-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretmen'i şehit ettikleri gibi seni de şehit ederler. Acımazlar, gözlerini bile kırpmazlar. Hiç mi acımıyorsun canına? Daha dün vuruldun, daha dün yandı canın!" "O zaman sen de acımıyorsun Komutan canına." dedim titreyen sesimle. Kaşları çatıldı. Benden bu çıkışı beklemediği kesindi. "Benim görevim bu." dedi dümdüz bir sesle. "Benim görevim de bu. " dedim duruşumu daha da dikleştirerek. "Görevini yapacak daha güvenli yerler bulmalısın kendine." Alaycı bir gülüş kondurdum yüzüme. "Buradayım komutan. Burada kalacağım. Alınacak karar senin fikrin doğrultusunda olsun ya da olmasın ben burada kalacağım. Gerekirse o çocuklara tek tek evde eğitim vereceğim ama başaracağım. Ne sen ne de bir başkası buna engel olamayacak!" - Vatana sevdalı kadınların ve adamların hikayesi... 2 yıldır atama bekleyen genç bir öğretmen. Doğu'dan başka yerde görev yapmak istemeyen genç bir asker. İkisi de inatçı, ikisi de vatana aşık. Birisi özgür ruhlu diğeri tutsak. Ya birbirlerine de aşık olurlarsa? Dengeler değişir miydi? Aşka yenilen düşmana da yenilir miydi? Aşka yenilen ölür müydü? Aşka yenilen mutlu olur muydu? Ağlar mıydı, üzülür müydü? Yoksa aşka yenilen sadece aşık mı olurdu? Bu kurgunun gerçek kurum ve kuruluşlarla hiçbir ilgisi yoktur.