Nisa uyurken ben başında bekliyordum. Ameliyattan dolayı bedeni yorgun düşmüştü tabii. Ama uyurken bir an için bile olsa elimi hiç bırakmamıştı. Hâlâ korkuyordu biliyordum. Saçlarını okşarken ben de bir an için bile olsa gözümü kırpmıyordum. Ona bir şey olmasına asla izin vermezdim ki öyle bir şeyin ihtimali bile delirtiyordu beni. Aldığı her nefesi verip yenisini içine çekene kadar geçen o kısa sürede dahi panik oluyordum. Yerinde huzursuzca kıpırdanırken saçlarını okşayıp fısıldadım. "Ben yanındayım korkma birtanem."
Yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yayıldığında saçlarına bir öpücük kondurdum. "Seni seviyorum Baroska." Fısıldadığı şeyle gülümsedim. "Uyumuyor musun sen?" Gözlerini ovuşturup açtığında saate bakmıştı. "Neredeyse yedi saat uyumuşum Barış daha ne kadar uyuyabilirim acaba?" "O kadar oldu mu ya? Bence en fazla on dakika geçti." "Sen yine hiç uyumadın değil mi?" Nisa'nın tuttuğum elini okşayıp bir öpücük bırakmıştım. "Sana bir şey olacak diye ödüm kopuyor. Nasıl uyuyabilirim ki?" "Ben iyiyim ama." Bana kedi gibi bakarken gülümsedim. "Çok şükür iyisin."
...
Nisa'nın kahkahaları odayı doldururken omzuma vurdu yavaşça. "Ya manyak güldürme burada beni." "Üzgünüm ama karımı dünya üzerinde her yerde güldürebilirim." "Yaklaş öpeceğim." Nisa'ya yaklaştığımda dudağıma küçük ama oldukça etkili bir öpücük bırakmıştı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Bu çok güzeldi yine öpsen ya..." "Yaklaş o zaman." Nisa'ya yaklaştığımda bu kez öncekine nispeten daha uzun bir öpücük kondurmuştu. Benden uzaklaşıp gözlerime bakarken derin bir nefes aldım ve dudaklarına ulaşıp istediğim bir öpücüğü daha çaldım onlardan. "Çok güzel."
Nisa bana dil çıkarırken kaşlarımı çatıp baktım ona. "O dilini ısırırım bak." Yeniden dil çıkarırken ona doğru bir hamle yapmıştım ki gülerek beni durdurdu. İkimizin de yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. "Barış napıyorsun hem de hastanede?" Nisa gülerken ben de güldüm. "Hastanede olmamız dışında problem yok yani?" "Ben onu mu dedim şimdi?" "Evet onu dedin." "Onu demedim." "Bu aralar o dilin fazla uzadı eve gidelim yiyeceğim onu." Bu cümleyi gülerek kurmasaydım kesin bir kavga çıkardı. Neyse ki Nisa'nın yüzünde de bir gülümseme vardı.
"Nasıl yersin? Burada yesene." Bana çapkın bir gülümseme ile bakarken bir şey yapmayacağımı düşünüyordu. Ona yaklaşınca ise şaşkınca bana baktı kısa bir süre. Tam ona yaklaşmışken beni itip durdurdu. Kıpkırmızı olmuştu yanakları. "Saçmalama Barış napıyorsun?" "Burada yesene dedin isteklerin benim için bir emirdir Nisa'm." Kararlı bir şekilde ona ilerlerken yine durdurdu beni. "Tamam burada olmaz hadi uslu bir kedicik ol. Sen benim minik baba kediciğimsin. Tamam mı?" "Bu minik baba kedi o dilini yiyecek ama haberin olsun." Ben arkama yaslanırken bana bakıp kıpkırmızı olmuştu.
...
Gözlerimi aralarken ne zaman uyuduğumu sorguladım önce. Bilincim yavaş yavaş yerine gelirken Nisa'ya baktım hemen panikle. Ama o yüzünde kocaman bir gülümsemeyle beni izliyordu. Hayır daha doğrusu gözleriyle beni yiyordu. "Ne güzel uyuyordun Barış keşke bir yarım saat daha uyusaydın." "Ne zaman uyudum ki ben?" "Bir saat önce." Sesi bir fısıltı gibi çıkarken derin bir iç çekmişti. "Seni yemek istiyorum Barış." Gözlerinde daha önce görmediğim bir ifade vardı. Derin bir nefes aldım ve kendimi toparladım. "Noluyorsun kız ameliyatta ne verdiler sana?"
Derin bir nefes aldıktan sonra dudağını ısırıp bedenime baktığında istemsizce gerilmiştim. "Yok o ondan olmadı." Boynunda bir noktayı gösterirken derin bir iç çekmişti. "Şuradaki damarın var ya. Barış çok fena o. Çok güzel..." Nisa'nın dudaklarını dudaklarım arasında sararken büyük bir tutkuyla öptüm dudaklarını. Ondan uzaklaşırken omzumdan tutup beni kendine yaklaştırdı. Bahsettiği yer boyunca ilerleyen dili nefesimi kestiğinde uzaklaşmak istesem de omuzlarımı sımsıkı sardığı için bunu başaramadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
FanfictionNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...