Merhaba,
Teknik nedenlerden dolayı geciktik. 🙏
Keyifli okumalar 🧡
🎈
İnsanlar yazın sıcaktan, kışın soğuktan şikayet eder. Bir türlü memnun olmaz. Yağmur yağar şemsiyeler açılır, güneş çıkar yine şemsiyeler açılır. Yağmurda ıslanmayı, güneşin tadını çıkarmayı bilmezler.
Tezatlıklarla doluyuz çoğu zaman. Evdeyken uzaklaşmak isteyişim, uzaklaşınca geri dönmek isteyişim de buna dahil.
Annen çağırdığı için istedin Ahu.
Onun da etkisi çoktu tabi.
Bizimkileri bilirsiniz, hiç kıyamazlar çocuklarına. İkisi de çok pamuk kalplidir, kolay kolay sinirlenmezler ama Nana reis var ya Nana reis, işte o bir sinirlendi mi yer gök inler, sanki kıyamet kopar, dünya yerinden oynar.
Bu defa onu çok sinirlendirdiğimi biliyordum. Aslında ondaki daha çok başıma bir şey geleceği endişesiydi. Korku, kaybetme korkusu.
Onu anlamak için anne olmama gerek var mı bilmiyorum.
Uyuduğum onca saatte, Nana Reis saat başı Deniz'le konuşmuş, uyandıktan sonra bir tur da beni fırçalamıştı. Ortada bilerek yaptığım bir suç yoktu ama bilmeden yapılan şeyler de insanı bu hale getirebiliyordu demek ki.
Hiçbir yere sığamıyordum. Nereye gidersem, herkesi oraya taşıyordum. Akdeniz'e insem bir kaç gün sonra Berke, Karadeniz'e gitsem karşı kıyıdan Nisan gelecekmiş, Ege'de kalsam Ege hep buradaymış gibi geliyordu.
Kimden kaçıyordum? İnsanlardan mı? Kendimden mi?
Dünya çok küçük. Küçük ama karmaşık.
Kamp hayatım çok hareketli ve renkli geçiyordu, sıkıldığımı söyleyemezdim. Param da vardı, en azından yaz sonuna kadar.
Burada alıştığım yüzler değişip yerine yenileri gelince nasıl olacağını bilmiyordum. Belki de giden ben olmalıydım. Malum, birinin arkasından el sallamaktan hoşlanmıyordum epey zamandır.
Doğduğum günden bu yana.
'Ahu, hadi uyuyalım. Saat geç oldu.'
Bir de bunlar var tabi! Kim kimin belası siz düşünün artık.
Kamp sakinleri çadırlarına çekildi, ateşimiz söndürüldü. Deniz uyandı ve yatacak yer göstermem için uykulu gözlerle yüzüme bakmaya başladı.
'Erken kalkacağız, hadi yatma vakti.' dedim. Benim de hala uykum vardı. Doymuyordum uyumaya.
Minibüsün yanına kadar geldik kamp arkadaşlarımızla vedalaşarak.
'Nerede yatacağız?' diye ilk soran Ege oldu. Gelirken bana sordular sanki...
'Ben Ahu'yla yukarda çadırda uyurum. Sen minibüste yat.' dedi Deniz bir yandan esnerken. Ayakta uyumanın vücut bulmuş haliydi an itibariyle.
'Yok canım, ben Ahu'yla uyurum. Sen yat minibüste, hem sığamam ben oraya.'
'Arkadaşlar, siz ikiniz yukarda birlikte yatıyorsunuz, ben içerde uyuyorum. Malzemeler olduğu için aşağıda sadece tek kişi yatabilir ama yukarısı iki kişilik.'
Deniz ve Ege birbirine baktı memnuniyetsiz ifadeleriyle.
'Ha yok istemem derseniz, hamakta yatın ama gece donarsınız. Kurt, çakal, ejderha falan gelirse de hiç karışmam.' dedim korksunlar diye. Bir de üşütüp hasta olacaklar, onlarla mı uğraşacağım? Kendime zor bakıyorum zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı)
HumorHayat yapbozundaki eksik parçayı arayan Ahu'nun güldüren hikayesi 🐟 Büyüyoruz ve bu umrumuzda değil. 🎈