92. Karışmış Duygular

618 26 6
                                    

İyi okumalar 🎈

~

OKYANUS'DAN

Çalan telefonumla irkilerek gözlerimi açtım ve kırpıştırdım. Kimdi bu şimdi? Uzanıp komidinin üzerindeki telefonumu aldım ve gözlerimi kapatıp başımı yastığa bırakırken kimin aradığına bakmadan kulağıma götürdüm telefonu. "Kızım?"

Nefesimi üfleyip rahatlarken, "Baba," diye mırıldandım uykum açılmış bir şekilde. "İyi misin?" Değilim baba, berbat haldeyim. O çok güvendiğin damat adayın ağzıma etti. Yetmiyormuş gibi krizlerim çoğaldı, hatta bugün okulda bayıldım. Ama sadece, "İyiyim," Demekle yetindim gözlerimi kapatırken. "Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim. Gerçekten iyi misin? Sesin yorgun geliyor." Elimi saçlarıma atıp karıştırırken, "Gerçekten iyiyim baba, endişelenme. Uyuduğum için öyle geliyordur," Dedim o sırada kendimi ayı gibi esnememek için zor tutarken. Burnum sızladı ve gözlerim doldu bu yüzden tabii. "Tamam kızım. Okullar da kapanıyor, İzmir'e dönmeyi düşüyor musun yoksa tatili orada mı geçirmek istersin?"

Aniden gelen bu soruyla afalladım ve birkaç saniye cevap veremedim. Bunu hiç düşünmemiştim.. "Bilmiyorum," diye mırıldandım kafa karışıklığıyla. "İstersen Kumsal da tatile oraya gelir, beraber vakit geçirirsiniz. Ne dersin?" Baba, sen ne diyorsun? Alnımı parmaklarımla ovuştururken, "Cidden bilemiyorum, olabilir sanırım. Duruma bir bakayım, olur mu?" Dedim düşünceli bir sesle. Bir yanım burada kalmak isterken diğer yanım koşa koşa gitmemi söylüyordu.

Ama ben burada yalnız değildim ki, arkadaşlarım vardı. Kumsal da gelirse beraber çok güzel vakit geçirebilirik. Tabii, onların tatil için ne planları olduğunu bilmiyordum. Diğer yanımsa tüm yazı burada geçireceğime İzmir'e gidip kafa dinlemem gerektiğini söylüyordu. Antalya beni değiştiriyordu, belki bir süre eski ben gibi olmak iyi gelirdi. Tüm yazı Eray'ı görmekle geçirmek de istemiyordum doğrusu. Ya da kantinde gördüğüm gibi Azra'yla el ele, mutlu mesut..

"Tamam prensesim benim. Öpüyorum o yanaklarını, kendine dikkat et." Babamla vedalaşıp telefonu kapattım ve yatakta neresi olduğuna bakmadan telefonu bir tarafa attım. Oflayıp yerimden kalktım ve gerinme hareketleri yaptım. Ardından paytak adımlarla odamdan çıkıp aşağı inerek mutfağa girdim. Tezgahın üzerinde duran kahve kabını üstüne bile bakmadan dolaba kaldırdım. Bugün yaşadıklarımı getirmişti aklıma..

~

"İki kahve alabilir miyim abla?" Dersten sonra okulda başkalarının da olacağını bilmiyordum doğrusu ama sanırım Leyla hoca okulda olacağımızı söylediği için gitmemişti birkaç çalışan. Kantinci abla kahveleri hazırlarken üstümdeki mavi bluzu düzelttim ve ayağımla ritim tutmaya başladım. Bakışlarımı etrafta gezdirirken gözüme çarpan kişilerle adeta yerime çakıldım. Azra bir şeyler anlatıyordu ve Eray başını sallıyordu onu dinlediğini belli edercesine. Arkası bana dönüktü, bir eli cebindeydi. Azra uzanıp cebinde olmayan elini tuttu ve parmaklarını birbirine kenetledi. Bir şey mi söyledi, ne oldu bilmiyorum ama Azra gülümsedi ona. Belli ki o da gülümsemişti ona. Kalbimdeki yeni yara yeniden kanadı sanki.

Hep bana gülümsediği dudakları bu sefer bir başkasına kıvrılmıştı! Hep benim parmaklarımı saran elleri bu sefer bir başkasınınkini sarmıştı! Benim yanımda değil, bir başkasının yanındaydı. Meğer beni değil, bir başkasını sevmiş bunca zaman..

"Kızım duyuyor musun beni?" İrkilerek bakışlarımı arkamdaki kadına çevirdim ve tek kelime etmeden hızlıca parayı verip sıcacık kahveleri elimin yanmasına aldırmadan aldım. Hızlı adımlarla kantinden çıkarken ikisinin de bakışlarını üzerimde hissediyordum. Nefes almaya çalıştım ve dolan gözlerime aldırmadan aceleci adımlarla müzik odasına ulaştım.

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin