47.Bölüm - Yirmi Bir

4.2K 504 265
                                    

Merhaba,

#geçmişolsunizmir

Umarım herkes iyidir🧡

Bütün felaketlerin bir an önce bitmesini diliyorum.

Kendinize dikkat edin çiçeklerim 🙏

  
  
🎈
 

'Evet sayın seyirciler, bugün mahrumiyet bölgesi olarak anılan mahallede 5. gün. En ünlü araştırmacılar televizyonların hâlâ çalışmadığı mahalleyi incelemeye alırken, mahallede dönen uzaylı iddiaları kafaları karıştırdı. Şimdi mikrofonu, bizi evinde ağırlayan Dudu Hanım'a uzatıyoruz. '

5 gündür bizim mahalle kaynar kazan gibi kaynıyor, tek bir televizyon bile çalışmadığı için git gide ilgi çekiyordu.

'Bundan da ye çocuğum.'

Dudu teyze kendisine mikrofon uzatan spikere yiyecek bir şeyler uzattıkça benim canım çekiyordu.

'Günlerdir ne izliyorsun elinden düşmüyor telefon?'

'Seninle ilgilenmediğim için kıskandın mı çen bakalım?' dedim Nicolas'ın yanına gidip buruşuk yanağını çekiştirirken.

Ters ters bana bakarken, uzayan yanakları ile nasıl tatlı olduğunu anlatamam.

Görmeniz lazım.

'Bu hafta da kazanırsan birinci olacaksınız değil mi? Son haftaya gerek kalmayacak.'

Ben tam unutmuşken, Nicolas ikide bir bana yarışmayı hatırlatıyordu.

'Öyle öyle, ama öyle olmasa da ben gönüllerin birincisiyim çok da önemli değil. ' diye geçiştirdim onu.

Bu gidişle birinci falan olamayacaktım ya, o ayrı.

Kahvaltı sofrasını toplayıp, Nicolas'ın ilaçlarını ve suyunu götürdüm.

Artık bana itiraz etmeyi bırakmış, sanki yıllardır birlikte yaşıyormuşuz gibi davranmaya başlamıştı. Bazen ben okuldan dönerken arayıp, eksik bir şey varsa istiyor, hiç bir şey istemezse ekmek istiyordu.

Bazı günler evde ekmek olduğu halde arayıp ekmek istemesi gözümden kaçmıyordu.

Sesimi duymak istiyordu demek.

Yazık.
 

🎈

Lora bahçede her zaman olduğu gibi beni bekliyordu.

'Sana evde harika bir tatlı hazırladım, mutlaka yemelisin.'

İşini onun kadar seven başka biri daha var mıydı dünyada merak ediyordum. Ben hiç bir zaman onun gibi olamayacakmışım gibi geliyordu.

 
Her gün beni karşılayıp, evde yaptığı kurabiyelerden, keklerden getirirdi Lora. Çoğu kendi tarifi olan bu tatlıları yemeye doyamıyordum ve bu yüzden restoranda çalışırken verdiğim kiloları almam an meselesiydi.

'Harika olmuş, ne var içinde?'

Lora bana malzemeleri sayarken gözlerimi kapatıp bütün tatları ağzımın içinde canlandırıp, bambaşka bir dünyaya yolculuk yapıyordum sanki.

'Bundan yarın da isterim.'

'Yarına bozulur o, başka yaparım.' dedi Lora.

'Kötü bir şey söylemedim ki neden bozulsun?' diye gülmeye başladım.

'Anlamadım? '

'Yok bir şey demedim, sen bana bakma.' dedim gülmekten karnıma ağrılar girerken.

SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin