20.Bölüm

1.9K 115 258
                                    

         Kısa bir zaman diliminin ardından kapı çaldığında Cemal'in geldiğini anlamıştım. Kapıyı açtığımda ise karşımda ellerinde içki şişeleriyle beraber Cemal ve yanında Berkan da duruyordu. Onları içeri davet ettikten kısa bir süre sonra içkiler bardaklara dolmuştu bile. "Ee kim başlıyor bugün?" Cemal'in sorusuyla birbirimizi süzdük. Cemal ile bakışlarımız Berkan da toplanırken o da bunu fark edince konuşmaya başlamıştı. "Barış sana bir özür borçluyum. Yani kendim öyle ezik bir durumdaydım ki... Yani bir şeyler oluyor ve ben senin için hiçbir şey yapamıyorum. Sana zavallı derken ciddi değildim, kendimi zavallı gibi hissettiğim için sana sardım sadece."

        Berkan sıkıntıyla nefes verirken omzumu silktim. "Beko boşver. Yani... Ben de kendi düşündüklerimi senden duyunca fazla ciddiye aldım. Ama hallettim. Daha doğrusu Nisa sayesinde bazı şeylerin farkına vardım." "Benim yüzümden dağıldın o kadar. Bu hep böyle oluyor ben dağıtıyorum başkası toparlıyor seni." Başımı iki yana sallarken içkimden bir yudum daha almıştım. "Ne 5 sene önce ne de bu kez senin suçun yoktu. Bazı şeyler olmak zorunda biz bunu durduramayız. Hem belki de bilmeden benim için çok güzel bir şeye sebep olmuşsundur bu kez." Aklıma gelen şeyden kurtulmak için ise içkimden bir yudum daha almıştım. Bir süre sessizlik çöktü. "Sıra sen de o zaman uzun adam." Cemal'in sesiyle başımı belli belirsiz salladım.

        "Ben de bir bok yok. Yıllardır aynı şeyler. Damla benim gün ışığımdı o gitti karanlıkta kaldım. Hâlâ yolumu bulmaya çalışıyorum işte." "Sen gerçekten sevmeyi bilen mükemmel bir adamsın. Seni kıskanıyorum bazen biliyor musun?" Cemal'in sözleri üzerine gülmeye başladım. Bir insan neden benim gibi berbat bir hayatı olan, her şeyi mahvetmiş bir adamı kıskanırdı ki..? "Biz Nisa ile ayrıldık." Berkan'la biz şaşırmış bir şekilde Cemal'i süzerken o da içkisinden bir yudum almıştı. "Güzel şakaymış Cemo." "Ne şakası Berkan ayrıldık işte. Daha doğrusu Nisa terk etti beni." "Neden?.." Sorumla birlikte Cemal bana baktı bir süre. "Belli değil mi sence?"

        "O ne demek şimdi Cemo?" Berkan'ın sorusu üzerine Cemal sessizliğini korumuştu. Sonrasında ise Berkan'ın bakışlarına daha fazla dayanamamış olmalı ki konuşmaya başlamıştı. "İşlere o kadar odaklandım ki ihmal ettim onu da sizi de... " Sıkıntıyla bir nefes verirken sessizliğe bürünmüştük. Bir süre sonra da Berkan'ı spor salonundan çağırdıkları için o gitmişti. Biz de Cemal'le yalnız kalmıştık. "Cemo başla kardeşim." "Anlattım işte." Bakışlarımı fark ettiğinde derin bir nefes verdi. "Gerçekten beni tanıyan bir sen varsın Barış. Teşekkür ederim kardeşim." "Hadi hadi duygusallığı bırak şimdi dinliyorum." Cemal konuşmaya başladığında ise onu dikkatle dinlemeye başladım.

        "Biliyorsun beni, hayatım boyunca hep daha iyisi olmam gerekti. Sürekli birileriyle kıyaslandım, bir şeyi başka bir şeye tercih etmek zorunda kaldım. Ama asla gerçekten bir şeyi başaramadım." "Başaramadın değil öyle düşündürdüler sadece. Kendini fazla zorluyorsun. Beğenilmemekten, takdir edilmemekten bu kadar korkma Cemo." Cemal sıkıntıyla bir nefes verirken destek olmak için omzunu sıktım. "Doğduğum günden bu yana hep benden en iyisini beklediler ve ben hiçbir zaman en iyisi olamadım. Biliyorsun zatem bunları da." "Biliyorum. Ben senin elinden geleni yaptığını da biliyorum. Ben senin hep yanındayım tamam mı? Seni daima takdir edecek bir kardeşin var arkanda. Kardeşiz oğlum biz." "Ya ne kardeş ama ne en mutlu gününde ne de en kötü gününde yanındaydım. Kardeşlik böyle bir şey değil ki."

         "Hadi oradan hıyar herif. Damla'dan sonra senin sayende hayata döndüm ben. Senin sayende basketbol kariyerimi bitirmedim. Artık biraz da başardıklarını mı görsen? Kardeşler birbirlerinin yanlışlarını örterler. Bundan sonra ne sen beni yalnız bırakacaksın ne de ben seni. Anlaştık mı?" Cemal beni başıyla onaylarken yeniden bir sessizlik çökmüştü ortama. Cemal sevgisiz yetiştirilmişti. Dediği gibi herkes ondan sürekli en iyisi olmasını beklemişti. En iyi öğrenci, en iyi evlat, en iyi sporcu, en iyi müzisyen... Cemal'in onca çabasına rağmen en ufak hatasında beceriksiz olduğunu, işe yaramadığını söyleyip durmuştu. Dışarıdan öz güvenli gözükse bile aslında kendine hiç güvenemiyordu. Çünkü kimse aksini göstermemişti ki ona...

        Şimdi de tüm çabası bunun içindi. Stüdyodan çıkmaması, tek bir şarkı için bile aylarca uğraşıyor olması... Her şey kusursuz bir iş yapabilmek içindi. Bir şeyleri gerçekten yaptığına inanmak istiyordu. "Barış ne var biliyor musun? Bu hayatta beni daima takdir eden senin dışında tek bir kişi vardı o da Nisa'ydı. Ama bugün o da kusurlarımı söylerken kendimi gerçekten işe yaramaz hissettim. Hayır... Hayır öyle hissetmedim, öyle olduğumu fark ettim sadece." Ona baktığımda yüzündeki ifade beni nedensizce üzmüştü. "Nisa ile konuştun mu bunları? Ne hissettiğini, neden böyle yaptığını anlattın mı ona hiç?" Cemal başını iki yana sallarken derin bir nefes daha almıştı. "O zaman konuş onunla, Nisa bu hayatta gördüğüm en mükemmel insan. Onun da üzülmesini istemem. Bunları açıkça söylemediğin için kendini değersiz hissetmiş olabilir."

        "Haklısın galiba... Ben onu üzmüş olabilirim, en azından konuşup özür dilemem gerek sanırım." Cemal böyleydi işte. Onu böyle tanımış böyle sevmiştim. Bu hayatta kimse mükemmel değildi. Herkesin kusurları vardı. Kiminin daha fazlaydı sadece. Ama her kalp tanımaya değer, en azından her insan bir tecrübe katardı hayatına... Cemal de kendi hikayesini yazacaktı. Kendi seçimlerini yapacaktı elbette ama ben onun karşısında değil yanında olacaktım. Hayatındaki çoğu insanın aksine ondan mükemmel olmasını da beklemeyecektim. O ise çok yakında bir  tercih yapacaktı. Sonunda ne olacağını hiçbirimizin henüz bilmediği tercihler hepimizin hayatını etkileyecekti...

Merhabaa 😘

Bilin bakalım yine kim yazdığı bölümden hiç emin değil? 🙃 neyse siz beğenirsiniz umarım 🖤

Hepinizi seviyorum ve destekleriniz için teşekkür ederim iyi ki varsınız ❤❤❤

Bol bol bol bol yorum bekliyorum ona göre 😏🌼

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin