Bir ay basketbola ara vermeme ve forma girmek için de en az o kadar zaman harcayacağıma bakacak olursak saçma bir kurgu her şeyi berbat etmeye yetmişti. Nisa ile ilk kez kavga etmiş ve belki de aramızda güven problemi oluşturacak bir şeye neden olmuştu tüm bunlar... O kadar emindim ki her şeyi Cemal'in ayarladığına... Benim emin olmadığım nokta diğerlerinin bu hikayede hangi konumda olduğuydu. Şuan için Nisa'yla birbirimizden başka kimsemiz yoktu. O da Nisa benimle ona inanmadığım, dinlemeden yargıladığım için iletişimi kesmezse tabii...
Düşünceler içerisindeyken mutfaktaki cam kırıklarını toparladım. Üzerine kan damlamış olan tişörtten de kurtuldum. Kendimi koltuğa bırakırken kafamı toparlamaya çalışıyordum. Her şey aşırı karışıktı ve ben tek başıma işin içinden çıkamıyordum. Her ne kadar ondan zaman istesem de aslında Nisa'ya her zamankinden çok ihtiyacım vardı. Ama bugün ona gereğinden fazla sert çıkmıştım. Sıkıntıyla bir nefes verirken başımı ellerim arasına alıp düşünmeye başladım. Nasıl bir çıkmaza girmiştik böyle?
Kendi kendime işin içinden çıkamayacağımı anladığımda Nisa'yı aramaya karar verdim. Telefon hemen açıldığında onun da zaten bunu beklediğini anlamıştım. "Nisa bizim bir araya gelip konuşmamız gerek." "Nereye geleyim, senin evine mi?" "Yok güzelim şey yapalım... Hah şu göl kenarı vardı ya, hatırlıyorsun değil mi orayı?" "Hatırlıyorum tabii ki. O zaman ben çıkıyorum hemen." "Tamam ben de çıkıyorum şimdi." Telefonu kapattıktan sonra çıkarttığım tişörtün yerine yenisini geçirip evden çıktım ve gördüğüm ilk taksiye atladım. Kısa bir süre sonra oraya geldiğimde Nisa henüz ortalıkta yoktu. Ben güzel manzaralı bir yere otururken kısa bir süre sonra Nisa da gelmişti.
Nisa hızlı adımlarla yanıma ilerlerken ayağa kalktım ben de. Yanıma geldiğinde ise onu kendime çekip dudaklarımızı birleştirmiştim. Ondan daha fazla ayrı kalamazdım. Hayır bu kadarı bile yeterince fazlaydı zaten. Nisa da bana karşılık verirken bir eli saçlarım arasında dolanıyordu. Birbirimizden uzaklaşırken alnımı alnına yaslamıştım. "Seni seviyorum, çok seviyorum hem de." Yüzüne yayılan gülümsemeyi görünce istemsizce ben de mutlu olmuştum. "Ben de seni seviyorum Barış... Özür dilerim, bir daha bir şey gizlemek, ne için olursa olsun yalan söylemek yok." "Bir daha dinlemeden bağırmak da yok. Ben de özür dilerim."
...
Siparişlerimiz gelirken Nisa ile manzaraya karşı oturmuştuk. Garsona teşekkür ettikten sonra onun uzaklaşması ile yalnız kaldık yeniden. "Ben de bu yüzden saklayalım diyordum Nisa. Baksana bir şüphe duymaları bile bize ne kadar zarar verdi. Yoksa kim ne demiş umurumda değil. Günün sonunda kapımızı kapatır duymazdık onları. Ama durmayacaklar." Nisa sıkıntıyla bir nefes alırken onu gülümsetmek adına yemek yedirdiğimde başarılı olmuştum. Yanağına kocaman bir öpücük kondurduğumda ben de gülümsedim. Bana iyi geliyordu. "Şimdi ne yapacağız peki?"
Derin bir nefes aldım. Ne yapmalıydık? Onlara rağmen bir arada olduğumuzu gösterip daha da kin mi toplayacaktık üstümüze yoksa bir süre daha sessiz kalıp korkak gibi saklanacak mıydık? "Bilmiyorum Nisa, kafam o kadar karışık ki..." "Ben seninle olduktan sonra her şeyi kabul ederim biliyorsun değil mi?" Ona sıcacık gülümsedim. "Hep benimle ol Nis... Hiç bir yere gitme." "Gidemem ki..." Ona baktığımda içimdeki her bir zerrem ısınmıştı. Bana iyi geldiğinden o kadar emindim ki artık... Elimi elleri arasına alırken gözlerime bakmıştı. "Özür dilerim, benim yüzümden oldu bunlar hep." "Sen bir şey yapmadın ki, öfkesini kontrol edemeyen benim. Hem boşver sıkma canını..."
Yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. "Ne yapıyoruz peki bundan sonra?" "Normal davranıyoruz Nisa. Bir şeyleri açıklamak için yanlış bir zamanlama olur. Ama her şeye rağmen aramızı bozamadığını da Cemal'e göstermemiz lazım. Zamanla herkes anlayacak zaten bir şeyleri." "Anlaştık o zaman..." Kahvaltımızı yaptıktan sonra biraz orada oturduk. "Senin kursa gitmen gerekmiyor mu?" Nisa başını göğsüme yaslarken kollarımla bedenini sıkıca sarmıştım. "Gerekiyor ama gitmek istemiyorum..." "Nis... Olur mu güzelim öyle?" Dudağıma minik bir öpücük kondurduğunda güldüm.
"Olur tabii, seninle zaman geçirmek çok daha cazip geliyor." "Ama öyle diyerek aklımı karıştırma şimdi benim... Senin de işine gitmen gerek. Hem akşamında kaçırırım seni." "Kaçırır mısın gerçekten..?" Aramızdaki mesafenin azlığı içimde heyecana neden olurken yutkundum. Bu kız benim aklımı gerçekten başımdan alıyordu. Aramızdaki mesafe giderek daha da azalırken nefes alamayacak kadar heyecanlanmış olmam normal mi diye düşünmeden edemedim. Tam dudaklarımız birbirine dokunmuştu ki çalan telefon sesiyle yeniden uzaklaştık birbirimizden...
"Berkan arıyor..." Nisa telefonu açarken ben de derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalışıyordum. "Kursa gidiyordum Beko... Akşam mı? Bilmem ki..." Nisa bana baktığında akşam için onu bir yere çağırdıklarını anladım. Sorun yok der gibi omuz silktiğimde o da bana gülümsemişti. "Tamam o zaman, o gelirse geliyorum ben de. Görüşürüz." Telefonu kapattıktan sonra gülümsedi. "Şimdi seni arayacaklar." Nisa'nın sözlerini bitirmesi üzerine ekranda Berkan'ın adı yazınca ikimiz de gülmüştük. Telefonu açarken Nisa da başını göğsüme yaslamıştı yeniden. Onun saçları ile oynarken bir yandan da Berkan'la konuşuyordum.
"Babako, uyumuyordun değil mi? Napıyorsun?" "Yok Beko, kahvaltı yaptım şimdi. Öyle boş boş oturuyordum işte." Nisa sesli olmamasına özen gösterip gülerken ben de istemsizce gülmüştüm. Berkan'ın duymamış olmasını dilerken o da muhtemelen duymamıştı ki üzerinde durmadı. "Akşam antrenmanın yoksa eğer dün yapamadığımız buluşmayı bugün yapalım dedik ama?" "Olur kardeşim, gelirim tabii. Akşam görüşürüz o zaman." Telefonu kapattığımda Nisa ile gülmüştük. Bu olanlar o kadar saçmaydı ki...
"Ee o zaman seni kursa bırakalım bakalım." "Sen ne yapacaksın peki?" "Bilmem bulurum bir şeyler, sen merak etme beni." Nisa ile beraber oradan çıkarken ilk taksiye bindik. Kursun önüne yaklaşıyorduk. "Akşam beraber mi gideceğiz?" "Beraber gidelim." Eskisi kadar umurumda değildi artık, o kırılır mı bu alınır mı umursamıyordum. Nisa mutlu olsun ben de mutlu olurdum zaten. "Bundan sonra daha karışık olacak değil mi Barış?" "Düşünme sen şimdi onları. Ben her şeyi daha kolay hâle getireceğim. Sen işine odaklan güzelim tamam mı?" Nisa beni başıyla onaylarken taksi de durmuştu.
Nisa yanağıma kondurduğu bir öpücüğün ardından taksiden inmişti. O kursa girene kadar taksi şoföründen beklememizi rica ettim. Onun sorunsuz bir şekilde içeri girdiğinden emin olunca rahat bir nefes aldım. Sonra da evime geçmiştim zaten... Eve girerken sıkıntılı bir nefes verdim. Ne bok yapacaktım şimdi? Basketbol oynayamıyordum, görüşmek istediğim biri de yoktu. Koltuğa kendimi bırakırken biraz uyumaya karar verdim. Yapılabilecek daha iyi bir fikir yoktu zaten...
Merhaba ❤
25 bin okunmayı geçtik an itibariyle nasıl teşekkür etsem bilemiyorum 🖤 o zaman 25 bin okunmaya özel 25 bin yorum bekliyorum
Durun sakin olun şaka yapıyorum tabii ki bxjsjsjsks o kadar uçmadık 😉 sınır koymuyorum ama ne kadar bol yorum o kadar yazma isteği demek onu da söyleyeyim
Meczupu hala okuyamayan varsa buradan sonra mutlaka gidip bir baksın. Ve kırılmış zamanı okumayan varsa hâlâ ona da uçun derim ben 🙃
Hepinizi seviyorum ve destekleriniz için teşekkür ederim iyi ki varsınız 😘 bence burada kocaman bir aile olduk 25 bin kez teşekkürler 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
FanfictionNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...