86.Bölüm

1.4K 107 213
                                    

"Ben kahvaltımı bitirdim." Barış'a baktığımda telefonuyla ilgileniyordu. Benim sesimle beraber telefonu kapattı. "Tamam birtanem." "Benimle ilgilenmeyecek misin?" "Oturuyoruz işte." "Ya o anlamda demediğimi biliyorsun." "Şuan istemiyorum Nisa." "Bak yine Nisa olduk. Nisa'm de Nis de hadi." "Nisa'm." Barış'ın yanına gidip yüzünü sararken dudağına uzun bir öpücük kondurdum. "Barış'ım." Barış'ın kucağına yerleşirken elim göğsünde geziniyordu. "Yalnız baya baya kas yapmışsın sen. Nasıl fark etmedim acaba?" "Ee hiç ilgilenmezseniz kocanızla öyle olur tabii."

"Şimdi ilgileniyorum işte." Barış'ın yüzünü okşarken derin nefesler alıyordum. "Bir haftadır çok yoğunduk Barış. Ve seni özlemem için yeterli hatta fazla bir süre." Barış'ın dudağına minik bir öpücük kondurduğumda gülümsemişti. Yüzümü sararken derin bir nefes aldım. Dudaklarını boynumda hissedince yutkundum. Yavaşça kulağıma doğru ilerledi. "Ama ben şuan havamda değilim Nisa." "Ama az önce..." "Bak sen de dedin o az önceydi." "Barış yapma..." Barış omuz silkerken boynuna minik öpücükler bıraktım. "Gerçekten özledim." "Banane."

"Barış insafsız mısın?" Kalkıp odaya giderken Barış pek gelmeye niyeti varmış gibi gözükmüyordu. Üzerimi düzenledikten sonra Barış'ın yanına gittim. Yine telefonuyla uğraşıyordu. Kucağına yerleşip başımı göğsüne yasladım ve onunla beraber bakmaya başladım ben de. Bu antrenman planına göre bu hafta işe gidecekleri saatleri ayarlıyorlardı. "Sen hangi gün çalışmıyorsun Nisa'm? Ben de ona göre boşluk yaratayım." "Salı ve Pazar. Sen pazar sabahlarını çok seversin Barış. Şöyle güzel bir duş ve kahvaltıyla başlarsan tüm gün keyfin yerinde oluyor."

Barış'ın gözlerine bakıp gülümsedim. "Duş demişken bir duş mu alsak Barış?" "Al birtanem." "Yaa bilerek anlamazlıktan gelip sinirimi bozuyorsun Barış." "He sen diyorsun ki benim bir kocam vardı o da benimle gelsin." "O gelmezse gitmem diyorum aynen öyle." "Ama olmaz. Beni hep oyuna getiriyorsun olmaz." "Ya oyun yok ama." "Senin karnın böyle çok güzel oldu ya." Karnıma bakıp gülümsedim. "Çok mu beğendin hamile Nisa'yı?" Barış bana bakıp gülümserken sıkıca sarmıştı beni. "Çok hem de." "Bak sen. Bebeğimiz doğunca bu hallerimi özler misin?" "Her halin zaten çok güzel ama böyle sevimli bir bebek gibisin. Özlerim yani Nisa. Şu tatlılık özlenmez mi?"

Yanaklarımı sıkıp kocaman öpücükler bırakmıştı. Minik ısırıklar bırakırken güldüm. "Yaa." Barış'ın yüzünü okşarken gülümsedim ben de. "Seni seviyorum her halinle seviyorum Nisa." "Bence hamile Nisa'yı sana fazla özletmeyelim. Artık işlerimiz de gayet yolunda, hayatımız da riskte değil." Barış bana bakarken gülmüştü. "Bence şu ufaklık bir doğsun bakarız. Belki ikinciyi bile istemeyiz." "Hayır bir kere benim bebeğim uslu mu uslu olur." "Sana benzerse yandık Nisa." Barış'ın omzuna vurduğumda gülmüştü. "Ama öyle ben bu iki yaramazla idâre edemem." "O iki yaramaz seni çok güzel idare eder ama Barış."

Başımı Barış'ın göğsüne yaslarken gülümsedim. Başta her şey ne kadar imkansız geliyordu oysa ki... Şimdi ise birbirimize sarılmış geleceğimizi düşünüyorduk. Barış koltuğa uzanırken beni de sıkıca sarıp yanına yatırmıştı. "Biraz tembellik zamanı sanırım?" "Biraz Nisa'mın kokusunda huzur bulma zamanı. Sana sarılabildiğim için şükretme zamanı." "Karınız yokken size bacaklarını gösteren arkadaşlara da söyler misiniz böyle sözler?" "Yok onlara daha farklı şeyler söylüyorum."  "Bak sen ne diyorsun mesela?" Gözlerine bakarken çapkınca gülümsemişti.

"Mesela yanıma yaklaşmaya başladığında aramızdaki mesafe giderek azalıyorsa ne diyorum biliyor musun?" "Ne diyorsun?" Bana yaklaşırken derin bir nefes aldım. "Ben karımı özledim bir arayayım diyorum. Nisa'mı getirin gözüm gönlüm açılsın diyorum." Güldüm. "Bence gayet romantik bir cümle." "Bence de." Barış yüzümü sarıp okşarken gülümsedim. "Saatlerce gözlerine dalıp gidebilirim Barış. Çok güzel gözlerin var masmavi, huzurun rengi..." "Ben de o kısık gözlerinde bir sefere çıkmak isterim."

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin