(Dileyenler üç noktadan itibaren başlayabilirler bölüme seviliyorsunuz)
Barış'ın tenini okşarken mırıldandım. "Sen böyle oldukça ben sana daha onlarca kez baba oluyorsun demek zorunda kalırım. Hatta torunlarımız doğarken bile hâlâ çocuk yapıyor oluruz." Barış'ın tenine minik öpücükler bırakırken üzerimizdekilerden kurtulup suyu açmıştık. Barış bedenimi sıkıca kavrayıp kendine çekerken gülümsedim. "Hmm... Yaramazlık moduna girdin demek..." "Nisa dün gece güzeldi demiştin ya..." Barış'a bakarken boynumda hissettiğim dudaklarıyla inledim. "Bugün çok daha güzel olacak..." Ellerimi tutup sabitlerken tenimde gezinen dudaklarıyla beraber inlemeye başlamıştım.
Bana yoğun duygular hissettiriyordu. Dudakları arsızca bacaklarıma ilerlerken ona dokunabilmek için çırpınsam da bu yoğun duygular bedenimi dondurmuştu adeta. Öyle ki Barış ellerimi serbest bıraktığında bile öpücüklerini derinleştirmesine yardım etmiştim. Mavi gözleri benimkiyle buluşunca karanlık... Gerçekten derin bir karanlık görmüştüm onlarda. Tenine öpücükler bırakırken hiç olmadığım kadar sert davranmıştım tenine karşı. Bıraktığım ısırıklar bedeninin kasılmasına neden olurken beni aniden kucağına almasıyla ikimiz de inlemiştik.
"Nisa..." "Seninim. Her zaman olduğu gibi seninim." Yüzünü okşarken parmaklarıma bıraktığı minik öpücükler ve ısırıklarla omzuna tutunmuştum sıkıca. Bedenlerimiz bir bütün olurken tenine derin izler bırakıyordum. Birbirimizin yüzüne bakarken derin nefesler aldım. Onunla saatlerce sevişmek istiyordum. Ona olan özlemim, arzum asla suyu azalmayan bir okyanus gibiydi. Bazen taşıp karşısındaki hiçbir şeyi görmeyecek kadar hem de... Boynuna sığınırken derin nefesler aldım ve gülümsedim. "Sana asla doyamam ben." "Ya ben Nisa? Bu adama yetmiyor saatler falan..." "Biraz daha oyalanabiliriz aslında... Tüm gece boyu mesela..."
...
"Alacakaranlık..." Gözlerimi aralayıp Barış'a baktığımda kocaman gülümsedim. "Ne güzel gökyüzü var burada." "Seni çok seviyorum." "Damla ne zaman gelecek?" "Bırak şimdi Damla'yı doyamadım ben sana." Barış beni kollarının arasına, ikimizi de battaniyenin altına alınca kıkırdadım. "Yaa şapşal sabah erken uyanmamış gerek." "Ben uyanırım. Özledim seni." "İki dakika önce..." "Umurumda değil." Barış'ın dudaklarına uzun bir öpücük kondurdum ve gülümsedim. "Ne tesadüf benim de..." "Anne!" Uzay'ın sesiyle Barış'ı itip kalkarken hemen yanına gitmiştim.
Bana sarılıp ağlarken kokusunu içime çektim bol bol. "Geçti annem... Sakin..." Güneş de gözlerini açmış bize bakarken yüzünü okşayıp gülümsedim. Korkmuştu, belli ki kötü bir rüya görmüştü. "Seninle uyuyabilir miyim?" "Ben de anne. Seninle uyumak istiyorum lütfen." Umut da uyanıp bize bakarken kıkırdadım. "Hadi gelin bakalım. Rahat edemezsek babayı kovarız." Hepsi peşime düştüğünde Barış da yatağa uzanmış bana bakıyordu. Uzay kucağımdan inip babasının kollarına girince Güneş de hemen babasına sarılmıştı.
"Ben çok korktum baba. Seninle uyuyabilir miyim?" "Ben de seni özledim baba. Ama annem de gelsin lütfen hepimiz uyuyalım." Umut bacağıma sıkıca sarıldığında gülümsedim ve onu kucağıma aldım. "Neyse ki büyük bir yatağımız var. Ve minik bebeklerimiz." Yatağa girdiğimizde ben bir uçta Barış diğer uçta kalmıştık. Güneş babasının göğsünde yatarken Uzay da ona sığınmıştı. Doğdukları günden bu yana birbirlerine çok bağlılardı. Umut ise benim boynuma sığınmış ve hemen yanımdaki yerini almıştı. Barış ile birbirimize bakarken burukça gülümsedim ve ona bir öpücük yolladım.
...
"Annem sen neden bu kadar güzelsin?" Umut'a bakarken yanaklarım kızarmıştı. "Teşekkür ederim... Bilmem ki." "Çok güzel kokuyorsun güzel annem..." Güneş kokumu içine çekerken ben de onun saçlarına uzun bir öpücük kondurdum. Uzay ve Barış birbirlerine sarılıp uyumayı sürdürürken ben de bu iki minikle beraber Damla gelirse diye evi toparlamaya başladım. Güneş ve Umut sürekli gelip beni öptükleri için bu iş normalde olduğundan milyonlarca kat eğlenceli bir hâl almıştı. Ardından kahvaltıyı hazırladık. Umut ve Güneş masada beklerken ben de iki yakışıklıyı uyandırmaya gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
FanficNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...