Sabah gözlerimi açtığımda Barış'ın göğsünde uyuyakaldığımı fark ettim. Barış ise beni sıkıca sarmış telefonuyla uğraşıyordu. Dudağına uzunca bir öpücük kondurdum. "Uyumadın mı sen yine?" "Uyuyamadım." O telefonu bırakıp bana dönerken kaşlarımı çattım hafifçe. "Uyuyana kadar beni öpemezsin." "Ne?" "Öyle işte. Önce uyuyup uykunu alacaksın sonra beni öpeceksin." "Nis..." "Ben de seni seviyorum birtanem." Yataktan çıkarken Barış'ın sıkıntıyla bir nefes verdiğini duyup güldüm. Elimi yüzümü yıkarken o da gelip sıkıca sarmıştı bedenimi.
Boynuma başını gömüp koklarken gülümsedim. Ellerim hemen saçlarına giderken derin bir nefes aldım. Öpmek istese çok rahat öperdi beni. Ama böyle ben öpme dediğimde asla öpmüyordu, dokunma dediğimde dokunmuyordu. "Öpmeyeyim mi şimdi?" "Öpme..." Derin bir iç çekip benden uzaklaşırken yüzüne baktım. "Öfkeni kontrol altına alana kadar ve uyuyana kadar beni öpmen yasak." "Uyuruz da sizin için, bir kere öpseydim ya..." Bana kedi gibi bakarken başımı iki yana salladım. "Hadi bana kahvaltı hazırla. Kahvaltıdan sonra da uyursan uyumadan önce bir iyi uykular öpücüğü verebilirim."
Barış kocaman gülümserken saçlarını dağıttım. "Sakin ve uslu bir Baroska istiyorum." Bana iyice yaklaşırken derin bir nefes aldım. "Ben de yaramaz bir Nis istiyorum." "O yaramaz Nis Baroska'sı gelene kadar uykuda." Barış bedenimi sararken yutkundum. Uzun bir süre beni izledi. "Çok güzelsin." "Teşekkür ederim..." Eli tenimde gezinirken yutkundum. "Barış?" "Şşş. Sana dokunmam konusunda bir şey demedin." "Demedim." Barış bana bakıp gülümserken derin bir nefes aldım. "Ama diyebilirim." "Diyebilirsin." Barış'ın eli tenimde gezinirken yutkundum. "Kahvaltı? Kahvaltı yapalım mı?" "Yapalım."
Barış elimi tutarken beraber mutfağa ilerledik. "Sen otur birtanem ben hazırlayayım." Elini bedenime sarıp gülümsedim. "Sev beni." "Seviyorum seni. Ama kahvaltı yapmamız gerek." "Biliyorum." Elleri bedenimde yavaşça dolanırken yutkundum. Parmakları boynumdan aşağıya yavaşça kaymaya başladı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Barış benden uzaklaşırken kaşlarımı çatıp baktım ona. "Seni öpmeme izin verene kadar yeterli bence." "Yaa gıcık." "Ben de seni seviyorum." "Seni seviyorum ama bu gıcık olduğun gerçeğini değiştirmez." "Nisa'cım bence şartlar yeterince eşitlendi artık."
Barış kahvaltı hazırlamak için uzaklaşırken ben de üzerimi değiştirmek için gitmiştim. Geri dönerken Barış telefonla konuşuyordu. "Tamam kardeşim siz mezar işini ayarlarsınız ben de uğrayacağım elbet." "Görüşürüz, şimdi kapatmam gerek." Barış telefonu kapattığında durup bir düşündüm. Ne mezarıydı şimdi bu ve neden benden gizli konuşmuştu. Barış telefonda bir şeylerle daha ilgilenirken yanına gittim hemen. Kollarımı bedenine sardım. "Telefonla mı konuşuyordun sen?" "Hıhı." "Ne konuştunuz?" "Bir arkadaşın işlerini hallettik." "Kim o arkadaş?" "Ben niye sorguya çekiliyorum acaba şuan?"
"İlaçlarını aldın mı sen?" "Konuyu mu değiştirdin sen?" "Aa doğru kahvaltıdan sonra içecektin ilaçlarını." "Nis..." "Ben de seni seviyorum Baroska." Barış gülerken daha sıkı sardım onu. Sırtına bir kaç öpücük bıraktım. "Ben sana dayanamıyorum be adam. Beni üzecek bir şeyler yapmıyorsun umarım?" "Asla. Hatta Berkan olayını hallettim. Onun itirafına gerek kalmadı." "Nasıl hallettin? Tamamen kurtulduk mu ondan?" "Bir daha sana bir şey yapamayacağına eminim. E tabi bana ve bebeğimize de." "Nasıl hallettin?" Sorumu tekrar ettiğimde derin bir nefes alıp bana dönmüştü. Kolunu belime dolarken sıkıntıyla bir nefes vermişti.
"Sen nasılını boşver ben hallettim işte." Onu başımla onayladım. Ama bir yandan da düşünüyordum. "Sarılalım mı?" "Gel Nisa'm sarılalım tabii. Oh mis kokulum." Kollarının arasına sığındığımda saçlarıma bir öpücük kondurmuştu. "Ben sana tişört getireyim en iyisi hasta olacaksın yoksa." "E getir bakalım. Yavaş yavaş git ama bak." "Tamam." Yavaş yavaş ilerlerken odaya gelmiştim. Dün burada çıkarırdığım tişörtü kaldırırken Barış'ın tişörtü çarptı gözüme. Bir kenara atıp bırakmıştı. Üzerinde kan lekesi mi vardı onun? Dikişleri gayet iyiydi ama? Aklıma gelen şeyle derin bir nefes aldım. Yok onu yapmazdı değil mi? Yapmazdı... Ama dün çok sinirliydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
Fiksi PenggemarNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...