SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı)

56.Bölüm - Kırmızı Balık

Merhaba,

Pazar sürprizi olsun, sizin olsun 🙈

Haftaiçi yokum rüşveti olsun :)

Bol bol yorum yapmalı bir bölüm ve çok düşmeyin kalkması zor oluyor 🤫
  

Keyifli okumalar 🧡

🎈

 

Önümdeki porselen ve işlemeli tabakta duran yemekleri aç olduğum halde yememek için inat ediyor, çatalımı bir ileri, iki geri tabağın içinde çevirip duruyordum. Olmadığım biri gibi davranmak beni mutlu etmiyor, söylemiş miydim?
 

'Beğenmedin mi?' diye sordu Melih, bu akşam için oldukça özenli hazırlanmış, karşımda ışıl ışıl parlıyordu resmen. Ben onun yanında, havası sönmüş bir balon gibiydim. Turuncu bir balon.

Olmak istemediğim yerde olduğumda içimdeki yaşama sevinci kaybolup gidiyordu. Ben güldüğüm yerde mutlu olan biriydim, zorlamalara tahammülüm yoktu.
 

Melih'in aşırı ısrarcı hali ise beni benden alıyordu.

Beni benden alırsa, onu ona bırakmam.

Buluştuğumuzdan bu yana sürekli soru sorup durduğundan bahsetmiyorum bile.

Menüdeki en pahalı yemeği seçmiştim sırf Melih'e zarar olsun diye, o bundan da memnun olmuştu.

'Ben biraz yavaş yiyorum.' dedim gülerek. Tövbe, yalan.

 
Gülme Ahu.

 
Suratımı astım hemen iç sesimin uyarısı ile.

Bir buçuk saattir yemekteydik ve bu mıymıntı halim benim bile canımı sıkıyordu.

 
Elimdeki peçete ile çatalı ağzına götürdükçe dudağımı siliyordum takıntılı gibi.

Of Ege.

Bana verdiği saçma sapan fikirler yüzünden neler yapıyordum!

Kapının önünde benimle acayip acayip konuşup şimdi bana da tokat at dediğinde hiç düşünmeden yapıştıracaktım aslında. Ama öyle yapmadım, önce buna neden benim karar vermediğimi sonra da neden dayak yemek istediğini düşünürken, Nefise teyzenin kapıyı çalması ile narkotik şube baskını yemiş gibi yerimden sıçramıştım.
 

'Kız sesi duydum ama Ege oğlum öyle şeyler yapmaz diye düşündüm, sana da çorba getirdim evladım.'

 
Ege, Nefise teyzeye teşekkür ederek içeri sokmadan kibarca defederken ben iskele babasının yanında saklanıyordum.

O gün ödümü koparan iskeleti incelerken, Ege tabağı mutfağa bırakıp yanıma gelmişti bile.

' Bu kadın var ya, kızları hiç sevmiyor. İnşallah 10 tane kız torunu olur.' dedim sinirle.

Yani, ben kaç aylık kiracısıydım bana bırakın çorba getirmeyi, çöp bile getirmemişti.

'Ege oğlu öyle şeyler yapmaz diye düşünmüşmüş, uyuz kocakarı.'  diye ekledim peşinden.
 

'Sever beni.' dedi Ege, bununla övünerek.

'Sever de, sanki babasının oğlusun. Güvene bak.' dedim alay ederek.

'Yapmam.' dedi Ege iskeletin tuttuğum kolunu elimden alıp yerine yavaşça sabitlerken. 'Hassas bir ürün.' diye ekledi.
 

'Ne yapmazsın?'