78.Bölüm - Kan ve Gül, Gülle Diken

4.1K 559 991
                                    

Merhaba,

Bölümü kaydederken akşam saatlerinde yanlışlıkla yayınladım, öncelikle tekrar özür diliyorum🥺

Sizin için bitirdim ama kontrol edemedim abuk sabuk bir şeyler çıkmaz inşallah aralarda :) 🧡🙏

Medine dilencisine döndüm oy verin diye diye, ama lütfen verin🌟😂

Neyse konuşmuyorum, sözlerim konuşsun 😂 :D

perikl14 musmutlu yıllar 🌸

🎈

'Allah! Deprem oluyor.'

Acı kahve tonlarındaki koltuktan zıplayarak kalktım. Aynı anda avizeyi kontrol ettim. Sallanmıyordu.

'He, sen sallanıyormuşsun.' dedim sakinleşip yine aynı yere otururken. Deprem oluyor sanmama sebep olan titremesi bir türlü kesilmiyordu bu kadının.

'Şşş. Bebek uyanırsa ağlar.'

Farkındaydım, bir şeyler normal değildi. Ben içeri girer girmez kapıyı on yerinden kitleyip, kare biçimindeki holün sağ tarafındaki odayı gösterdi. Odada halı yoktu, iki tane kahverengi koltuk vardı ve bir televizyon.

'Bebeğin mi var?' diye sordum. Aynı koltukta, birer farklı uçta otururken, Aybüke benimle hiç göz teması kurmuyordu.

Zayıftı, ilk bakışta fiziği anneme benziyordu ama annemden daha cansızdı. Bilekleri incecikti, boynunu açıkta bakan bluzundan köprücük kemiklerini görebiliyordum.

Gözleri koyu kahverengi, dudağı inceydi ve ellerinin titremesi durmak bilmiyordu. Dalgalı saçlarına çok sayıda beyaz teller düşmüştü.

'Hı hı. Uyuyor. Sessiz ol.' dedi bana.

Bir de bebek çıkmıştı iyi mi?

Yoksa teca-

Yok canım, değildir.

Konuşmuyordu ben soru sormadıkça, boş zemindeki parkeleri inceliyordu sadece. Sanki bir uçtan diğer uca kadar sayıyor gibi, gidip geliyordu yorgun bakışları.

'Çay, ben çay getireyim mi?' dedim. Onun getireceği yoktu, olsa bile bu ellerle taşıması pek mümkün görünmüyordu.

Bir delinin evine gelmiş olma ihtimalim içimi ürpertirken, Dudu teyzenin sözleriyle kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.

'Deli deliyi görünce sopasını saklarmış.'

Yan tarafı işaret etti titreşim modunun kapanmadığı elleriyle. Telefonum bile böyle titremiyordu.

Yerimden kalkıp diğer bölüme, kapısı açık olan mutfağa geçerken, doğru yerde olduğumdan iyice şüphe etmeye başlamıştım.

Bazen düşünmeden hareket ettiğim anlardan pişmanlık duyuyordum, iş işten geçmiş oluyordu.

Peki, çoğu zaman. Tamam. Her zaman.

Kendi imkanlarımla bulduğum ince belli ajda bardağa çay koydum. Çaydanlığın alt kısmındaki su kaynamaktan bitmek üzereydi, iki bardak çay zor çıkmıştı. Ocağın altını kapattım, iki bardağı tepsi olmadan ve dökmeden taşımanın planlarını yaparak elime aldım. Bilirsiniz, bu önemli bir meziyettir.

Arkamı döndüğümde Aybüke'nin olduğu yerde sallanarak bana baktığını görünce, kuyu cadısı gördüğümü sanıp aniden bir adım geri adım attım ve bardağın birini yere düşürdüm.

Aynı anda Aybüke sinirlendi ve el hareketlerini hızlandırıp dizlerine vururken, bana bağırmaya başladı.

'Gürültü yapma, yapma, yapma dedim. Bebek uyanacak, eyvah ne yapacağım? Uyanırsa nasıl susturacağım. Bebek uyanacak.'

SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin