49. Kurtar Beni

1.2K 58 23
                                    

Bölüm şarkısı:

Manga- Cevapsız Sorular 🎤

İyi okumalarr ❤

~

"Yani öyle.." dedim Eray'a açıklar gibi bir konuyu anlatırken. Başını ağır ağır salladı o da. "Öyle.. İnanamadım ben de ama oldu işte." Dudağımı sarkıtıp çayımdan bir yudum aldım. "Neden bilmiyorum ama bir tuhaf oldum. Sibel hocayı sevmesem de.. ne bileyim." İç çekip kahvesinden bir yudum aldı.

Sibel hoca'nın okuldan ayrılma hikayesi nedense etkilemişti beni azıcık.

Utku'yla ayrıldıktan sonra eve gelmemle çok geçmeden Eray da okuldan gelmişti. Şuan serin bir havada, akşam akşam balkonda oturuyor ve sohbet ediyorduk.

Kollarımı birbirine kavuşturup kollarımı ovuşturdum, sanırım üşümüştüm. Elime kupamı alıp çayın son yudumunu aldım ve kupayı masaya bıraktım. Eray kalkıp içerden bir battaniye alıp yanıma geldi tekrar ve battaniyeyi açıp ikimizin de omuzlarımıza, sıcak tutacak bir şekilde sardı. Gülümseyip başımı omzuna yasladığımda koluyla kavradı diğer omzumu.

"Sanırım okul sen olmadan sıkıcı geçiyor," Dedi Eray itiraf eder gibi. Somurtup, "Bu ev de sen olmayınca sıkıcı," Dediğimde gülümsedini hissrtmiştim. "Alıştık birbirimize, ha?" Dediğinde gülümseyip onaylayıcı homurtular çıkardım.

Neredeyse 7 aydır tanıyorduk birbirimizi. Ve bunca zaman içinde iyice alışmıştık birbirimize. İlk gördüğümde ve onu yeni yeni tanımaya başladığımda 'bu kadar zaman nasıl dayanacağım' diye düşünmüştüm ama nasıl olduysa oldu işte.

Ve yanlış anlamıyorsam, bana karşı bir şeyler hissediyordu.. Kendimden bile şüphelenmeye başlamıştım artık.

"Tuhaf," Diye mırıldandım kendi kendime. "Hı?" Başını bana çevirince yüzümdeki gülümsemem soldu. "Ne hı?" Başımı yavaşça ayırdım omzundan. "Ne tuhaf?" Diye sorduğunda gözlerimi kısıp alt dudağımı ısırdım. Sesli mi söylemiştim onu şimdi? "Tuhaf olan bir şey yok.." Deyip başımı omzuna geri koyunca güldü.

"Tuhaf olan sensin." Dedi bir anda sanki bu hoşuna gidiyormuş gibi. "Tuhaf değilim." Dedim ben de sakince, çok geçmeden burun kırıştırıp ekledim. "Ya da tuhafım." Tekrar güldüğünde başımı hafifçe kaldırıp yüzünü izledim. Eriyorum galiba...

"Tuhaflığına ya da tuhafsızlığına alışmam da tuhaf mı?" Dediğinde gözlerimi kırpıştırıp yüzümü buruşturdum. "Fazla 'tuhaf'lı cümle olmadı mı?" Dediğimde başını sallayıp onaylayıcı homurtular çıkardı.

"Eray.."
"Okyanus.."
"Bir şey soracağım," Sesim tereddütlü çıkmıştı. Yüzünü yavaşça çevirdi bana. Yutkundum ve tam dudaklarımı aralayıp sorumu soracaktım ki etrafın kararmasıyla soramadım. Elektriklerin de gidecek zamanı vardı lan.

"Haydaa!" Eray homurdanarak etrafa bakınıyordu. Pek aydınlık olmasa da ay ışığıyla en azından bir şeyleri ayırt edebileceğim kadar gözüküyordu etraf. Etrafa bakınınca çok uzaklarda ışıkların yandığını gördüm. "Sanırım sorun bizde." Eray dönüp -pek emin olamasam da- ters bir bakış attı yüzüme.

"Evdeki elektrik sisteminde yani." Dedim toparlamak amacıyla. Neden düzelttiğimi kendim bile anlamazken ayağa kalkıp battaniyeyi benim sırtımda bıraktı. "Şalteri kontrol edeyim en iyisi." Dedi yanımdan uzaklaşırken. "Yardım edeyim mi?" Diye seslendim kapıdan içeri girince. "Yok, takılırsın falan!" Diye seslendi içerden. Gülümsedim ve arkama yaslanıp derin bir nefes aldım.

Burnuma birden yabancı bir parfüm kokusunun gelmesiyle anlamsızca gerildim. Sırtımı yaslandığım yerden çektiğim an biri beni sıkıca sararken korkuyla çığlık attım. Çığlığımı atar atmaz burnuma bir kokulu mendil bastırılmasıyla nefesimi tutup çırpındım. Nefes alırsam o koku dolacaktı burnuma!

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin