Başıma dayanan silaha karşı gözlerimi sımsıkı kapattım . Bunun nasıl bir duygu olduğunu anlatabileceğimi sanmasam da daha önce hiç bu kadar korktuğumu hatırlamıyordum .
Yattığım yatakta , tek eliyle tuttuğu boğazımı biraz daha sıkarken , gittikçe nefesimin kesildiğini hissedebiliyordum .
Başıma namluyu biraz daha bastırmasıyla , "Yapma ," diye fısıldadım . "Yapma bana bunu."
Zeytin rengi gözleri o kadar acımasız bir ifadesizlikle bakıyordu ki , sesimi duyabildiğimden , beni tanıdığından bile şüphe duyuyordum . Hafifçe gülümsedi . "Yeniden konuşmasana benimle ." Buzdan bile soğuk olmayı başarabilen ses tonuna karşı acıyla gözlerimi yumdum . "Yapacak mısın bana bunu ?" Yüzünde alayla sarmalanmış bir gülümseme olduğunu göremesemde tahmin etmek zor değildi .
"Neden yapmayayım ?" dedi buram buram alay kokan bir sesle ve boğazımda ki elini biraz gevşetti . "Seni benim için farklı yapan ne sanıyorsun ? Gerçekten safsın sen ."
Cevap veremedim . Yine aynı şey oluyordu , yine aynı duyguyu kalbimin derinlerinde hissediyordum . Gözlerimi hafifçe araladım ve bana yabancıymışım gibi bakan gözlere odaklandım . Sonra dudakları , o tanıdık tehlikeli cümleleri söylemek için aralandı ; "Sana canım nasıl istiyorsa öyle davrandığımı ve bencil herifin teki olduğumu söylemiştim . Sana değer verdiğimi gerçekten düşündün mü ?"
Yanağımdan bir göz yaşı düşerken , hafifçe tebessüm edip , "Hayır ," dedim . "Bu sefer düşünmedim."
"Defne !" diye bir anda bağırmasıyla kaşlarımı çatarken , başıma dayanan silah kayboldu . "Defne !" diye tekrar bağırdığında ise boğazımı tutan eli çekildi ve güzel sesiyle tekrar tekrar aynı şeyleri söylemeye başladı ; "Sana değer verdiğimi gerçekten düşündün mü ? Sana değer verdiğimi gerçekten düşündün mü ? Bencil herifin teki olduğumu söylemiştim . Sana değer verdiğimi gerçekten düşündün mü ? Sana değer verdiğimi gerçekten düşündün mü ?"
Sözleri beni boğuyormuş gibi hissederken çığlık atıp ondan kurtulmaya çalıştım ama izin vermedi . Güçlü kollarıyla beni sabitledi ve tekrar aynı şeyi söyledi ; " Sana değer verdiğimi gerçekten düşündün mü ?" Acıyla inleyip kafamı hızla iki yana salladım . "Hayır ! Hayır düşünmedim ! Sus artık ! Lütfen sus ... Sus !"
"Defne !" diye gürlemesiyle her şey karanlığa gömüldü ve ben yavaşça gözlerimi araladım .
Bir an nerede , nasıl bir pozisyonda olduğumu algılayamazken , üzerime eğilmiş terden alnıma yapışan kızıl saçlarımı yüzümden çeken Ömer 'e boş gözlerle baktım . "Kabustu , ben yanındayım ." dedi az önce duyduğum acımasız soğukluğun aksine sıcak bir tonda .
Gözlerim buğulanırken "Ömer ," diye fısıldadım . Ömer gözlerini bile kırpmadan bana bakıyordu . "Rüyaydı güzelim , rüyaydı ." dedikten sonra yüzümün her bir noktasını içimi eriten şefkatli öpücüklerle öptü . Bir yandanda pürüzlü sesiyle fısıldıyordu . "Unutma ki o rüyanda gördüğün her neyse seni bu kadar korkuttuğu için onu bulurum ve gelmişini geçmişini... Ne yapacağımı biliyorsun." Söylediği şeye ne kadar gülmek istesemde bunu yapamayacak kadar kötü hissediyordum kendimi . "Kimse seni böyle korkutamaz ." dedi sert bir tonda . "İzin vermem ."
Hiç düşünmeden ona sarıldım . O da sarılışıma bana sımsıkı sarılarak karışılık verirken saçıma ufak bir öpücük kondurdu .
Nasıl burada olduğunu bilmiyordum ama kafamda silik silik anılar vardı . En son Deniz'le içtiğimizi ve eve geldiğimde yere düşüp , kustuğumu hatırlıyordum. Kusarken yüzümden çekilen saçlar ve zeytin rengi gözlerde çok bulanıkta olsa hafızamdaydı . Ayrıca başımda kendini belli eden ağrıda gerçekten fazlasıyla içtiğimi kanıtlar nitelikteydi .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
Fiksi Penggemar''Oturduğum apartmandan telaşla işe yetişmek için çıkarken , rastladığım buz gibi bakan kömür gözlerin sahibinin fırtınam olacağını nereden bilebilirdim ki ? ...