94.Bölüm

1.2K 103 184
                                    

"Bu geceyi kimsenin mahvetmesine izin vermek yok. Sen mutlu olacaksın artık Nisa'm." Barış'ın yanağına uzun bir öpücük kondurduğumda gülümsemişti. Birlikte bir restoranta gidiyorduk, hatta gelmek üzereydik. Barış tamamen yola odaklanmışken ben de doya doya onu izledim. Araba durduğunda dönüp bana bakmış ve gülümsemişti hemen. "Çok güzel olduğunu söylemiş miydim?" Başımı iki yana sallayıp güldüm. "Eve gelip Cemal'i dövmekle meşguldün." "Şşş. Çok fazla güzelsin. Korkuyorum nazar değecek diye bazen. Şu gözler şu dudaklar..."

Derin bir nefes aldığında yanaklarım kızarmıştı. "Fiziğine de aşığım." "Bence de..." Ben kıkırdarken Barış da yanağıma bir öpücük kondurmuştu. "Hoşunuza gidiyor sanırım." "Ya evet. Ya Barış minicik bir bebeğimiz olacak çok sevimli." "Senin kadar olamaz." Barış bana bakarken gülümsedim. "Bence daha sevimli olur. Canım oğlum benim. Oh annesi onun yanaklarını hemen yemek istiyor." "Ben annesine de ona da kurban olurum." "Biz de sana kurban oluruz." Elime ve karnıma uzun öpücükler bırakırken gülümsedim. "Bebeğimiz seni görünce çok şaşıracak." "O niyeymiş?"

"Çok sebebi var. Mesela o duygusal adamın bu kadar büyük olduğunu düşünmediğine eminim. Bence seni minik bir arkadaşı olarak hayal ediyor. Ya da mesela dünyadaki o kadın erkeğe hizmet eder anlayışına sahip olmayan düşünceli insanlardan biri onun babası bu konuda da hayran olacaktır sana." Barış gülümserken dudağına uzun bir öpücük kondurdum. "Şimdi içerisi kalabalık olur doya doya öpemem." "Haklısın aşkım gel tekrar öpelim birbirimizi." Barış'ın dudaklarına uzunca bir öpücük kondurduğumda gülümseyip beni kendine çekmişti.

Dudaklarımızı yeniden birleştirdiğinde uzun uzun öptüm onu. "Yeter ya Barış." "Ama yetmez ki aşkım. Çok tatlı olursun öpemem seni." Barış'a bakıp kedi gibi hallerine gülümseyip dudaklarımızı birleştirdim yeniden. Onu uzun uzun öptüm. Dudaklarımız birbirini sıkıca sararken dilini hissetmemle ittim onu. "Dur. Dur ya uçma." "Aşkım benim." Dudaklarına minik bir kaç öpücük daha  kondurdum. "Gidelim. Eve kadar bu bize yeter." "Tamam sevgilim. Gidelim." Barış belimden kavrayıp benimle ilerlerken derin bir nefes aldım. "Utandım." "Kıyamam niye?"

"Ya Barış hamile halimle nelerle uğraşıyorum?" "Eşinle yemek yiyorsun meleğim. Bunun hamilelikle bir alakası yok." Barış'a iyica sokulup gülümsedim. İçeri girerken aşırı sessiz olması dikkatimi çekmişti. Bizi kapıda karşılayıp masaya eşlik ettiklerinde diğer masaların boş olduğunu görüp Barış'a baktım. "Neden yalnızız?" "Çünkü ben öyle istedim. Saçma sapan kişiler gelip keyfimizi kaçırmasın istedim." Derin bir nefes alıp gülümsesem de sonra duraksadım. "Neden masraf ettin ki evde yeseydik?"

"Dışarıda daha özel hissediyorsun. Hem ben bir iki gün buraya uğrayıp yardım edeceğim hesap işini. Öyle paramızı boşuna harcamadım. Senin için biraz daha çalışacağım sadece." "Ama sen de yoruluyorsun kıyamam ki..." Elimi tutup uzun bir öpücük kondurduğunda gülümseyip yüzünü okşadım. "Sen gece beni kollarının arasına al benim tüm yorgunluklarım geçer." "Barış ben sanırım çok korkuyorum." "Neden birtanem?" "Ya bana bir şey olursa ya ben..." "Tamam, kötü düşünmek yok. Bugün hiç yok. Sadece mutlu ol Nisa."

Sonra yemeklerimiz geldiğinde derin bir nefes aldım. Gülümsedim önce kocaman... Sonra aklıma gelen şeyle Barış'a ters bir bakış atarken o da bana sorgular gibi bakmıştı. Omzuna vurdum hafifçe. "Sen burada yalnız olacağımızı bildiğin halde arabada beni öptün!  Fırsatçı." "Bir de o var değil mi?" Onu başımla onayladığımda gülümsemişti. Dudağıma uzun bir öpücük bıraktığında omzuna vurdum. "Yapma ya Barış." "Bu dudakları öpmemek ayıp olur güzelim. Çok güzeller."

"Sen gördüğün her güzel şeyi öper misin?" Barış beni başıyla onaylarken ona ters bir bakış attım. "Gördüğün her güzel kadını öpersin yani?" "Öperim tabii. Güzelse güzelliğinin hakkını vermek gerek." Barış'a ters bakışlar atarken bana bakıp gülümsemişti. "Benim güzellik algım senden ibaret ama. Dünya üzerinde bir başka güzel olduğunu sanmıyorum. Belki ileride bizim de senin kadar güzel bir kızımız olursa bir ihtimal..." Barış bana bakarken hafifçe gülümsedim. "Damla bana hiç benzemiyor mesela? Ama onu da çok sevdin."

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin