Merhaba,
İstanbul'a kar yağmadı...
Bana hüsraaann...
Size keyifli okumalar, yorumları unutmadan :) 🧡
🎈
'Kırmızı balık gelmiş.'
Beni nereden tanıdıklarını bilmediğim insanlara bakarken ayaklarım bir kaç adım geriye gitti.
Zaman tüneline karışıp farklı bir boyuta geçmiş ve aynı zamanda geçtiğim bu yeni dünyada tanınan biri gibiydim. Tek sorun, geçiş sırasında hafızamın silinmiş olması ve beni tanıyan kimseyi tanımıyor olmamdı. Sorunlarla başa çıkma potansiyelime duyduğum güveni yeniden hissettiğimde duruşumu dikleştirdim.
Yeter ki, tek tek gelin!
Yanıma yaklaşan kadın, geri geri gittiğim için bana doğru bir kaç adım daha attı yakından görmek ister gibi.
'Gerçekten mi?' diye sordu yumuşak bir tonda.
'Ne gerçekten mi?' dedim kaşlarımı kaldırıp, bu hareketimle birlikte alnımdaki sızı artmıştı.
Potter'ların Ahu, şimdi asanı havaya kaldır ve sakince bekle.
'Kırmızı balık sen misin?' diye sordu ellerini uzatıp.
Kara Murat benim!
Hayır benim...
Bahçeden geldiğini söylemişti, sanırım bahçe derken tarladan bahsediyordu. Toprak kalıntıları olan eline baktım, emekçi insan elini nerede görsem tanırdım.
Nerede görsen tanırsın Ahu?
'E-evet, yani şey -' derken uzattığı elinden tuttum gülerek.
'Ege gitti.' dedi kadın parlak, dolu gözlerini benden ayırmadan. Üzgündü, kendi üzüntümü unuttum.
'Biliyorum, gördüm .' dedim o sırada Ece araya girdi.
'Çok bile kaldı.' dedi ve tek koluna taktığı değneğiyle bir kaç metre gerideki tekerlekli sandalyeye kadar tek bacağını sürükleyerek gidip, sandalyesi ile birlikte gözden kayboldu.
Yürüyor ama sandalyeye kadar?
Kadın, çaresiz gözlerle onun arkasından bakarken, orada olduğumu tekrar farketti ve ellerini çekti hızlıca.
'Bahçeden gelmiştim, ah, ellerini de kirlettim.'
'Önemli değil, lütfen.' derken hemen köşedeki çeşmeyi açtı ve ellerini yıkayıp beni yanına çağırdı. Yaşadığım şaşkınlığı henüz üzerimden atamamıştım ama yine de ayaklarımın aklına uyup yanına gittim.
'Uzat.' dedi, uzattığım ellerime sürülen toprak kalıntılarını da yıkadı.
'Gitme dedim ama işte, Ece... Allah beni evlatlarımla sınıyor.' dedi gözlerini kaçırıp. Neler olduğunu sormak ve sormamak arasında kaldım.
'Onu kimse durduramazdı, onun için geldiysen -'
'Hayır o yüzden gelmedim. Ben sadece -'
'Gel.' dedi elimden tekrar tutup.
Neden teletabi gibi olduğumuza kafamı yormamaya çalıştım. Ayaklarım onu takip ederken taş parkelerle döşeli dar bir yoldan yürüyüp, evin arkasına geçtik.
Burada ahırlar, hemen karşısında sonunu göremediğim bir yere kadar uzanan, beyaz boyalı çitler ve diğer kısımda büyük bir tarla, yanında da üzeri kapalı olan yer tahminimce seraydı. Girdiğim kapının ardında böyle bir yer beklemiyordum, çünkü burası sadece bir ev değil, çiftlikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı)
Hài hướcHayat yapbozundaki eksik parçayı arayan Ahu'nun güldüren hikayesi 🐟 Büyüyoruz ve bu umrumuzda değil. 🎈