Rob'un Laneti 6

5.1K 560 63
                                    


Yasef hızla bir kaç adım geri çekilirken mümkün olduğu kadar Rob ile araya mesafe koymaya özen gösteriyordu. Yeterli mesafeyi koyduğunu düşündüğü anda gözleri parladı ve Rob'un gözlerinin içine baktı, ardından gökleri inleten bir tonda konuşmaya başladı.

'GRUR DUYMALISIN ÇOCUK. BAŞ KOMUTANIMIZIN MÜHÜRLEMEMİ EMRETTİĞİ GÜCÜ SERBEST BIRAKTIRACAK KADAR GÜÇLÜ OLDUĞUN İÇİN GRUR DUYMALISIN.'

Rob gökyüzünü dolduran sesin şiddetiyle irkilirken hızla Yasefin üzerine saldırıya geçti. Ne yapmaya çalıştığını bilmese de ona engel olmak zorundaydı.

Fakat çok geçti Yasef çoktan elini bileğine atmış ve bileğini kaplayan kırmızı renkli bilekliği kopartarak çıkartmıştı. Bilekliğin bedeninden ayrılmasıyla birlikte Yasefin bedeninden şiddetli bir patlama duyuldu ve gücü saniyeler içinde dehşet verici şekilde arttı. Aurası bedeninin etrafında dalgalanırken neredeyse dokunulabilecek kadar katı hale gelmişti. Rob'un üzerine hücüm eden baskı muazzamdı öyle ki artık havada durmak bile imkansız hale gelmişti. Eğer onu dövüşerek yense belki anlayabilir ve kabul edebilirdi fakat sadece bilekliğini çıkartmasıyla ortaya çıkan mühürlenmiş gücün şiddeti onu yenmeye yetmişti.

Bu durum bile Yasefin ne kadar akıl almaz bir güce sahip olduğunu anlatıyordu bu güç öyle fazlaydı ki Rob daha önce bu güce sahip olan sadece bir kaç kişi tanıyordu.

Bu güç Kral Alemin zirvesi 9. Seviye Kral Yıldız Aleminin gücüydü.

Rob yere çarptığında tonlarca ağırlık altında eziliyor gibi yer 7 metre içeriye göçmüştü. Yasef sakince gökyüzünden inerken çoktan onun gücüyle şehir surları yok olmuş ve üzerinde ki askerler sonu bilinmez şekilde kaybolmuştu.

Bu sıra da Yasef sanki hata yapmış gibi kendi kendine söyleniyordu.

'Kahretsin başarısız oldum. Gücümün sadece %10'nu ortaya çıkartmak istemiştim fakat %50'den fazlası ortaya çıktı. Kusura bakma çocuk bazen bu tarz problemler olabiliyor anlayışla karşılamanı umuyorum.'

Bu sırada sarayda tam bir karmaşa vardı. Nereden geldiği bilinmeyen 6 kişi sarayın içinde önüne çıkan herşeyi eziyor ve sanki bir şeyler arıyormuş gibi dolanıyordu. Henry öfkeyle duvarı yumrukladı ve,

'Bu böyle olmayacak. Sarayın içinde tanımadığımız birilerini bu kadar insanın arasında bulmak çok zor.'

Tam bu sırada sarayın bir köşesinde bir patlama duyuldu ve patlamanın sesinin yankılanmasıyla bir hizmetçi koşarak Henry'nin odasından çıktı. Sürekli çığlık atıyor ve ölmemek için can havliyle kaçıyordu. Fakat ne önüne bakıyor ne de nereye gittiğini kontrol ediyordu. Bu yüzden önünde bir dağ gibi duran Henry'i görmeyerek ona çarptı ve anında geriye giderek yere düştü.

Henry sanki dilekleri kabul olmuş gibi hizmetçiye bakarken kadın korkudan cenin pozisyonuna geçip kendi kendine sayıklamaya başlamıştı.

'TANRIM LÜTFEN MERHAMET ET. SENİN GÜCÜNE İNANIYOR VE SANA İBADET EDİYORUM LÜTFEN KUTSAL AYDINLIK LORDU BURADAN SAĞ KURTULMAM İÇİN BANA YARDIM ET.'

Henry sayıklayan hizmetçinin yanına eğildi ve gülümseyerek konuşmaya başladı.

'Hey sakin ol buralarda tanrı falan seni duyamaz. Korkmana gerek yok sana zarar vermeyeceğim tabi bir kaç soruma cevap vermen karşılığında.'

'Beni öldürmeyin ne isterseniz yapacağım lütfen beni öldürmeyin.'

'Aferin iyi kız. Şimdi söyle bakalım Saray Lordu'nun ailesi nerede ?'

MephistoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin