Merhaba,
Keyifli okumalar 🎈
Şubat.
Asla ama asla su gibi geçmeyen, sabahtan akşama kadar çalıştığım bir yarıyıl tatili geride kaldığında, 'Senden geriye ne kaldı Ahu?' diye soracak olursanız hemen söyleyeyim, yorgunluk.
Adına yorgunluk demek az kalır, tükenmişlik ve yıkılmışlık sendromunu da eklemeliyim. Alaturka tuvalette uzun süre çökmüşüm gibi ağrıyan bacaklarım da cabası.
Söverek gittim okulu, tatil olduğu günlerde özlediğimi itiraf etmeliyim.
En azından okulda oturuyoruz.
Yarı zamanlı çalışmak neyse de, restoranda tam gün çalışmak kelimenin tam anlamı ile zulüm gibi geliyordu.
Buz gibi havada, sıcacık kantinde tostumu yemeyi, çayımı içmeyi özlediğime inanamasam da nihayet okula dönmüştük.
Okulun cıvıltısı, gruplar halinde oturan, öpüşüp sarılan öğrencilerin üzerinde gezdirdim gözlerimi. Her yaz ve yarıyıl tatili dönüşünde bu tanıdık manzara vardı. Öpüşmeyi seven bir milletiz, doğruya doğru. Fransız öpücüğü halt etmiş yanımızda.
Kimler kimlerle nerede kayak yapmış onu anlatırken, ben de kayan tipimle diğer öğrencilere kulak vermiştim. Enerjiklerdi. Coşkuyla, bağırarak konuşan öğrenci gruplarını dinlerken beklenmedik anda duyduğum sesle irkildim sandalyenin üzerinde.
'Böh.'
'Bekir, Allah tepeden baksın. Ödüm koptu.' diyerek baş parmağımla damağımı havaya kaldırdım. Dudu teyzeden inciler.
'Dalmışsın başkanım. Seslendim duymadın.'
'Otur, dikilme başımda.' diyerek boş sandalyeyi işaret ettim baş ucumla.
Oturunca gözden kaybolur gibi olduğu için günün çoğunu ayakta geçiyordu zavallı Bekirullah. En az benim kadar yoruluyordur.
'Hani millet nerede?' diye sordu çipil çipil dönen gözleriyle. Onun ilgi alanına giren tek şey vardı, o da; herkes.
'Toprak yolda, Nisan gelmek üzere, Berke Leyla'yı alıp öyle gelecek, Ufuk ve Göksel kütüphanede , Destina ailesiyle tatilde, daha dönmedi. Yarın gelecekmiş.'
'Tam sıralı liste verdin resmen. Herkes sana hesap veriyor, keşke ben de bilsem kimin nerede olduğunu.'
'Sana daha çok dedikodu lazım sanki.' dedimde güldü. Bayılıyordu kim, kiminle, nerede, ne yapmış gibi olay örgülerine hakim olmaya. Benim açımdan güzel olan yanı, bütün okul magazinini Bekir'den öğreniyor olmamdı tabi.
'Sevgililer gününü sap geçirecek olanları instagram hikayelerinden tespit edeceğim.' deyince güldüm.
'Ya sana ne milletin özelinden?' dedim ve kolumdaki tokayı çıkarıp saçlarımı toplamaya koyuldum. Çok gereksiz uzamışlardı. Gereksiz saçları ve gereksiz insanları kesip atmak huyum olduğu için, en kısa vakitte uçlarından aldırmayı ekledim hayalimde not tuttuğum yapılacaklar listeme. Yazmakla uğraşamazdım.
'Benim özelim yok ne yapayım? Milletinkiyle idare ediyoruz.' dedi Bekir yüzünü buruşturup. Kemikli burnu garip bir hale büründü. Gözleri kayboldu. Yapma yavrum yüzün öyle kalacak.
'Canım git kendine özel hayat kur o zaman.'
'Senin de özel hayatın yok. Sen neden kurmuyorsun?' diye sordu. Sahi neden kurmuyordum? Ha, hatırladım. Özelini kurmak için önce genel bir hayatım olması gerektiği için kurmuyordum. Bu koşturmacaya birini daha sığdıracak cesaretim yoktu. Sığdırana helal olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı)
HumorHayat yapbozundaki eksik parçayı arayan Ahu'nun güldüren hikayesi 🐟 Büyüyoruz ve bu umrumuzda değil. 🎈