55. Beyaz Gül

1.3K 61 9
                                    

Multi: Eray'la Okyanus olarak düşünün ♡

Bölüm şarkısı;

Elyas& Taha- Gece Mavisi 🎤

İyi okumalar 💕

~

"Sonra ne oldu?" Diye sordum merakla yüzüne bakıp devam etmesini beklerken. "Napacağım, 'ne halin varsa gör' deyip oradan ayrıldım! Ee, çıkınca beni dövecekti nasılsa? Kendimi korumam gerekiyordu sonuçta," Dediğinde kıkırdamıştım. "Senin kadar canını seven var mıdır acaba?" Cenk omuz silkip sırıttı ve fırçasına başka bir renk alıp tuvali ile buluşturdu.

Resim kursunda yine sohbetleriyle güldürüyordu beni. Sanırım onun en çok bu özelliğini seviyordum. Güzel anılar biriktirmişti ve anlatıp güldürmeyi başarıyordu. Kumsal gibiydi.. ve Kumsal'ı ne kadar özlediğimi bir kez daha anladım..

Kurs bitince çantamızı topladık ve birlikte dışarı çıktık. Hafif yağmur çiseliyordu. "Ben götüreyim mi seni?" Diyen Cenk'e döndüm, motosikletinden kaskını alırken bana baktı cevap beklercesine. "Eray birazdan gelir herhalde," Diye mırıldandım öyle olmasını umarak. Omuz silkti kabullenerek. "Sen bilirsin."

Cenk'in motosikletine bindiği sırafa yağmurun daha artacağını düşünüp hemen tekrardan konuştum. "Ya da dur, geliyorum! Burada durmaktan iyidir." Sırıttı ve bir tane daha kask çıkardı. Uzattığı kaskı takıp arkasına oturdum ve uyardım onu. "İlk kez biniyorum, aman diyeyim öldürme bizi."

Gülerek motoru çalıştırdı. "Kesinlikle tahtalı köye gideceğiz." Hızı arttırınca küçük bir çığlık attım ve kollarımı beline sardım. Kasklı kafamı sertçe omzuna vurdum. Acıyla inleyince keyifle sırıttım. "Soy ismin gibi taş kafalısın!" Kask yüzünden sesi boğuk çıkmıştı ama ne dediğini duymuştum. Bir kez daha bilerek kafamı omzuna sertçe vurdum. "Kes Canga! Bir kere Taş değil, Kaya o. Hem kasklı bir kafadan ne bekliyordun, Yumoşla yıkanmış yastık mı?"

Hızı biraz daha arttırnasıyla bir kez daha çığlık attım ve kollarımı sıktım. "Laan, ecelim bu kadar mı yakın bana? Tamam anladım, sen ölmek istiyorsun da ben daha gencim oğlum!" Keyifle gülerek yükek sesle konuştu. "Yalnız beni nasıl sıkıyorsan beni de beraberinde öldüreceksin!" Homurdandım sinirle. "Sus be şom ağızlı, ciddi ciddi öleceğiz yoksa!"

En sonunda evimizin olduğu sokağa gelince durduk. Kaskını çıkarıp, "Merak etme, cehennem almaz seni zaten." Dediğinde gözlerimi kıstım. "Sen beni melek mi sanıyorsun? Yediğim haltları bir bilsen.." Başımı gizemli bir şekilde iki yana salladım. Amaç: korkutmak ve ya cool olmak ya da bilmiyorum.

Göz devirdi ve benim kaskımı çıkardı. "Hadi git, yağmur çoğalmadan ben de gideyim." Ben o eve girmeden gitmeyeceğini bildiğimden başımla onayladım ve çantamı omzumda düzettim. "Getirdiğin için teşekkürler, görüşürüz." Kaskını başına geri taktı. "Görüşürüz."

Hızlı adımlarla eve ilerledim. Evin kapısını açıp yola baktığımda Cenk, el sallayıp uzaklaştı. Ben de çok durmadan içeri girdim. Çantamı bir kenara bırakıp ayakkabılarımı çıkardım ve içeri girdim. Salonu boş görünce kaşlarımı çattım. Allah, ben Eray'a haber vermedim ki eve geldiğim diye!

Tam o sırada telefonum çalmasıyla duraksamadan açtım. Elimdeydi telefon ve tam numarasını aramak için ismine basacaktım.. "Eray?" Telefonu kulağıma yasladığımda sesini duymuştum. "Neredesin? Seni bekliyorum, dışarıdayım." Beklettim bir de çocuğu.. Gerginlikle alt dudağımı ısırdım. "Eray ben eve geldim ya, unuttum seni aramayı. Cenk'le geldim ben." Bir duraksama oldu, derin bir nefes aldığını duydum. "Tamam." Deyip bir şey söylememe fırsat vermeden telefonu kapattı.

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin