(Multi alıntı.)
Ömer bana bu kadar yakınken , söylediklerini anlamaya çalışmadım . Kendime gelmeye çalışıp , bütün gücümle onu ittim . Direnmedi zaten . Eğer direnseydi bir adım bile geri adım atmayacağını biliyordum .
Şok olmuş bir ifadeyle ona bakarken , dudaklarının kenarı kibirli bir ifadeyle kıvrılmıştı . ''Bir daha sakın ! Sakın bana bu kadar yaklaşma !'' diye bağırdım öfkeyle . Bana sormadan bu kadar yaklaşmasından ziyade aslında öfkelendiğim asıl şey başkaydı .
Bana bu kadar yakınken , bu kadar heyecanlanmam ve yakınlığına karşı yeterince karşı koymamak beni öfkelendirmişti .
''Defne ,'' dedi alay barındıran sesiyle . ''Sırf sen istiyorsun diye bunu yapmayacağım , gerçekten .'' Göz kırparak sözlerini sonlandırdı . Benimle alay ediyor olması daha da sinirimi bozarken yumruklarımı sıktım . Kim oluyordu da benimle böylesine alay edebiliyor , bana böylesine yaklaşabiliyordu ?
''Bak Ömer ,'' dedim öfkemi kontrol etmeye çalışarak . ''Anlamadığın şey ; benim sana şu anda fazlasıyla sinirli olmam ve eğer hala üzerime gelmeye devam edersen sıktığım yumruğumu suratına yiyecek olman .'' Söylediklerim onu daha da güldürmekten başka bir işe yaramadı .
Öfkemin , Ömer 'in sadece hoşuna gittiğini anladığımda zor da olsa elimden geldiği kadar duygularımı gözlerimin arkasında ki perdelerin arkasına sokmaya çalıştım . Perdelerimi buzdan ama ince tuttum . Duygularını her zaman saklayamayan biri olarak karşımda ki bu akıllı adamla gözlerimin içinde ki hislerimin arasına şimdilik ince bir perde çekebilirdim .
Gözlerinin içine soğuk bakışlarımı atarken ; sakin olmaya , içimde kopan fırtınayı ona yansıtmamaya çalıştım . Ben fırtınam onun güneşi gibiydi . Ben yağmurumda sırılsıklam olurken, onun içinde güneş açıyordu sanki .
Bunu biraz geç de olsa anlamıştım .
Hala aynı ifadesizlikle ona bakarken, Ah Defne ... diye düşündüm . Bunca senedir öz ailenden gizlediğin duygularını , bu karşında ki duygu bilmez adamdan nasıl gizleyemezsin ? Nasıl bu kadar savunmasız , kırılmaya hazır bir cam parçası gibi olabilirsin ?
Ben ailemin ilgisizliği ve sevgisizliği karşısında ki hayal kırıklığımı , senelerce gözlerimde ki ifadesizlik ve güçle saklamış bir kzıdım . Kimse dışarıdan baktığında bana kırılgan demezdi , gözlerimdeki soğukluk ve hırçınlıktan ne kadar güçlü ve azimli bir kız olduğum belli oluyordu . Ne kadar da yanlış bir düşünceydi ... Gözlerimde ki ifade koca bir yalandı , ben fazlasıyla kırılmaya müsait bir cam parçası gibiydim . Küçük kırılgan, sevgi bilmeyen ama içten içe isteyen küçük bir kız çocuğu ...
Ve bu adam , o küçük kırılgan kız çocuğunu yanında öyle güzel açığa çıkartıyordu ki ; istediğimde duygularımı ne denli iyi saklayabildiğimi unutuyordum . Gözlerimde ki güç , yerini korkuya ve kırılganlığa bırakıyordu .
Ömer William İplikçi , beni kırmak istediğinde kelimelerini öyle özenli seçiyor ve o güzel sesiyle öyle bir söylüyordu ki ; kırılmamak ne elimden geliyordu , ne de bunun için bir çaba sarf ediyordum . İncindikten sonra , bir anda sapasağlam olamazdık . Bu yüzden onun kalbimde oluşturduğu kırılmış camları önlemek için sarf edeceğim çaba tamamen boş bir çaba olurdu .
Düşüncelerimden kurtulup , ''Sen gerçekten kötü bir insansın .'' dedim . Ama bunu öyle bir tonda söylemiştim ki kendi ses tonum bile bana alışılmamış geldi . Bu ses tonu uzun zamandır Ömer 'in yanında kullanmadığım güçlü , kendinden emin ve soğuk bir tondu .
Onun yüzündeki kibirli gülüşte yerini ifadesizliğe bıraktı ve benimkini aratmayan bir ses tonuyla ''Gizlediğim bir şey değil .'' dedi .

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
Fiksi Penggemar''Oturduğum apartmandan telaşla işe yetişmek için çıkarken , rastladığım buz gibi bakan kömür gözlerin sahibinin fırtınam olacağını nereden bilebilirdim ki ? ...