131.Bölüm - Manitacılık

4.1K 459 706
                                    

Merhaba,

Keyifli okumalar 🧡

🎈

Yanaklarımdan yukarı doğru dik bir düzlemde çıkarak yaz akşamından bağımsız bir sıcaklık yayılıyordu bütün bedenime.

Utanıyor değildim ama düşünmek beni daha daha detaylı düşünmeye itiyordu. Detaylara indikçe ise bal dudaklar... Ah! Kalan aklımı bıraktığım yeri sizden saklayacak değilim.

Yan odamda Ege uyuyordu, ya da onun gibi bir şey. Asiye teyzenin ikinci seslenişinden sonra koşarak içeri girmiş, bana gösterdiği odaya geçer geçmez kapıyı kitleyip uzun uzun sırıtmıştım.

Kalbim yerinden çıkacak gibi çarparken Ege'nin mesajı düşmüştü ekranıma. Sadece iyi geceler demekle yetinmiştim. Sanki fazlasını söylesem kapıma dayanacakmış gibi bir his vardı içimde.

Sabaha kadar tavana yansıyan ince ışığın eşliğinde yatakta yuvarlandım durdum. Gün doğmaya başlarken uyuyakalmışım. Bahçeden gelen tabak çanak çınlama sesleriyle gözümü açtığımda ise uykusuzluktan bayılmak üzereydim. Yüzümü ovuşturup arka bahçeye doğru bakan camdan sarkıttım kendimi.

Huriş uzunca bir masa kuruyordu çardağın içindeki gölgeliğe. Hızlı hareket ediyordu, takip edemiyordum.

Hava, şimdiden bizi cayır cayır yakacağının habercisi gibi sıcaktı.

Pijamalarımı çıkarıp şortumu ve tişörtümü üzerime geçirdim. Deniz'i uyandırıp bahçeye inecektim.

Kapıyı açtığımda Ege'yi elinde havlusu, önlerindeki tutamları nemli duran saçlarını silerek odasına giderken gördüm. Beni görünce duraksadı ve havluyu diğer eline alıp günaydın dedi.

'Günaydın.' derken sanki onu ilk defa görüyormuş gibiydim.

'İyi uyudun mu?' diye sordu.

'Evet, neden uyumayacakmışım?'

Güldü Ege, başını iki yana salladı, 'Kahvaltıda görüşürüz.' dedi odasına doğru giderken.

E, bu ne şimdi?

Ben dün bu Ege ile öpüşmedim mi? Yoksa kafayı yedim, hayaller kurup kurup kendimi başrol mü yaptım Allah'ım? Hayır eğer öyleyse erotik film kategorisine girer bu, demedi demeyin.

Odasının kapısına doğru yaklaştım ama içeri girmedim.

'Şey, acaba dün -'

'Ne olmuş dün?' diye sordu Ege. Yüzündeki sakin ifadesi akıl sağlığımın bozulduğuna işaret ediyordu.

'Hatırlamıyor musun?'

'Yoo.' dedi Ege ıslık çalarak havlusu sandalyesine astı.

'Nasıl yoo?'

Yanıma yaklaşırken hala ısrarla akli dengemin yerinde olup olmadığını sorguluyordum.

'Yani...' diyerek zaten kulağımın arkasında olan saçları geriye doğru itti. Önüme dökülmeyen saçlarıma yaptığı harekete gülmemek için kendimi tuttum.

'Bir hatırlat bakayım.' dedi gülerek.

Salak.

'Ben de hatırlamıyorum, hatırlatamam. Kahvaltıda görüşürüz.' diyerek kıskacından kurtuldum ve alt kata indim hızlı adımlarla. Aklı sıra benimle alay ediyor Ege efendi.

Pislik, sinsi şeytan. Melek yüzlü sahtekar.

Arka kapıdan bahçeye çıktığımda Deniz'i Huriş'e yardım ederken buldum. Çok uzaklarda, bahçenin devamındaki tarlanın sonunda nokta kadar görünen Asiye teyzeye el salladım. Beni görmüş müydü bilmiyorum.

SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin