"Yok yok yok !" Sinirle ellerimi saçlarıma daldırdım ve engel olmayarak kızıl bir tutamı hafifçe çektim . Sinirden ve korkudan çıldıracakmış gibi hissediyordum .
"Görebiliyorum ." deyip gözlerini deviren Mert 'e cevap vermeden kaldırıma oturdum ve başımı ellerimin arasına aldım .
Bu korku ... Daha önce yaşadığım türden bir korku değildi . Bu kadar sevdiğim birini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olmak ya da belki de çoktan kaybetmiş olmak iliklerime kadar beni titretebilecek bir korkuya sebep oluyordu.
Ona en son ne söylemiştim ? Beni yok etmene izin vermeyeceğim .
Onun bana verdiği tepki ne olmuştu ? Gözlerimi kapattım ve hatıraların kafamda canlanmasına izin verdim.
Şaşkındı ... Konuşamayacak , bana bir cevap veremeyecek kadar şaşkındı . O her zaman ki alay eden , kibirli tavırları yoktu . Yorgun gözüktüğünü hatırlıyordum . Daha çekimser ve aslında daha uzak olduğu gibi daha da yakın tavırları vardı.
Her şeyden uzaklaşmış , kırgın ve yorgun küçük bir çocuk gibi bakıyordu o gün gözleri.
O küçük çocuk söylediklerime karşı ne yapardı ? Nereye giderdi ? Söylediklerime ne kadar değer verir , söylediklerimin sebep olabileceği ne yapabilirdi ki ?
"Ne yapacağız ?" diye mırıldandığımda sesim ağlamaklı çıkmıştı . Saatlerdir Ömer 'i arıyorduk . Sadece ben ve Mert de değil , Ömer 'in garip bir şekilde büyük ve kalabalık bir çevresi vardı . Herkes el birliğiyle ve samimi bir endişeyle Ömer 'i arıyordu. Bense Mert'in yanındaydım çünkü tek tanıdığım ve yaralı olduğumun farkında olan o vardı .
Yaramı hatırlamamla yüzümü buruşturdum. Beni o kadar engelliyordu ki ... Zaten zor adım atarken bir de üstüne Mert 'in adımlarına yetişmeye çalışmak canımı o kadar acıtmıştı ki bir ara acıdan gözlerim dola dola bir sokakta yürüyüp , Ömer 'i aradığımı hatırlıyordum.
"Telefonunun sinyallerinden bir bakacağız artık ." dediğinde Mert , hızla gözlerimi açıp ona döndüm ve ne kadar canım yansa da ayağa kalktım . "Neden bunu şimdi yapıyorsun ? Aptal mısın sen ?"
Kaşlarını çatarken "Benimle düzgün konuş." dedi öfkeyle . Bunun üzerine sinirlerim iyice tepeme çıkarken "Düzgün konuşmazsam ne olur ?" diye bağırdım . "Senden mi korkacağım ?"
"Ömer senin yüzünden kayboldu ! Asıl aptal olan sensin !" diyerek üzerime yürüdüğünde bir kaç adım geriledim . Dehşetle gözlerim büyürken , havaya kaldırdığı eline bakakaldım . "Vuracak mısın sen bana ?"
Gözlerini kapatıp elini indirdi ve benden bir kaç adım uzaklaştı . Hala dehşete düşmüş bir şekilde ona bakıyordum .
Başını ellerinin arasına aldı . "Ömer benim olmayan kardeşim gibi ve şimdi yok ... Kardeşimi kaybettiğimi hissedebiliyorum anlıyor musun ?" Sözlerinden çok dolan gözlerine şok olarak baktım . Koskoca adam ağlıyordu resmen ...
O an az kalsın bana vuracak olmasını bir kenara bıraktım ve yavaşça ona yaklaştım . Omzunu sıvazlarken , benimde gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. "Böyle konuşma , bulacağız Ömer 'i."
Kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı . "Bulsaydık çoktan bulurduk ."
Sıkıntıyla nefesimi bıraktım ve Mert 'in yanından geçip tekrar kaldırıma oturdum . "Enseyi karartmayalım hemen ." derken benim sesim bile umutsuz çıkıyordu . Beklemek gerçekten zordu , sanki bir daha Ömer 'i hiç göremeyecekmiş gibi hissediyordum .
![](https://img.wattpad.com/cover/90984512-288-k568341.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
Fanfiction''Oturduğum apartmandan telaşla işe yetişmek için çıkarken , rastladığım buz gibi bakan kömür gözlerin sahibinin fırtınam olacağını nereden bilebilirdim ki ? ...