52. Gülümse Sadece

1.2K 64 11
                                    

Bölüm şarkısı;

Bağzıları- Ağlama bebeğim

İyi okumalar ⚘

~

OKYANUS'DAN

Dışarıya adımımı atmamla esen rüzgarla ürperdim ama belli etmemeye çalıştım. Belinay koluma girmiş, yürümeme yardım ediyordu ya da etmeye çalışıyordu. Neden bilmiyorum ama yürüyemiyordum sanki. Bacaklarım birbirine dolanıyormuş ve tökezliyormuş gibi hissediyordum.

Dün gece ateşim çıkmasına rağmen bugün taburcu edilmiştim. Şimdi eve gidiyorduk. Dün Belinay ve Utku kalmıştı yanımızda, eve kadar bize eşlik edeceklermiş.

Yine takılıyormuş gibi olunca yalpaladım ama Belinay sıkıca tuttu kolumu. Titrek bir nefes aldığımda, "Noldu?" Diye sordu endişeyle. Başımı iki yana salladım ve gözlerimi kırpıştırdım. Neden böyle oluyordu ki şimdi?

"Noldu?" Diye sordu Eray yanımıza gelerek. "Bilmiyorum ki," Diye mırıldandı Belinay anlamamış gibi. "Bacaklarım birbirine dolanıyor sanki.." Diye mırıldandım ayakkabılarımı incelerken. "Derdin bu olsun." Dedi Eray ve birden beni kucağına almasıyla şaşkınlıkla düşeceğimi sanarak kollarımı boynuna doladım.

Belinay arabanın arka kapısını açarken Eray yavaşça içeri bıraktı beni. Belinay yanıma otururken Utku da hastaneden çıkıp gelmişti. "Çıkış işlemlerini hallettin mi?" Diye sordu Eray ona, başıyla onaylayınca arabaya oturdular.

Eve ulaşıncaya kadar beni konuşturmaya çalıştılar. Ya kısa cevaplar verdim ya da başımla onayladım. Neden beni konuşturmaya çalışıyorlardı ki? Hiç konuşasım yoktu. Aslında bir şey yapasım yoktu. Hala o depoda olduğumu ve bunun rüya olduğunu düşünmüyor değildim..

Korkuyordum. Her an bir yerlerden Berk fırlayacak diye korkuyordum. Gözlerimi kapattığımda ettiği tehditler çınlıyordu kulaklarımda. Hala oradaymışım gibi..

Kapımın açıldığı ve Eray'ın beni kucağına aldığı zamana kadar farketmemiştim eve geldiğimizi. Sıkıca tutundum ona. "Korkma, düşürmem seni," Dedi muzipçe göz kırparak. Beni güldürmeye çalışıyordu ama sadece dudağımın kenarı kıvrılmıştı.

Düşürmem diyordu ama farketmiyordu, kendine düşürüyordu.

Kaan ve Selen kapıda bizi izliyorlardı. "Hoş geldiniz!" Aynı ağızdan karşılamalarına Beli ve Utku karşılık verdi. İçeri geçtiğimizde Eray dikkatlice koltuğa bıraktı beni. Kaan yanıma gelip oturdu ve yanağımdan makas aldı ama bunu okşar gibi yapmıştı. "Naber maviş? Özledin mi beni?" Hafifçe tebessüm ederek başımla onayladım.

Ya felç olmuştum, ya da dilimi yutmuştum. Aşırı samimiyetsiz davranıyordum ama nedense elimden fazlası gelmiyordu.

Selen gelip yanaklarıma öpücük kondurdu. "Kuzuşum benim! Nasılsın şimdi? Daha iyi gördüm," Dedi gülümseyerek. "Kuzuş değil, maviş o." Dedi Kaan ona gözlerini kısarak. "Ne alakası var? Kuzuş o." Dedi Selen de gözlerini kısarak. "Hayır, maviş." Dedi Kaan inatla.

"Kuzuş."

"Maviş!"

"Kuzuş!"

"Maviiş!"

Yenilgiyle, "İyi tamam, pes!" Dedi Selen ellerini iki yana açarak. Bacaklarımı kendime çekip kollarımı sararak onları izliyordum gülümseyerek. Böyle inatlaşmaları aklıma Eray'la beni getirmişti.

Eray sanki aklımdan onu geçirdiğimi anlamış gibi konuşmaya başladı. "Utku, benim bir işim var. Sen şu ilaçları alır mısın?" Deyip cebinden bir kağıt çıkarıp ona uzattı. Utku kağıda bir göz atıp cebine sıkıştırdı. "Tamamdır." Eray bize döndü ardından. "Biz çıkıyoruz o zaman. Kaan, kızlar sana emanet." Kaan, asker selamı vererek onayladı onu.

Gülümse YeterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin