97. İkimizin İyiliği

687 29 15
                                    

Multi'de Okyanus var. Saçlarını iki parmak kıs olarak düşünebilirsiniz. Anlatmaya çalıştığım (ama sanırım başaramadığım) saçlar..

Kısa olmayan bir bölüm, oradan şuradan yazılmış gibi karışık oldu sanki..

İyi okumalar 💕

~

"Günaydın," dedi elindeki kahveleri masaya koyarken. "Günaydın.." Diye mırıldandım onun aksine ne güçlü, ne de enerjik çıkan bir sesle. Eliyle masayı gösterdi. Sandalyeyi çekip oturdum. O da karşıma oturdu ve ekmek aldı. "Sor bakalım, ne merak ediyorsun. 9 saat iyi dayanmışsın," Diyerek ekmeğine reçel sürmeye koyuldu.

Önümdeki kahveden bir yudum alıp gözlerimi kıstım. "Evdekiler nerede?" Diye sordum ilk ailesini merak ederek. Ekmeğini ısırdı ve dudağının kenarını sildi. "Babam çoğunlukla işte oluyor. Bazı geceler gelmiyor bile. Şirketin güvenliğe ihtiyacı olmuyor sayesinde. Babam dışında kimsem de yok. Annem daha ben 6 yaşındayken gizli aşkıyla kaçıp gitti." Bunları o kadar rahat söylemişti ki içtiğim kahve boğazımda kalacaktı az daha.

Şaşkın bakışlarımı üstünde hissetmiş gibi yüzüme baktı. "Yani evet. Ben de annesizim." Dedi duygusuzca. Ekmeğini tekrar ısırıp çiğerken eliyle yemeği işaret etti yemem için. Başımı iki yana salladım. İstemiyordum bir şey. "Peki ya, özlemiyor musun onu?" Diye sorduğumda umursamazca omuz silkti. "Küçükken severdim annemi. Ama eğer o da beni ya da babamı sevseydi bir adamla gizli gizli aşk yaşamak yerine ailesine sadık olurdu. Söylesene, beni ve ya babamı sevmeyen birini neden özleyeyim?" Dedi ve derin bir nefes aldı.

"Eskiden babam o kadının fotoğrafına sık sık bakardı, o kadar kötü oluyordu ki.. Bir keresinde gözleri doldu, fotoğrafını okşadı. 'Kızımızı neden annesiz bıraktın' dedi dolu gözlerle. Ben o kadından ilk o an nefret ettim. Beni sevmemesi değil, onu her şeye rağmen sevmeye devam eden adamı ağlatacak kadar gaddar bir anneyi sevemem ben."

İçimde bir şeyler acırken yutkundum ve bakışlarımı masaya indirdim. "Ben annemi sevmekten hiç vazgeçmedim," dedim kendi kendime konuşur gibi. "Ben annemi yokken bile yanımdaymış gibi hissettim, kopamadım ondan.." Yüzüme bakıp burukça gülümsedi. "Bizim hem benzerliğimiz, hem de zıtlığımız bu noktada belki de. İkimiz de anne tarafından yaralıyız. Ama birimiz sevilirken birimiz sevilmedik.."

Yüzündeki gülüşü yavaş yavaş soldu. Arkasına yaslanırken, "Biliyor musun?" Dedi kollarını birbirine bağlarken. "Ben ilk o küçücük yaşımda anladım aşk denilen şeyin yalan olduğunu. İnsanların birbiriyle bağ kurmaya çalışmasına uydurdukları saçma bahane gibi geliyor. İnanmıyorum, birinin gerçekten bir başkasını bir amacı olmadan seveceğine inanmıyorum."

Gözlerini masanın üzerinde bir noktaya dikmişken, "Gök'le aranızda dağ kadar mesafe olmanızın nedeni bu olsa gerek." Dedim parmaklarımı birbirine kenetleyerek. Adını duyar duymaz gözleri beni bulurken harelerindeki değişimi farkedip gülümsedim. Bakışlarını kaçırırken omuz silkti. "Gök.. ne bileyim, iyi çocuk. Bana karşı bir şeyler hissettiğini söyleyip duruyor. Olmaz diyorum, olamaz diyorum ama.." deyip durdu. Devamını getiremedi. "Gök seni gerçekten seviyor Helin. İster inan, ister inanma ama senin de ona karşı boş olmadığın ortada." Deyip ellerimi masaya koydum.

"Biliyorum, inanmak istemediğin bir şeye inanmak zorunda kalmak nasıl bir şey biliyorum. Ama inan ki Gök seni pişman etmez. Çok güzel seviyor. Öyle bir seviyor ki hem herkese anlatmak istiyor, hem de seni sadece kendisine saklamak istiyor.. Bunu ne kendine, ne de ona yapma." Ürkek bakışlarını bana çevirdi. "Ya giderse?" Diye mırıldandı korkar gibi. Dudaklarımı birbirine bastırıp omuz silktim. "Herkes bir gün gider elbet. Önemli olan şimdi gitmeyecek birinin olması. Sen gitmesine izin verme, yeter. Bak ben izin verdim de ne oldu.."

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin