Bulduğu ilk kaldırıma çökerken , derin bir nefes aldı ve avuçlarıyla yüzünü kapattı. "Sorun yok , yırttık." Mert'in sesini duyunca , öfkeyle ellerini yüzünden çekti . "Siktir lan ordan ! Senin bir boku becerememe huyun yüzünden az kalsın beni görüyordu ."
"Ben bir şey yapmadım ki ," Ömer arkadaşına öyle bir baktı ki , Mert 'in bakışlarına yavaş yavaş mahcup bir ifade oturdu . "Uykum gelmişti , yanlışlıkla esnedim."
Ömer eliyle ensesini sıvazlarken gözlerini kapattı ve "Siktir git ." diye hırladı.
Mert daha fazla uzatmadan gitme kararı aldı çünkü arkadaşının fazlasıyla öfkeli olduğunu ve suçlunun kendisi olduğunu biliyordu . "Bir şeye ihtiyacın olursa ara ."
Ömer gözlerini açmadan durmaya devam ederken , uzaklaşan ayak seslerinden Mert 'in gittiğini anlayabiliyordu.
Kızıl kafa nasılda fark etmişti onları ... Eğer salak arkadaşı olmasaydı , hissettirmeden eve gidene kadar onu izleyebilirdi . "Sikeyim," diye mırıldanırken yavaşça gözlerini açtı. Kendini her anlamda yorgun hissediyordu.
Buz gibi bir 2,5 ay geçirmişti . Çoğu şeyle iletişimini kesmişti , artık daha da uzaktı . Kendinden taviz veren bir adam hiç olmamıştı ama bu manyak kızıl kendisinden bazen gerçekten de bir şeyler alıyordu . Artık hayatına dokunan bir kızılla işi olmadığına göre , kendinden taviz vermesi için hiçbir sebep yoktu .
Defneyi 1,5 aydır görmüyordu . İlk 1 ay boyunca haftada bir gizlice onu mutlaka görmüştü ama bunun işkenceye döndüğünü fark ettiğinde ve kararından sapmak üzere olduğunu hissettiğinde vazgeçmiş ve bırakmıştı .
Zaten ilk bir ay Defne 'nin evden çıktığını bile zor görmüştü . Nadirde olsa evden çıktığını gördüğünde ise her seferinde aynı şaşkınlığı yaşıyordu . Çökük vaziyette , bu kadar bitik bir kızıl kafa görmek hiçbir zaman tahmin edebileceği bir şey değildi . Gözünde ki o çocuksu ışık gitmişti sanki , her zamanki güzelliği yerindeydi ama bal rengi gözlerinde ki o parıltı eksikti . Ne olursa olsun kaybolmayan o parıltının kaybolmasına sebep olmuştu . Bunu anladığı ve o parıltıyı geri getirmek için her şeyi yapabileceğini anladığı anda Defne'yi görmeyi bıraktı .
O fırında çalışmaya başladığını Mert sayesinde öğrenmişti . Defne'nin gerçekten tehlikede olduğunu anladığı anda tekrar bizzat kendi takip etmeye başlayacaktı . Tabii kızıl kafa bunu çakmasaydı . Yine de bir yolunu bulmak zorundaydı , kendi belaları yüzünden bu kızın başına bir şey gelmesine izin vermeyecekti .
Bugün gördüğü manzaraysa hepsinden daha şaşırtıcı ama daha tanıdıktı . Yine gözlerinde bir gram aradığı parıltı olmayan ama sağlıklı gözüken , toparlanmış , daha da güzelleşmiş ama buzdan bir perdenin arkasına geçmiş , ulaşılmaz kızıl kafa. İlk gördüğünde bu birliktelikten büyülense de onu rahatsız eden bir şeyler vardı. Ömer kızıl kafanın eskisi gibi buz perdesinin arkasına saklanmasını değil , o saflığı ve duygularını belli etmede ki çocuksuluğu istiyordu , buna ihtiyacı vardı. Onun gözlerinde ki aşka ihtiyacı vardı , onun gözlerinde ki şefkata ihtiyacı vardı , onun gözlerinde ki gülümsemeye ihtiyacı vardı . Belki Defne farkında değildi ama Ömer 'e bakarken gözlerinde öyle tutku ve aşk dolu bir ifade oluyordu ki , Ömer o gözlerden kaçmak ve ona 'Bu bakışları hak etmiyorum ben aptal kızıl.' diye bağırmak istiyordu .
Daha kötüsü kızıl kafa tehlikedeydi ama onun karanlık sokakta ki ağır ve cesur adımlarını görünce her şeyi unutmuştu . Onun güzelliğini görünce unutmuştu . Onun bal rengi gözlerini görünce unutmuştu . Onun varlığını hissettiğinde unutmuştu. Onu gördüğünde her şeyi unutmuştu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
Fanfiction''Oturduğum apartmandan telaşla işe yetişmek için çıkarken , rastladığım buz gibi bakan kömür gözlerin sahibinin fırtınam olacağını nereden bilebilirdim ki ? ...