Nisa ile Berkan'ın dansı bittikten sonra Nisa'dan gelen bir mesajla telefona odaklanmıştım. Arka kapının orada beni bekliyordu. Derin bir nefes alıp ayağa kalktığımda masadaki herkes bana bakmıştı. "Lavaboya gitmem gerek geliyorum hemen." Oradan uzaklaşırken hemen arka kapıya yönelmiştim. Öfkeli gözükmeye çalışan Nisa'yı görünce kendi kendime dedim ki bugünü bir şey olmadan atlatırsan her şeyi atlatabilirsin. Nisa tam konuşmaya başlayacaktı ki onu durdurup etrafa bakındım, şuan birisine yakalanacak olursak iyice karışacaktı her şey... Kimsenin olmadığına emin olunca Nisa'ya döndüm yeniden.
"Söyle güzelim benim..." "Aycan'la ne konuşuyordunuz öyle göz göze, gizli gizli... Bir de yalnız kalmışsınız masada. Barış döverim seni biliyorsun değil mi?" "Kızım sen Beko'yla dansa kalktın, Cemal de bizi yalnız bırakacak tabii Aycan'la, aldı Lale'yi gitti o da." Nisa ile etrafa bakınırken aniden koluma vurduğunda bana gerçekten kızdığını anlamıştım. "O mavilerin benden başkasına bir daha öyle baksın bak ben ne yapıyorum o zaman." "Kızma Nisa ya... Valla o konuşup durdu. Ben kaçırdım gözlerimi ondan hep. Hadi yaa." "Gidiyorum şimdi ama sonra uzun uzun hesap sorucam haberin olsun." "Niso, Nis... Kızım bir dur ama ya." Nisa beni dinlemeyip masaya ilerlerken derin bir nefes alıp biraz oyalandıktan sonra ben de masaya dönmüştüm.
"Hah Barış da geldi işte." "Noldu ya?" "Diyorduk ki bu yıl beraber bu kadroyla tatile mi çıksak?" Bu kadroyla? Tatil? Evet daha uygun bir zamanda buna uzun uzun güleceğim mutlaka. "İyi fikirmiş kardeşim ama benim takımla planlarım var üzgünüm." Ayaklı yalan makinesi olmuştum artık. Bu durumdan da memnun değildim tabii. Ama şu kadroyla tatil yapma fikri çok daha korkutucuydu. "Benim de kurstan dolayı bu sene tatilim yok, geçen sene fazladan kullanıp bitirmiştim." Nisa'm da buradaysa hele hiç bir yere gitmezdim zaten. "İyi biz de böyle dördümüz gideriz." "Niye öyle diyorsun Beko. O zamana kadar neler değişir belli mi sanki?" Aycan bana bakarak konuşurken Allah'tan sabır dilemiştim bol bol...
Nisa gözlerini büyütüp Aycan'a bakarken ayağına dokunup bana bakmasını sağladım. Biraz daha kendini toparlasa da hepsi için tek tek hesap vereceğimi biliyordum. "Barış şimdi basketbol falan da oynamıyorsun ya sıkılacak olursan uğra bana. Hem konuşuruz biraz." Lale'ye gülümserken onu onayladım. Cemal'le hiçbir ilgisi olmadığına emindim artık. Zaten şüphe etmem bile saçmaydı. "Aynen kardeşim benim spor salonuna da gelirsin sohbet ederiz. Hem canım sıkılıyor, benim için de iyi olur." "Gelirim tabii bir gün ona bir gün sana uğrarım artık." "Bana da gelebilirsin Barış, gerçi isteyeceğini sanmam ama kapım hep açık yani."
Ah Aycan bilerek mi yapıyorsun acaba? Zaten Cemal'e karşı yeterince öfkeleyim bir de sana bu kadar umut verip başıma sardığı için mi öfkeleneyim? Nisa gözlerini büyütüp bana bakarken yutkundum. Evet güzel bir fırça yiyecektim, emindim ondan... Halbuki bir suçum da yoktu. "Bana da uğra derdim de yetenekle alıyoruz Baroska." "Ha yeteneksizim ben öyle mi? Alındım Nisa hanımcım. Öyle olsun." "Ya Barış..." Nisa gülerken ben de gülmüştüm. "Siz iyice delirdiniz benden söylemesi." Berkan'ın sözlerine üzerine Nisa ona dil çıkarırken ben de gülmüştüm. "Akıllı olup ne yapacağız Beko boşversene."
...
Gecenin sonunda dağılıyorduk. "Nisa, Barış gelin sizi de bırakalım. "Gerek yok ya. Aycan'la Nisa'yı bırakın siz." Nisa bana merakla bakarken Berkan da başıyla onaylamıştı. Telefondan Nisa'ya mesaj attım. "Yeterince dikkat çektik zaten güzelim, ben eve geçmeden sana uğrayacağım." Nisa mesajı okuduktan sonra beni onaylamıştı. Ona sıcacık gülümsedim. Mekandan hep beraber çıktığımızda Nisa Aycan ve Lale Berkan'la birlikte arabaya binmişlerdi. Biz de Cemal'le kalmıştık işte. Tam gidiyordum ki Cemal kolumu tutup durdurdu. "Konuşacağız gitmiyorsun, bekle iki dakikaya geliyorum." "Bekleriz paşam senden kaçacak değiliz ya."
Cemal içeri girip ceketini alıp geri döndüğünde sahile yürüdük önce. Sessizce ama hızlı adımlarla. Sahilde Cemal durduğunda nihayet konuşacaktık. "Aramızdaki bağı kopardın demek..? Karşıma geçiyorsun öyle mi?" "Ben sana demiştim Cemal. Nisa'yı üzecek olursan..." "Nisa'yı üzdüğüm falan yok! O üzdü beni lan! O bıraktı beni..! Kardeşim dediğin adamı gerçekten sevmeyi bile bilmeyen aptal bir kız için siliyorsun yani öyle mi?! Nisa için?!" Derin bir nefes aldım. Sakin kalmaya çalışıyordum. Nisa'nın adını ağzına alana kadar da aslında gayet başarılıydım bu konuda. "Düzgün konuş Cemal dediklerine dikkat et!"
"Yalan mı?! Onunla vakit geçirirken her saniye yanımdaydı mutluydu bir an kendi işlerimle ilgilendim hemen terk etmedi mi beni?!" "Şuan o kadar boş konuşuyorsun ki..! Sus artık gerçekten, daha da açma artık aramızı..!" Arkamı dönmüş gidiyordum ki alaya alarak söyledikleriyle durup ona döndüm. Öfke giderek tüm bedenimi sarıyordu. "Kardeş dediğin adamın sevgilisine aşık oldun! Aptal aşık olduğun için gerçekleri görmüyorsun bile! Nisa'nın sana ilgi duyduğu yok, nerede ilgi görse oraya gidiyor sadece o! Benden sana eski bir dost olarak tavsiye güvenme o kıza..!"
Cemal'in yakasına ellerim sarılırken sanki kendi kontrolümü kaybetmiştim. "Ha bir de vuracaksın bana onun için.?!" Yakasından onu sertçe bıraktığımda dengesini kaybetmişti bir anlığına. "Nisa ile ilgili abuk subuk imalarda bulunma bir daha..!" Üstüne vurgu yapa yapa kurmuştum bu cümleyi. "İki gün ilgi gösterme bak nasıl uzaklaşıyor senden... O kız ilgi orospusu olmuş Barış!" Yakasına yeniden hırsla sarılırken bağırdım tekrar. "SENSİN LAN ASIL İLGİ OROSPUSU! DAHA DÜNE KADAR AŞKINDAN ÖLÜYORDUN YA İT!" Bana yumruk atmak için kalkan elini tuttuğumda suratının ortasına güzel bir yumruk yemişti.
Tabii bunun için dikişli olan elimi seçmek büyük bir hataydı. Elimde mükemmel bir acı peydah olurken akan kanlar da aptal adam napıyorsun diye bağırıyordu adeta. "Bir daha Nisa ile ilgili iyi ya da kötü herhangi bir şey diyecek olursan bu defa bir yumrukla kapanmaz bu iş!" Oradan uzaklaşırken üzerimdeki hırkayı kanayan elim için tampon görevinde kullanacaktım mecburen. Gördüğüm ilk taksiyi durdururken planladığım gibi Nisa'ya değil hastaneye gidiyordum... Hastaneye geldiğimde çalan telefonu reddederken yeniden atılacak dikişler için hazırlık yapılmıştı. Tabii güzel bir azar da yemiştim doktordan.
Hastaneden çıktıktan sonra doğruca Nisa'nın evine gittim. Söz vermiştim çünkü ona. Taksi Nisa'nın evinin önünde durduğunda parayı ödeyip inmiştim. Nisa'nın kapısını çaldığımda elinde telefonu ile Nisa açmıştı kapıyı. Beni görünce derin bir nefes verdi. "Bu kez de telefonu açmasan seni aramaya geliyordum." "Özür dilerim güzelim biraz beklenmedik şeyler oldu." "Olmuş evet, orası belli." Nisa tişörtüme damlayan bir kaç damla kana bakarken epey telâşlanmıştı. "Tamam, sorun yok. İçeri girebilir miyim?" "Ah pardon kafam dağılmış benim." İçeri girerken Nisa'nın dudağına da bir öpücük kondurmuştum.
"İçecek ayarlayayım mı ben ister misin?" Nisa'yı başımı iki yana sallayarak cevaplarken onu kendime çekip dizlerimin üzerine oturmasını sağladım. Başımı göğsüne gömerken kokusunu derin derin içime çektim. Beni sakinleştirebilecek tek şeydi onun kokusu... "Ne oldu Baroska? O kan izleri de neyin nesi?" Nisa saçlarımı okşarken titreyen sesiyle sormuştu bunları. "Cemal ile kavga ettik, dikişlerim açıldı o sırada." "Ne demek kavga ettim dikişlerim açıldı?! Barış, sevgilim şunlardan basit bir şeymiş gibi bahset..." Dudaklarımızı birleştirdiğimde Nisa'nın sözleri de yarıda kalmıştı.
Merhaba ne yazdım bilmiyorum ben de. Kötü değildi ama beklentinizi karşılar mı bilemedim 🙁
Bugün o kadar yoğun ve yorucu bir gündü ki... Yarın da aynı olacak hatta belki daha yoğun olacak. Ama insanın onu motive edebilecek arkadaşları varsa hepsi unutuluyor. Yorgunluklar falan hikaye...
Bir de benim canım okurlarım var tabii güzel güzel yorumlar yapacak 😁 seviyorum okuyup destek veren herkesi ❤
Bol bol yorum bekliyorum. Ki artık bölüm yazmak benim için çok daha zor :) motive olurum.
Hepinizi seviyorum ve destekleriniz için teşekkür ederim iyi ki varsınız 🤗🖤

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
Fiksi PenggemarNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...