8.Bölüm

1.7K 103 398
                                    

        "Günaydın." Aycan'ın sesiyle buraya geldiklerini fark ettim. Düşüncelere dalınca fark etmemiştim muhtemelen. "Günaydın Aycan." Cemal'in sesiyle beraber ben de gülümseyerek Aycan'a baktım. "Günaydın." Aycan otururken Barış da oturmuştu ardından. Siparişleri verdikten sonra gözlerim yine deniz manzarasına kaymıştı. Masadaki sessizlik sıkıcıydı. "Eee Barış bir sonraki maç ne zaman bize de biryer ayarlarsın artık?" "Ayarlarım tabii Cemo. 1 hafta sonra olması lazım değişiklik olmazsa." Cemal Barış'ı başıyla onaylarken ben de gözümü denizden ayırıp Barış'a çevirmiştim. O da en az benim kadar sıkılmış gözüküyordu. Ya da ben her şeyi farklı yorumluyordum sadece.

        Masada Cemal'in kariyer planlarını bilmem kaçıncı kez anlatmasını dinlemekten oldukça sıkıldığım için sadece yemeğe odaklanmıştım. Bir süre sonra telefonuma gelen bildirimle telefonu elime aldım. Barış mesaj atmıştı. Mesajı açtım. "Her şey yolunda mı, durgun gibisin?" Mesajı okuyunca ona bir cevap yazıp göndermiştim. "Sadece biraz sıkıldım ama sorun yok. Sorduğun için teşekkürler." Telefonu bırakırken ona bakıp gülümsedim, o da aynı şekilde karşılık vermişti. Bir süre daha benim için sıkıcı geçen sohbetler devam etmişti. Derin bir nefes verirken yine Barış'la göz göze geldiğimde bana bakıp göz kırpmıştı.

        Barış ayağa kalkarken hepimiz ona döndük tabii. "Gençler benim antrenmana yetişmem gerek. Sonra yine görüşelim mutlaka." "Hemen mi gidiyorsun?" Aycan'ın sorusunu Barış başıyla onaylarken bunun kaçmak için bir fırsat olduğunu anladığımda ben de ayaklandım. " Barış beni de kursa bırakabilir misin ya? Cemal buradan stüdyoya gidecekti biliyorsun..." "Bırakırım tabii. Neyse görüşürüz biz kaçtık o zaman." Kısa bir veda faslının ardından mekandan çıkmıştık bile. Bir süre ilerledikten sonra Barış'a dönüp gülümsedim. "Teşekkür ederim ya gerçekten çok sıkılmıştım."

        Barış motorun önünde dururken bana bakıp gülümsedi. "Önemli değil ben de sıkılmıştım zaten. Sen gerçekten kursa gideceksen bırakabilirim." "Zahmet etme ya." "İşim yok zaten taksiyle uğraşma bir daha." Onu başımla onayladım. Taksiyle gitmektense Barış'la gitmeyi tercih ederdim elbette. Motora bindiğimde artık korkmadığını hatta bunun zevkli geldiğini fark ettim. Alışmıştım bile, rüzgarın tenimden geçişini hissetmeye... Kursun önüne geldiğimde motordan indim. "Tekrar teşekkür ederim." "Rica ederim. Görüşürüz sonra." "Görüşürüz Barış." Yine benim kurs merkezine girdiğime emin olunca çalıştırmıştı motorunu. Kursta, bugün mekanda izlediğim denizi çizmeye başlamıştım. Bir şeyler çizmek beni rahatlatıyordu buna emindim.

1 Hafta Sonra Nisa'nın Ağzından ||

        Bir haftadır kimseyle konuşmuyordum. Cemal çok meşguldü her zamanki gibi. Aycan ile zaten çok samimiyetimiz yoktu ki bir araya geldiğimizde sürekli Barış'tan bahsediyor olması da artık dayanılmaz bir hal almıştı. Barış ile de denk gelmemiştik bir türlü. Zaten henüz öyle çok samimi de olamamıştık. Bugün Barış'ın maçı vardı ve Cemal ile oraya gidecektik, bu kez Aycan olmayacaktı ama. Önemli işleri olduğundan gelemeyecekmiş. En azından bize söylediği buydu. Neyse ben de kalktıktan sonra güzel bir kahvaltı yapıp üzerimi giydikten sonra Cemal'in geldiğini anlayınca evden çıkmıştım.

        "Günaydın Cemoo." Yanağına uzun bir öpücük kondurdum ve o da bana gülümseyerek karşılık vermişti. "Günaydın Nis." Bu onunla bir hafta sonra telefon konuşmalarını saymazsak ilk konuşmamızdı ve bu kadar sıkıcı olması normal değildi. Sanki aramızdaki büyü bozulmuştu ve bir mecburiyettik birbirimiz için. Bu düşüncelerden uzaklaşmak için radyonun sesini açtığımda müziğin sesiyle beraber yolculuk yapmıştık. Sonunda Cemal arabayı durdurduğunda beraber arabadan inmiştik. Bana elini uzattığında gülümseyip tutmuştum.

        İçeri ilerlerken bu kez biraz daha geç geldiğimizden direkt salona geçmiştik. Bize ayrılan yere otururken takımlar çoktan sahaya gelmişlerdi bile. Maç şuan için gayet sakin geçiyordu. Barışlar açık arayla önde götürüyorlardı skoru. Cemal'in omzuna başımı yaslarken güldüğünü anlamak zor olmamıştı. Bugün maç sakin geçse de, Barış gayet ciddiyetle oynuyordu. Herkesin üstünde oluşan rahatlama hissini ve oyunu yavaş yavaş bırakmaya başlamalarını onda görmek mümkün değildi. Geçen maç ne kadar ciddiyse bunda da öyleydi. Yine harika bir performans göstermişti tabii. Ve onu izlemek yine müthiş bir zevk vermişti. Maç bittikten sonra Cemal'in aniden fırlamasıyla anlık korksam da beni de peşinden sürüklediği için hemen toparlamıştım kendimi.

         Barış'ın yanına gittiğimizde soyunma odasına girmek üzereydi ki bizi fark edince yanımıza gelmişti. Hala nefes nefeseydi ve yorulduğunu her şekilde anlamak mümkündü. "Harikaydın çocuk adam." "Gerçekten öyle mi dersin?" Cemal onu başıyla onaylarken suyundan bir kaç yudum almaya başlamıştı. "Bence de harikaydın Barış." Barış konuşacak oldu ki ismini duyunca bakışlarını o tarafa çevirmişti. Takımdan bir kaç kişi seslendiğinden önemli olduğunu anlamıştım. "Benim gitmem gerek sanırım. Siz ne yapacaksınız? Gidiyor musunuz? Ona göre dönmeye çalışırım hemen."

        "Benim stüdyoda işlerim var, bugün menajerle görüşeceğiz Nisa'yı da kursa bırakırım zaten. Sonra görüşürüz yine çocuk adam." "Görüşürüz kardeşim." Bana bakıp gülümsediğinde ben de yine istemsizce mutlu olmuştum. Ona aynı şekilde karşılık verdim. İçimi kaplayan huzur oradan uzaklaşıp arabaya binene kadar devam etmişti. Arabaya bindiğimizde ise yine sıkılmaya başlamıştım. Sanırım Cemal ile aramızın biraz soğuk olması canımı sıkıyordu. Sonuçta onunla böyle olmaya alışık değildim. Yine sessiz süren bir yolculuğun  ardından Cemal arabayı durdurmuştu. "Niso yarın görüşürüz değil mi kuzu? Hem Berkan dönmeden baş başa kalabiliriz son kez. O gelince buna imkan vermez biliyorsun."

         Gülerek başımı iki yana salladım. Yalnız kalamamazının tek nedeni Bekoydu önceden. Artık bunun nedeni de Cemal'in sürekli yoğun olmasıydı. "Olur tabii. Ama kursa gelmem de gerek yani kahvaltı yapabiliriz ya da akşam gelebilirsin bana yemek yeriz." "O zaman bir kahvaltıya hayır demem..." "Anlaştık." Yanağıma kondurduğu öpücükle gülümsedim ve arabadan indim. Geriye dönüp ona el salladığımda çoktan uzaklaşmıştı bile...

      Hellöğ 😘

    Bu bölüm biraz geçiş bölümü tarzı bir şey olduğu için çok hoşuma gitmedi ;( Umarım siz beğenirsiniz ❤

    Hepinizi seviyorum ve destekleriniz için teşekkür ederim 😘 Bol yorum bekliyorum arkadaşlar ;)

      O zaman bu bölümün sorusu "Birisi için yaptığınız en büyük fedakarlık neydi? Ve pişman mısınız?"

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin