84. Sevdiğim Adam

871 35 13
                                    

Multimedia: Kaan 🐣

Bölüm şarkısı;

The Vamps- I found a girl 🎶

Bir başka kişiden de yazdım bu bölümü, bilmek istersenizz..

Bu arada bölüm sonunda duyuru var, bir haber edinmek isterseniz bi göz atabilirsiniz istemezseniz de geçersiniz.

İyi okumalarr 🌊

~

OKYANUS'DAN

Kulağımda uğuldayan bu saçma sessizlikten kaçmanın tek yolu düşünmekti. Ama düşündükçe de deliriyordu insan. Kısır döngü: düşünme ama sessizlikten delir. Düşün ama düşmekten delir. İkisinin de sonu aynı cehennemdi..

Geçirdiğim krizden sonra Eray beni kendi odasına çıkarmış, sakinleştirici içirmişti. Merve'yi yolcu etmek için aşağı inmişti şimdi. Şuan kısık gözlerle tavanı izliyor, neyin nasıl olduğunu düşünmeye çalışıyordum. Eray'ın yüzündeki ifade bu krizimin sebebini merak ediyor olduğunu anlatıyordu. Fakat durum şu ki, sebebini ben de bilmiyordum.

Merve'nin dediklerinden doğruyu söylemek gerekirse etkilenmemiştim. Bu duruma alışmıştım çünkü ama olur ya insanın içinde bir burukluk oluşur, işte ondan olmuştu bende. Bir boşluk hissetmiştim ama bu kriz geçirmeme neden olacak kadar büyük bir üzüntü değildi.

Mutfağı toparlarken ellerim titremeye başlamıştı birden. Banyoya gittim, nefes alışım ağırlaşmaya başlarken titremem artmıştı. Kolonyayı alayım derken banyonun dolabını yere indirmiştim. Zaten o sese geldi Eray'lar. Birden, durduk yere olmaya başladı. Aynaya bakarken kendimi Eray'ın bıçaklandığı güne dönmüş gibi hissettim, korktum, ne olduğunu anlayamadan delirmiş gibi ağlamaya başladım.

O anlar o kadar gerçekçiydi ki..

Kısık ve baygın bakan gözlerimi kapatıp bir nefes aldım. Her şey üst üste geldiği için geçirdiğim basit bir sinir krizi ya da panik ataktan başka bir şey olamaz. Düşünmenin ve uzatmanın bir anlamı yok. Yok da, Eray'a ne diyeceğim ki şimdi?

Bu olayların üst üste gelme konusunu daha önceden de konuşmuştuk. Şimdi o olayları tekrar yaşıyormuşum gibi gördüm desem endişelenirdi. Boş endişenin de bir gereği yok..

Bedenim uyku ve uyanıklık arasındayken odanın kapısının açılma sesini işittim. Birkaç adım sesi, duraksama. Birkaç saniye sessizlik, sonra adım sesleri. Bir kapı açılıp kapanma sesi, biraz hışırtı ve sonra yine adım sesleri tam yatağın yanında duraksadı. Bir iç çekiş ve sağ tarafımın çöküşü. Beynim git gide uyuşurken en son hatırladığım saçımda dolaşan bir el ve ninni gibi gelen bir, "İyi geceler Buz mavisi.." mırıldanışı oldu..

-

Kafamın üstünde car car çalan alarm yetmemiş, kargalar daha gün aymış bilmeden sabahın köründe dibimde biten bir adet Eray ve Cenk hazretleri beni uyandırmaya çalışıyor, bense ikisini de umursamadan nadide organımı onlara dönmüş yatıyordum. Dün köpek gibi çizim yaptım gecenin 1'ine kadar, uyanır mıyım lan ben?

HAFTASONU HEM DE!

Bayadır böyle zıbarmıyordum. Bırakın bari keyfini çıkarayım. Tabii, bu piçler izin verirse..

"Ya Rabbim, Ya RasulAllah! Uyuyor mu, bitkisel hayata mı giriyor belli değil! Eray sen bunu nasıl uyandırıyorsun abi, kalkmıyor. Ses dahi çıkarmıyor, yaşadığına emin misin?"

"Ne var lan, ne?!" Diye cırlayıp gözlerimi dünyaya nefretle açtım. Nefret ediyorum. Her şeyden nefret ediyorum! Ellerini göğe açmış başını kalkırmış tepemde dua eden Cenk iki elini yüzüne çekip, "Şükür Yaradan'a! Fatiha okuyacaktım az daha!" Diye söylendi sabırla. Yüzüne nefretle bakıp, "Umarım beni daha Ayşen ablanın horozu dahi ötmeden uyandırmak için geçerli bir sebebin vardır, aksi taktirde Fatiha'yı sana okutacağım!" Dedim tehditkarca.

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin