92. Bölüm - İki Yabancı

4K 583 969
                                    

Merhaba,

Bir önceki bölüme olan ilginiz için teşekkür ederim :)

bergamotlucayy 'ımızın oğlunu Soner' le birlikte askere gönderdik :) bu alemde zaman çabuk akıyor ama normal hayatta da çabucak geçip gelsin 🧡 en büyük asker, bizim asker 🙏

Keyifli okumalar 🧡

🎈

Gökyüzündeki yıldızlara bakıyordum. Hepsi pırıl pırıl yanıp sönerek göz kırpıyor, yarın havanın güzel olacağına dair işareti şimdiden veriyordu.

Gökyüzünü severim.

Temiz havayı içime çektim derin derin. İçime çektiğim hava yarı yolda tıkanıyor, aşağılara kadar erişemediği için iç organlarım yardım ister gibi çırpınıyordu. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Gerçekten nefes almaya.

Boğuluyormuşum gibi oluyor Ahu.

Yıllar önce nasıl bir köşe başında Şerif reisin ellerinde yaşama tutunduysam, şimdi başka birinin elleri fırsat vermiyordu sanki yaşamama.

Aksel Akıncı.

Ne yaşadığı ya da neden böyle olduğu umrumda olmayan adam.

Onu ilk gördüğümde böyle hissetmemiştim. O duygumun adı, meraktı. Şimdiki ise, öfke.

Neler yaşandığını bilmediğim bir hayata kızmaya hakkım olmadığını düşünebilirsiniz. İnsanların ne düşündüğü ile pek ilgilenmediğimi de bilirsiniz.

Kızgınım.

Şebnem denen taşıyıcı kadına da, Aksel denilen sperm bankasına da. Umursamazlıklarına da, gevşekliklerine de...

En çok da, beni yapacak kadar samimi olduğu kadına, aynı zamanda hamile olduğunu bilmeyecek kadar uzak olan Aksel Akıncı'ya.

Dünyanın en güzel ailesine sahip olmamı sağladıkları için, kızgınlığım sadece dünyada kapladıkları alanla sınırlıydı tabi. Fazlası için, farklı duygular besliyor olmam gerekirdi -ki bu kadarı bile fazlaydı ikisine de.

Asıl hazmedemediğim ne biliyor musunuz?

Ben Ahu'yum.

Başıma böyle bir şey gelmesine nasıl sebep olabilirler?

Küçük dağları ben yaratmadım, öyle bir gücüm yok, olsa da üşenirim yapamam ama yine de Ahu'yum ben Ahu. Beni bir köşeye nasıl bırakabilirler?

Ben en başta kendimi severim, bilirsiniz.

Size saçma gelebilir ama harika biri olacakken alnıma yazılmış kara bir leke gibi görüyordum ikisini de.

Sanki o ikisi olmasa dünya benim etrafımda dönecekti de, onların hayatımdaki varlık biçimleri yüzünden olmuyormuş gibi hissediyordum. Kendime verdiğim bütün önem, o ikisi yüzünden yerle yeksan oluyordu da, bütün önemimi yitiriyor gibiydim.

" Bunu bana yapamamalıydınız. '' diye bas bas bağırasım geliyordu.

Dik başlıydım, çünkü eğilince başımdaki görünmez tacım düşecekmiş gibi hissediyordum.

Belki şarkıdaki gibi, 'Küçüğüm daha çok küçüğüm, bu yüzden kendimi özel önemli zannetmem.'

Zannediyordum işte. Özeldim ben, önemliydim. Bir kenara bırakılan ben olmamalıydım. Kimse olmamalıydı. Kimse bu karmaşık dünyaya gözlerini öyle bir yerde açmamalıydı.

SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin