74.Bölüm

5.8K 380 260
                                    

Askılıktan montumu alıp giyerken , dalgınca iç çektim. "Çok dertlisin bakıyorum ?" dedi Demir . Düz bir suratla ona bakarken, "Dertli falan değilim ." diye çıkıştım . Demir 'in yüzünde ki gülümseme silinirken "Amma sinirlisin bu aralar , o manyak herif yüzünden mi ?" diye sorduğunda iyice tepem attı ve "Hayır , hiçbir şey onun yüzünden değil ! Benim için artık yok o ! " diyerek sesimi yükselttim ve kapıyı çarparak fırından çıktım . Belki çocukçaydı ama zaten tamamen ona dönen düşüncelerim varken bir de böyle söylenmesi canımı sıkıyordu .

Bu sıralar her şey canımı sıkıyordu zaten . Sabah Ömer 'i görmüştüm . Resmen aylar sonra Ömer'i görmüştüm ! Kalbimin atışları o anı düşündükçe hala hızlanıyordu .

Dudaklarımız, nefeslerimiz birbirine dokunmuştu . O kadar yakın ve samimi bir tartışma yaşamıştık ki fazlasıyla etkilenmiştim . Sanki birbirimize olan kırgınlıklarımızı kusmanın ön tanıtımıymış gibiydi . Ah , ona kırgınlıklarımı kusmam zordu . O kadar çok kırgınlığım vardı ki , ne kadar kavga edersem , bağırırsam geçmeyecekmiş gibiydi .

Yavaş adımlarla eve doğru yürürken "Defne ," diye tanıdık sesi arkamdan duymamla durakladım . Semih burdaydı .

Adım sesleri gittikçe yaklaşırken , beni geçti ve tam karşımda durdu . Yüzünde her zamanki o küstah , alaylı gülümsemesinden vardı . "Gözlerim bu atarlı kızıl afeti görmeyi özledi . Nerelerdesin sen ? Ömer hiçbir şey söylemiyor ."

Ona eski Defne 'den , yani tanıştığı Defne 'den tamamen ayrı olan soğuk gözlerle baktım . "Yavşaklık yapma da ne istediğini söyle ."

Semih 'in gülüşü daha da genişlerken "Sen çok güzelleştiğin gibi çokta değişmişsin ." Ne arsız bir şeydi bu böyle ...

Ona bıkkınlıkla bakarken , yüzünde ki gülüş tebessüme dönüştü . "Üşüdüm kızıl . Ama havadan değil , bakışlarından ."

Omuz silkerken "Bana ne istediğini söyle ." dedim üstüne bastırarak. Semih 'de benim gibi omuz silkerken "İzini bulunca kaybetmek istemedim diyelim." dedi masum bir ifadeyle .

Kaşlarımı kaldırarak ona baktım . "Ben hep burdaydım ."

"Ömer gittiğini söylemişti ," Sesi oldukça rahattı , zaten onun Ömer'den çekinmediği bilmediğim bir şey değildi . "Burda bir süre olmayacağını falan." diye çok önemsiz bir şey söylüyormuş gibi devam etti .

Semih'e olanları açıklama gereği görmediğimden bir cevap vermedim ve "Başka bir şey yoksa , gidiyorum." deyip gitmeye yeltendim .

Tam yanından geçecekken kolumdan tutup beni durdurdu . Beni tutan koluna öfkeyle baktıktan sonra gözlerimi gözlerine diktim . "Tehlikedesin," dedi gayet ciddi bir şekilde . "Biliyorsun değil mi ?"

Kolumu ondan kurtarırken , gözlerimi kısarak yüzünü inceledim . "Herkes ezbere konuşuyor gibi , keşke neden tehlikede olduğumu söyleseniz ."

Omuz silkti . "Ömer'in annesi geldi ," Üzerine bastırarak konuşuyordu . "Sen Juliana İplikçi'yi tanımıyorsun."

Bende onun gibi umursamazca omuz silktim . "Tanımakta istemiyorum , Ömer'le ilgili hiçbir şey umrumda değil."

Söylediklerim üzerine ciddiyeti bozuldu ve yüzüne o alay dolu sırıtışlarından biri oturdu . "Buna en çok ben sevinirim."

Gözlerimi devirdim ve yanından sıyrılıp yürümeye başladım . Bu sefer beni durdurmadı .

Herkes aynı şeyi konuşuyordu ! İki günde bütün düzenimin içine etmeyi nasıl olduysa başarmıştı Ömer . Tehlikeli olduğunu zaten biliyordum ama onun tehlikesinden tamamen arınmak zordu , bunu artık anlayabilmiştim .

FırtınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin