128. Bölüm - Barış Elçisi

3.6K 451 663
                                    

Merhaba,

Keyifli okumalar 🧡

🎈

'Dikkat dikkat!'

Bana ayrılan sürenin sonuna geldik. Sizi tanımak güzeldi.

Bu dünyadan bir Ahu geçti dersiniz artık. Beni bol bol övmeyi ve dua etmeyi unutmayın. Fıstıklı helvamı Hazal yapsın onun elinin ayarı müthiş.

Şişme deniz yatağım ve ben tehlikeli sulara doğru gidiyoruz. Hayatımda ilk defa kıyıya vurmuş değilim, ilk defa yanlış kıyıya vurmuş da değilim. Tehlikeli sularda yüzmek deyimi işte tam olarak bu. Okullarda ders olarak okutulsun. Vasiyetimdir.

Ellerimle geriye doğru yön vermeye çalışsam da, şişme yatak bana mısın demiyordu, aksi yöne minik hareketlerle gidiyordu. Anons İngilizce, Yunanca, Türkçe olarak tekrarlanıp duruyordu.

Şişme yatağımı kurşuna dizip beni denize dökmekte kararlı gibilerdi. Gün intikam günü demek ki.

İstiklal marşı söyleyerek mi ölsem? Yok, en iyisi Fatiha okumak. Fatiha deyince aklıma mavi gözlü Fatihcim gelmeyen de, ne bileyim?

Sakinleş Ahu.

Beni kaçak göçmen sanan bir dizi sahil güvenlik ekibini durdurmanın bir yolunu bulmam gerekiyordu. Telefonuma baktığımda öğlen olduğunu gördüm. On saatten fazladır denizin üzerine geliyor olmalıydım. Artık uyuyorum demiştim ama top patlasa uyanmayacak duruma geldiğimi ben de bilmiyordum. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp, anladık. Keşke böyle anlamak zorunda kalmasaydık.

Bari telefonumun sinyali çekseydi, birilerini arardım en azından. Dedemi mesela.

'İparki kapios edo pu mila Tourkia?'(Burada Türkçe bilen var mı?) diye seslendim, doğru mu dedim bilmiyorum. Yanlışlıkla küfür edeceğim diye düşünmedim değil.

'I am friend!' dedim sonra. Ben dostum. Uzaydan geldim.

Hırkamı çıkardım sonunda akıl edip. Sıcaktan havale geçirmek üzereydim. Yatağın üzerinde bayılmış gibi yapsam kıyıya kadar beklerler miydi acaba?

Çıkardığım hırkamı salladım bayrak gibi, üzerimdeki beyaz askılı bluz daha uygundu ama onu da çıkarıp elin yunanına bikinimi gösterecek değilim.

Ben karşı kıyıya doğru dalgalar eşliğinde ilerlerken, telefonuma bildirimler yağmaya başladı. Kapsama alanındayım.

Hızla dedemi aradım, telefon yanıt vermedi. Hayat memat meselesiydi ama duymadı. Aella teyzemi aradım çünkü Adonis oyuncu olduğu için sıklıkla numarasını değiştiriyordu. Aella teyzem telefonu meşgule alınca aynı anda otomatik mesaj düştü ekranıma.

'Toplantıdayım. Daha sonra size döneceğim.'

Elveda dostlarım. Elveda hayat.

Bir umut Deniz'i aradım, günlerden pazartesiye geçtiğimize göre şu saatlerde spada olmalıydı. O da açmadı.

Dedemi yeniden aradım. Bir ara kulaklarını kontrol ettirse harika olacaktı. Eğer dünya gözüyle beni görebilirse, bunu ona söylemek ilk işimdi çünkü her defasında saatler sonra görüyordu aramaları.

Lora!

Aklıma son anda gelen ismi aradım hemen. Keşke ilk önce onu arasaydım diye söylendim.

'Ahu'mou!' diye sevindirik bir ses tonuyla açtı telefonu.

'Cumhurbaşkanı dahil herkesi devreye sok.'

'Ne? Ne diyorsun.' dedi Lora.

'Lora, kurtar beni! Help me beybi!'

🎈

SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin