1 Hafta Sonra Nisa'nın Ağzından ||
"Barış!" Sancıyla uyandığımda Barış da hemen gözlerini açıp bana bakmıştı. Ben acıyla inlerken elimi sımsıkı tutmuştu. "Barış çok yanıyor." "Tamam meleğim geçecek sakin ol tamam mı?" Bu aylarda bu kasılmalar normal demişti doktorumuz o yüzden rahattık. Birazdan geçecekti çünkü. Barış'ın göğsüne başımı yaslayıp karnımı sıkıca sardığımda Barış da elimi sımsıkı tutmuş bana elinden geldiğince destek olmaya çalışıyordu. Alnıma uzun bir öpücük kondurduğunda gülümsedim belli belirsiz.
Nihayet ağrı bütünüyle terk etmişti bedenimi. "Kurban olsun Barış'ın sana. Çok mu acıyor? Özür dilerim Nisa'm elimden hiçbir şey gelmiyor." "İyiyim. Geçti tamam." Barış'ın yüzünü okşarken gülümsedim. Artık işlere gitmiyordum. Barış da antrenmanları epey seyreltmişti. Geceleri hep yanımdaydı. Gündüz antrenmanı varsa artık beni de yanında götürüyordu. Bir haftada bol bol özlem gidermiş, aramızdaki o sağlam bağı yeniden yakalamıştık. Tabii doğum yaklaşırken artık bana dokunmamaya karar vermişti.
Doktorumuz bunun sorun yaşatmayacağını söylemiş olsa da bu kasılmaların şiddetini artırabileceğini söylemişti. Tabii o bunları söylerken biz şekilden şekilde, renkten renge giriyorduk. Barış canımın daha çok yanma ihtimaline karşı son iki aydır bana hiç dokunmamış olmasına ve bunun onu zorlamasına rağmen bana dokunmuyordu. Başımı göğsüne yaslarken derin bir nefes aldım. "Seni özledim Barış." Yanağıma uzun bir öpücük kondurmuştu. "Ben de öyle birtanem. Ama bence sabredebiliriz. Senin iyiliğin için tamam mı?" Yüzümü okşarken gülümsedim.
"Sarılabilir miyiz?" Beni kucağına alıp kollarını belime doladığında gülümsedim. Boynundan kokusunu içime çekip gülümsedim. Ben de bedenini sarmıştım hemen. "İyi ki bebeğimin babası sensin. İyi ki her şeye rağmen seni sevip senden asla vazgeçmemişim." "Ohh mis kokulum. Ben de öyle. Bu dünyada verdiğim tek doğru karar sensin." Çenesinden tutup dudağını okşarken gülümsedim. Dudağına minik bir öpücük kondurdum. Sonra yeniden ve yeniden... Sonra ondan uzaklaştım. Onu zorlamak istemiyordum.
"Şimdi meleğime kahvaltı hazırlayayım sonra o da isterse biraz sahilde yürüyüş yapabiliriz." "İsterim. Ama sahile arabayla gidelim. Yoksa yarı yoldan döneriz eve." "O ayaklarını ben o kadar yorar mıyım? Zaten hem kendini hem bebeğimizi taşımak zorundasın." "Seni seviyorum." "Ben de seni seviyorum." Barış yanaklarımı sıkıp öperken gülümsedim. "Çirkin yanaklın olabilir miyim?" "Maalesef Nisa." "Neden?" Dudaklarımı büzdüğümde onlara bir öpücük bırakmıştı. "Çünkü yanakların çirkin değil."
"O zaman niye ö..." Yanağıma kocaman öpücükler bırakırken gülümsedim. "En çok neremi beğeniyorsun?" "Her zerreni." Elleri vücudumu gezerken onu süzdüm. "Barış?" "Özledim. Biraz sevemez miyim?" "Sevebilirsin, sev hatta." Üzerime eğilirken derin bir nefes aldım. Sırtım tamamen yatakla buluşmuştu. Saçlarımı çözüp dağıtırken gülümsedim. "Mis gibi kokuyorsun aşk bahçem." Kollarını iki yanıma yerleştirip üzerime eğilirken yüzünü sarmıştım. Beni süzerken onu başımla onayladım. "Gayet rahatım şuan." Dudağıma uzun bir öpücük kondurduğunda gülümsedim. "Şuan daha rahatım." "Bak sen..."
Dudakları boynuma dokunduğunda yutkundum. Bir süre boynumu öpmüş daha sonra diliyle minik dokunuşlar bırakmaya başlamıştı. Yanıma yatarken derin bir nefes aldım. Bir anda beni kucağına almıştı. "Buranın manzarası güzelmiş." "Benim manzaram kadar olmadığına eminim." Dudaklarımız yeniden birleşirken bir eli belimi diğeri ise ensemi sarmış ve beni kendine daha çok yaklaştırmıştı. Ondan uzaklaştığımda yanına yattım yeniden. "Seni çok özlüyorum." "Ben de Nisa'm. Ama canın zaten çok yanıyor."
...
"Bakma o kıza." Barış gözlerini devirirken güldüm. "Koca göbekli karın çok yoruldu." "Onun ayaklarına kurban olurum ben gel oturalım biraz." Barış koluma girip bedenime destek verirken bir banka oturmuştum. Derin bir nefes alıp verdiğimde Barış da ellerime uzun bir öpücük kondurmuştu. "Yakışıklım benim. Daha dün aşkımın imkansızlığına ağlarken şu halimize baksana." Karnıma uzun bir öpücük kondurduğunda gülümsedim. "Oğlumuz oluyor." "Araba çok uzak ben nasıl gideceğim oraya?" "Arabayı buraya getireyim istersen... Ama iyi misin seni yalnız bırakmak istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
Hayran KurguNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...