

Önüme dönüp kaldırım taşlarını izledim. "Anlat bakalım, neye kırıldın yine?" Ben zaten kırılmış bir kızım ya. Omuz silktim sadece. "Kaan, biri seni neden sevmez?" Dedim bakışlarım yerdeyken. Bana döndüğünü hissettim. "Kim sevmedi seni?" İç geçirdim. "Sevdiğim biri." Diye cevapladım. "Sevip sevilmeme durumu yani.." Başımı salladım.

"Belki yanlış anlamışsındır, seni sevmediği kanısına nasıl vardın?" Diye sordu merak etmiş gibi. "Duydum. Beni sevdiğini sanmıştım ama başkasını seviyormuş." Diye mırıldandım, sonlara doğru fısıldadım. Bu gerçek nasılsa canımı yakıyordu. "Duyduğuna ve gördüğüne inanma kavramları vardır, ne kadar duyduğun ve nasıl gördüğüne bağlıdır. Belki az duymuşsundur, belki yanlış görmüşsündür. Ama eğer doğruysa da, biliyorsun Okyanus. Biri seni sevmedi diye ona kızamazsın ki."

Derin bir nefes aldım. "Evet ama.. ne bileyim. İnsan üzülüyor işte, gerçek olmamasını isterdim ama gerçekmiş. Canım yanıyor ama bunu hazmetmem gerek, biliyorum. Sonuçta kimse kimseyi zorla sevecek değil.."

Elini omzuma koyup sıvazladı. "Sıkma canını, her şey elbet düzelir. Vardır bir hayır." Başımla onayladım. "Şimdi daha iyi misin?" Diye sordu Kaan gerçekten içimi rahatlatmak istercesine. Ona dönüp, "Daha iyiyim," Diyerek gülümsedim. Konuşmak iyi gelmişti. O da gülümsedi. Gerçi iki gün önce de kızlarla konuşmuştum ama yine sıkılmıştı canım.. "Güzel o zaman, geldik hem." Dediğinde geldiğimiz yere baktım.

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin