Nisa'nın Ağzından Ertesi Gün ||
Sabah kapım çaldığında Barış'ın geldiğini düşünüp gülümseyerek açtım kapıyı. Ama karşımda umduğum gibi Barış'ı değil Berkan'ı bulmuştum. "Günaydın Nisa, konuşalım mı biraz?" "Günaydın Beko, gel tabii." Berkan içeri girerken biraz gerildiğimi itiraf etmem gerek. Çünkü her zamanki hallerinden farklıydı. Peşinden ben de içeri geçtim. "Barış gelecek diye çay yapmıştım içer misin sen de?" "Olur." Onu başımla onaylayıp çay doldurup geri gelmiştim yanına. Karşısında otururken epey gerilmiştim. Berkan çaydan bir yudum aldıktan sonra konuşmaya başlamıştı.
"Barış dün bana biraz bahsetti aranızdakilerden. Açıkçası çok desteklediğim bir şey değil ki bunu bana sormuyorsunuz zaten." "Yanlış bir şey yok ortada dolayısıyla desteklenmeyecek bir şey de yok. İki insan birbirini sevebilir, bundan daha doğal bir şey yok." Gerilmiştim, sesimde belli belirsiz bir öfke vardı. "Tabii ki doğal Nisa. Sadece... Barış benim kardeşim." "Benim de sevdiğim adam." "Nisa beni terslemeden önce bir dinler misin?" Başımla onu onaylasam da Barış'ın bir an önce gelip beni bu konudan çekip almasını istiyordum.
"Barış benim kardeşim ve ben onun herhangi bir şekilde üzülmesini istemiyorum." "Zamanında adam sizin baskılarınız yüzünden intihar ediyordu neredeyse. Gerçekten zarar görmesini istemiyorsan onu benden değil kendinden koru bence. Sizin aksinize ben onu üzecek bir tek şey bile yapmadım." "Nisa." "Ne Nisa Berkan ya? Konuşmaya değil Barış'la aramızdaki ilişkiyi kötülemeye gelmişsin. Seviyorum ya, niye anlamıyorsun?!" "Daha bir kaç hafta öncesinde aynısını Cemal için diyordun?!" "Cemal'i mi savunuyorsun şimdi de?" "Hayır Nisa... Diyorum ki daha kısa bir zaman önce Cemal'i seviyordun. Kusura bakma ama ben bu sevgiyi sorgularım Nisa."
Derin bir nefes aldım. "Cemal'e öyle bir şey hissetmemişim ki ben. Barış sayesinde öğrendim ben sevgi nasıl bir şeymiş, aşk nasıl bir şeymiş..." "Ben de bundan bahsediyorum Nisa. Yarın bir gün bir başkası çıksa karşına ben aslında Barış'ı sevmemişim demeyeceğine dair güvenemeyiz ki sana." "Ne istiyorsun Beko, ne yapayım? Seviyorum işte Barış'ı, aşığım ona. Kanıtlamak için ne yapmam gerekse yaparım. Ama sevgimi sana kanıtlamak zorunda değilim ben. Barış eminse ona olan hislerimden, sen de dahil kimse ağzını açıp tek bir kelime edemez." Öfke vücudumu sararken çalan kapıyla beraber oradan uzaklaştım.
Kapıyı açtığımda Barış'ı görünce huzurla bir nefes aldım. Bir şey bile demeden dudaklarımızı birleştirmiştim. Çok gerilmiştim ve bana iyi gelecek olan tek şey, tek kişi oydu. Barış da içeri girdiğinde kapıyı ayağıyla kapatırken sırtım duvarla buluşmuştu. Ondan uzaklaştığımda ikimizin de yüzünde bir gülümseme vardı. "Ne güzel bir günaydındı bu böyle." Barış yanağıma bir öpücük kondururken gülümsedim kocaman. Sonra Berkan'ın varlığını hatırlayıp toparladım kendimi. "Berkan içeride." "Niye gelmiş ki o şimdi?" "Konuşmak istemiş." "Seni üzecek bir şey demedi değil mi?"
Barış yüzüme sorgular gibi bakarken gülümsedim. "Beni üzecek bir şey niye desin Barış? Demedi tabii." "Eminsin değil mi? Varsa bir şeyler konuşup bu konuları tamamen kapatabilirim. " Gülümsedim. "Süper kahramanım benim." Yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. "Beni kimse üzmedi tamam mı?" Berkan'la az önce konuştuklarımızdan bahsetmedim ona. Çünkü aralarını bozmak istemiyordum. Bazı şeyleri kendim de halledebilirdim. Barış'la beraber Berkan'ın yanına dönmüştük. "Ben Barış'a da çay getireyim bence." "Yorulma sen ben alırım." "Ya Barış şuraya gidip geleceğim bileğini yorma işte. "
Barış sözümü dinleyip otururken ben de ona çay koyup yanlarına dönmüştüm. "Sen içmiyor musun güzelim?" "Ben çaya hâlâ alışamadım galiba ya." Barış'tan uzağa oturacaktım ki beni elimden tutup yanına çekmişti. Berkan ise sessizce izliyordu sadece. "Ee babako sabah sabah sevgilimi neden rahatsız etmiştin acaba sorabilir miyim?" "Konuşmak için geldim bu son duyduklarımla ilgili." "Bir sorun olmasın da. " "Baroska'm ne sorunu olsun ama. Sen bugün biraz sinirli misin acaba çatacak yer arıyorsun?" "Belki böyle bir tık huysuz olabilirim." Yanağına kocaman bir öpücük kondururken Berkan'ın bakışları beni nedensizce hâlâ geriyordu.
"Bileğin nasıl oldu kardeşim?" "Biraz daha iyi. Zaten ciddi bir şey yokmuş, bir kaç gün üzerine fazla yüklenmemem gerekiyor sadece." "Barış kendinle ilgili şeyleri ne zaman önemseyeceksin acaba sevgilim?" "Nisa'm gerçekten önemli değil ya." Berkan hafifçe öksürürken ona döndük. "Ben gitsem daha iyi sanki?" "Gerek yok Beko otururuz işte. Hem burada beraber konuşuruz Nisa'ya demek istediklerini. Ben de merak ediyorum çünkü." Barış'ın çatılan kaşlarını parmaklarımla düzeltip oraya bir öpücük bıraktım. "Gerilmene gerek yok sevgilim. Sorun yok dedim ya..." "Ben anladım Nisa bir şeyler olmuş ama şimdi Beko anlatır bize değil mi?"
"Anlatayım kardeşim. Biz de tam Nisa ile onu konuşuyorduk zaten." "Heh dökül ben çok güzel cevaplayacağım seni." "Barış... Sakin ol lütfen ya." Barış elimi tutup öperken beni başıyla onaylasa da siniri damarlarının belirginliğinden bile anlaşılıyordu. "Diyordum ki daha düne kadar Cemal'i seviyorum diye gezen kızın sevgisine nasıl güvenebiliriz?" Ben gerilirken Barış'ın elini sıkıca tutuyordum. Barış da derin bir nefes almıştı. "Daha düne kadar başka bir kadın için intihar etmeyi düşünen adamın onu sevmeye başlamasını sorgulamıyorsun ama?" Berkan ve Barış birbirlerine meydan okur gibi bakarken derin bir nefes aldım.
"Peki. Nasıl emin olacaksın başkası için seni de unutmayacağından? Garantisi var mı bunun?" Ben gergin bir şekilde Barış'a bakarken o da başını iki yana salladı. "Yok. Ama aynı şey onun içinde geçerli. Ya ben başka biri için ondan vazgeçersem? Niye Nisa'ya yükleniyorsun bu konuda ben anlamadım. Halbuki o kadar eşit şartlardayız ki şuan. Sen söyle bana Lale'yi üzmeyeceğini biz nasıl bileceğiz ya da aklının başka birine kaymayacağını? Sen bize garanti olarak ne gösteriyorsun? Birini sevmen için illa her şeyin kusursuz bir sözleşme halini mi alması gerek? Bana bir onu söylesene sen."
"Barış, tamam sakin birtanem. Lütfen. Benim için..." Derin bir nefes alırken gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalışıyordu. "Sonunda üzülme diye çabalıyorum ben." "Üzeleceksem de kabulüm Beko. Ben bu kızı sevdim ya bitti. Gerisi umurumda değil. Ben bu eli tuttum ya bizi ölüm bile ayıramaz artık. Yeterince net miyim?" "Netsin kardeşim." "Şimdi izin verirsen sevgilimle yalnız kalıp sakinleşmek istiyorum." Berkan başıyla onaylarken kalkıp gittiğinde arkasından gidip kapıyı kapattım ben de. Arkamı döndüğüm an Barış'ı karşımda bulduğumda yutkundum. Sırtım duvarla buluşurken Barış da iki kolunu iki yanıma koyarak beni hapsetmişti.
"Bir daha ne kadar iyi niyetli olursa olsun benden bir şey saklama." Barış yanağıma tutkulu bir öpücük bıraktığında yutkundum. "Ta-tamam." "Bir daha herhangi biri sana böyle aptalca şeyler söyleyecek olursa bana haber ver Nisa." Bu kez öpücükleri boynuma kaydığında derin bir nefes aldım. Vücudum alev almaya başlamıştı çoktan. "Söz." Barış'ın dudakları tenimde gezinirken yutkundum. "Barış..." "Nisa'm..." Ellerim ensenini sarmıştı. "Seni seviyorum tüm ruhumla, tüm bedenimle, her zerremle." "Ben de varlığımın her bir nedeniyle seviyorum seni." Dudaklarımız birleşirken kalbim deli bir ritim tutturmuştu kendine...
Merhaba ✌
Bölümle ilgili bir hata olduğu için yayımdan kaldırıp yeniden yüklemek zorunda kaldım 🙁
Neyse hepinizi çok seviyorum destekleriniz için de tekrar teşekkür ederim iyi ki varsınız 💙 bol bol yorum bekliyorum.
Fazla konuşmayıp kaçıyorum yorumlarda buluşalım 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
ФанфикNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...