95. Bölüm - Kendimi Kendimden Çıkarsam Sıfır Kalır Mı?

3.9K 573 906
                                    

Merhaba,

Selda_Kkslr buradan da yazmasam, eksik kalır. Tıpkı seni tanımasam kalacağım gibi :) iyi ki doğdun, iyi ki varsın mavi boncuk. Doğum günün kutlu olsun. Enerjini her an yanımda hissediyorum🙏 ve daha bir sürü iyikiler💙

İki bölümdür, dinlene dinlene okursunuz (:

Hatalar olabilir, kontrol edemedim.

Keyifli okumalar 🧡

🎈

Sessizlik, kabul etme ve reddetme anlamına geliyordu insanların davranış sözlüğüne göre. Aynı zamanda şaşırmak da bu ikileme eklenebilirdi, duruma göre.

Herkes çok sessizdi.

Ben sessiz kalma taraftarı olmamıştım hiç bir zaman. En azından şimdiye kadar. Eskiden, annemle bir komşuya gittiğimizde veya kalabalık bir ortamda bulunduğumuzda konuşmam gereken yerde konuşurdum. Yaşım beşken ya da on beşken de bu böyleydi.

Sus kız, bacak kadar boyunla konuşma diyen olursa, Nana reis hepsine ağzının payını verirdi.

'Ben çocuklarıma konuşmayı öğretene kadar neler çektim, niye susacakmış?' veya 'Dinlemek zorunda değilsin ama benim kızımın kendini ifade etmesini engelleyemezsin.' derdi.

Bazen, sen büyüklerin işine karışma diyen olurdu.

'Çocukların karışmasını istemediğin konularını onların yanında konuşma.' diye yapıştırırdı cevabı.

Hep konuşurdum.

Her zaman dolu dolu cümleler kurmazdım belki ama annem 'kimsenin senin sesini kısmasına da kesmesine de izin verme. Ben sizi insanların karşısında süs bitkisi gibi oturasınız diye büyütmedim.' derdi. Bakın, doğurmadım demezdi, büyütmedim derdi.

O zamanlardan geliyordu, laf altında kalmaktansa, taş altında kalmayı tercih edişim.

İlkokul üçüncü sınıfta, sınıf annesinin oğluyla kavga etmiştik. Okul çıkışı annelerimiz bizi almaya geldiğinde koca götlü kadın bana kızmaya başlamıştı benim annemin de geldiğinden habersiz.

' Neden vurdun oğluma?' diye sormuştu kaşlarını çatıp parmağını yüzüme doğru sallayarak. Sonra, oğlunun benim saçımı çektiğini söylediğimde,
'Sus cevap verme bana.' diyen sınıf annesi, zor kurtarmıştı kendini annemden.

Büyükleri anlamakta zorlandığım yaşlardaydım. Hem soru soruyor, hem cevabını duymak istemiyordu.

Değişik.

Şimdi ise, masadaki herkes nasıl davranıyorsa öyle davranıyordum. Sessiz kalıyordum ve sessiz kalmak benim öğrenmen gereken bir diğer insani davranıştı. Susmak ve hiç bir şey olmamış gibi davranmak...

Annem bunu da yerine göre yapmanın öneminden bahsetmişti ama, bilirsiniz... Çocuklar ve ben, işimize geldiği kadarını uygulamakta oldukça başarılıydık.

Sessiz kalmanın güzel yanları da yok diyemem.

Yemeğe Teoman'ı mı getirmişim? Doğrudur.

Giray kuzenim mi değilmiş?
Öyledir.

Aksel babaymış ama anne mi belirsizmiş?
Bana nedir?

Sana nedir?

Kimse kimdir?

Neyse nedir?

SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin