131.Bölüm

241 29 142
                                    

"Yani kardeşiniz gayet iyi. Ama benim ve babamızın ilgisine biraz daha ihtiyacı olacak." "Bize?" Güneş heyecanla bana bakarken onu onayladım ve burukça gülümseyip ayaklandım. "Biraz babişko ile zaman geçirin o zaman. Ben de minik ikizlere bakayım olur mu?" Çocuklar beni onaylarken gidecektim ki Barış elimi tutunca durup ona baktım. Uzun bir öpücük kondurmuştu elime. "O melek bizi seçti. Biz ona iyi geleceğiz merak etme olur mu?" Onu onaylarken dudaklarımı ısırıp hızla odaya gittim. Yatağa otururken yastığa sarılıp ağlamaya başladım. Çocukların yanında güçlü olmaya çalışıyordum. Ama iyi değildim. Minik ikizlerimin yanına gidince burukça gülümsedim.

"Sımsıkı tut kardeşini. Gitmesin Atlas... Özgür hasta, bunu hissediyor musun? Sen bırakma onu..." Sanki duymuş gibi kardeşini daha sıkı kavrayınca gözyaşlarımı sildim burukça. Kendi oğlumdan kaçıp durmuştum. Kalbindeki o delik bu kısa sürede ruhunda yarattığım boşluktan büyük olamazdı değil mi? Kötü ihtimaller beynimde dolanırken çatık kaşlarını sevdim narince. "Biricik miniğim... Bana kızgınsın biliyorum. Ama aileni cezalandırma. Söz veriyorum kardeşlerinden farklı davranmayacağım sana." Huysuzca kıpırdanırken gergince bir nefes aldım. "Barış! Lütfen gel!" Barış hızla yanıma geldiğinde derin nefesler aldım.

"Bir şey... Bir şey oldu oğluma... Huysuz... Barış... Yalvarırım yaşat onu. Bugün olmaz. Benden önce olmaz... Olmaz... Olmaz." Barış Özgür'ü kontrol ederken ağlayarak bir uçtan diğer uca dolanıyordum panikle. "Nisa... Bir şey yok... Bak sadece kucağımıza gelmek istemiş..." Yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlarken çocuklar gelip sıkıca sarılmıştı bana. Onlara sığınırken başımı iki yana salladım. Bu acıya dayanamazdım. "Barış... Yalvarırım koru onu. Bak... Gerekirse kendi kalbimi veririm ben ona. Ama ona bir şey olmasın. Olmasın... Lütfen koru onu. Yalvarırım sana..." Barış Özgür'ü yatırıp karşımda çöktüğünde derin nefesler aldım.

"Bak biliyorum korkuyorsun. Ben de korkuyorum. Ama sana yemin ederim ki elimden geleni yapacağım. Hatta fazlasını. Ve o bize tutunacak. Biliyorum tamam mı? Şimdi lütfen biraz uzan. Bak ikizlerimizin senden gelecek süte ihtiyaçları var. Senin de güce... Biraz dinlen toparla kendini. Yalvarırım böyle yapma." Çocuklar da beni öperken onların kokularını içime çektim bol bol. "Siz korkmayın. Ben... Onlar yeni doğdu ve minikler ya korkuyorum." "Seni çok seviyoruz annem." "Nüffen ağlama güzel annem." Güneş yanağıma uzun bir öpücük kondurmuştu. "Kardeşim gülümsemeyi çok seviyor anne. O farklı gözüküyor. Seni çok seviyor." "Seviyor mudur?" "Çok... müzik gibi."

Gülümsedim ve Güneş'imi onayladım. "Müzik gibi... Ben de seni müzik gibi seviyorum." Güneş gözyaşlarımı silince avucuna uzun bir öpücük kondurdum. Barış doğrulmama yardım ettiğinde yatağa uzandım. "Barış..." "Şşş dinlen güzelim." "Seni çok seviyorum." "Biz de seni çok seviyoruz. Hepimiz." "Hepiniz... umarım..." "Hepimiz güzelim. Bugünler geçecek. Sana söz veriyorum. Korktukların olmayacak. Bunun için ne yapmam gerekiyorsa yapacağım." Barış'ın sakallarını okşarken onu onayladım ve gülümsedim. "Bebeklerimizin karnını doyurur musun? Benim gücüm yok." "Sana güç olurum ben. Hiç merak etme tüm ev bende. Sen sadece dinlen."

Onu onayladığımda göz yaşlarımı silip yanaklarıma öpücükler bırakmıştı. Güneş de el salladığında burukça gülümsedim. Ona minik bir öpücük yolladım. Umut ve Uzay da usulca gelip beni öptüklerinde gözlerimi sımsıkı kapattım. "Sizi, hepinizi çok seviyorum." "Aşkım benim... Dinlen olur mu? Hem onun bize ihtiyacı var." "Benim de ona..." Barış saçlarıma uzun bir öpücük kondurduğunda çocuklarla birlikte usulca odadan çıkmıştı. Elim istemsizce karnıma yerleştiğinde burukça gülümsedim. "Bebeğim... Oğlum... Canım benim. Çok seviyorum seni. Anneden önce ölmek yok. Yoksa anne de ölür. Devam edemez. Nasıl yanında olmam? Ya... Ya bu odada seni yapayalnız bıraktığımda yorulsaydı o minik kalbin? Ya öylece... Düşünmek bile istemiyorum."

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin