88. Yabancı

616 29 3
                                    

Multimedia: Utkuşumuz ve gizli bahçesi 🐣

(No spoiler, yes reading..)

İyi okumalar ☉

~

1 hafta sonra..

Hayatımızda bazı anlar vardır, bir şeyler kaybederiz ve içimizde bir boşluk oluşur. Bazen o boşluk o kadar büyük gelir ki hiçbir şeyin onu dolduramayacağını düşünürsünüz. İçini toprakla doldurmak bile istersiniz sırf o duygu yok olsun diye ama.. ama yapabileceğiniz tek şey göğüskafesinizin size işkence edeceğini bilerek nefes alıp vermeye devam etmektir..

3 gün. Hayatımın dönüm noktası sayılabilecek o kazığın şokunu atlatmam 3 gün sürdü. Aslında atlatabilmiş sayılmazdım, 72 saat boyunca kendimi odama kapatıp tüm dünyaya sağır oldum. Her şeye olan güvenim birden sarsıldı ve kimseyi görmek istemedim. Sanki o akşam az ağlamışım gibi durmadan gözyaşı döktüm, rüyalarımda adını sayıkladım ve irkilerek uyandım. Oysa uyanmak istemiyordum. Tüm bu yaşadıklarım kabustu ve uyumak benim için kabuslara uyanmak olmuştu artık..

Fakat toparlanmam gerekti. Herkesin Karahan'ınki gibi taş kalbi olmadığı için arkadaşlarım beni yalnız bırakmadı, benimle üzüldüler ve benimle yıkıldılar. Erkeklerden en çok Cenk tereddütsüz destek oldu. Utku ve Kaan ne yapacağını bilemiyorlardı. Hiçbiri Eray'ın neden böyle bir şey yapabileceğine akıl fikir erdiremiyordu. Onunla konuşmaya çalışmıştı Utku ama ulaşabileceği en uzak şey telefonun 'ulaşılamıyor' deyişi oldu. Ne eve geldi, ne de birimizle konuştu. Şu saatten sonra adını duymak dahi kalbimi zayıflatıyormuş gibi hissettiriyordu.

Arkadaşlarım sayesinde toparlanabilmiştim azıcık. İtiraf etmek gerekirse rol yapmak için toparlanmıştım. 'İyi ve mutlu' rolüme yetecek kadar 'iyiydim' ve arkadaşlarımın benim için üzülmesini istemiyordum artık. Geri kalan 4 günümü de onlar için ayırdım zaten. 2 kere kriz geçirdim ve bu onları çok korkuttu. Onlara iyi olduğumu kanıtlamaya çalıştım bu 4 gün içinde, hala çalışıyordum da. Artık hayatımda bir erkek arkadaş yoktu ve olmayacaktı. En azından benim arkadaşlarımı üzmeye hakkım yoktu..

"İştee, soğuk limonatalarımız da geldi.." diyerek elindeki tepsiyi yanımdaki küçük dergiliğin üzerine bıraktı. Bana dönerek elimdeki kitaba baktı ve kaşlarını havalandırdı. "Hala okuyor musun?" Sayfayı çevirerek başımı salladım ve ayracı kaldığım yere bırakarak kitabı kapattım. "Az kaldı bitirmeme, çok güzelmiş," Diyerek gülümsedim. Gülümseyerek yanıma oturdu ve limonatalardan birini bana uzattı. "Demek ki neymiş, SeKa'dan sonra benim de güzel kitaplarım varmış."

'SeKa', Selen ve Kaan için verdiğimiz şiplik isimdi.

Limonatasından bir yudum alırken güldüm. "İtiraf etmek gerekirse Utkuşum, senin pek kitap okuduğunu düşünememiştim ama haklısın," Dediğimde güldü ve saçımı karıştırdı. "Seni cadı! Bana ne söylemeye çalışıyorsun sen?" Diyerek gözlerini kıstığında gülerek oturduğum bankta kenara kaydım ve sırıtarak gözlerimi kıstım. "Sanırım.. senin o kadar da aptal olmadığını düşünüyorum."

Gözleri büyürken limonatayı kenara bıraktı ve bana hızla yaklaştı. Gözlerimi büyütürken, "Limonatayı üstüne dökerim, yaklaşma bana!" Diye cırladım. Ellerini iki yana kaldırarak, "Tamam be, tamam! En sevdiğim tişörtüm bu, içine etmene izin vermem," Dediğinde duraksadım. Limonatadan birkaç yudum aldım ve hafifçe sıçratarak bardağın yarısını onun üzerine döktüm. "Hay anasını, dondum!" Diye bağırdığında gülmeye başladım ve onun tişörtünü çekiştirerek eve doğru koşuşturmasını izledim. "Bunun intikamını alacağım, Hain Oki!" Diyerek eve girdiğinde derin bir nefes alarak arkama yaslandım. Hain.. Keşke hain'lik bu kadar basit bir kavram olsa..

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin