Game of Seduction | 18

39. Seninle

LAX, işte geri dönmüştük. Henüz burayı özleyip özlemediğime dair karar verememiştim tam olarak. Arkamdan gelen Logan, elini belime yerleştirerek beni kendine doğru çekti. 'Lütfen bana direkt şirkete geçmen gerektiğini söyleme.' Logan gülerek başını iki yana salladı. 'İlk önce eve geçeriz, ama sonrasında şirkete geçmen gerekiyor.' Buraya işi için geldiğimizi biliyordum. Bu süreçte meşgul olacağı da belliydi.

Tanıdığın, bildiğin yerdesin Grace. Oyalanacak bir şeyler elbette bulabilirdim.

Logan'ın evine geçtiğimizde birlikte valizleri içeri taşıdık. Tanıdık evine göz gezdirirken, manzarayı gördüğümde duraksadım. İşte bunu özlediğimi kabul edebilirdim.

Yatak odasına geçtiğimde, yatağın üzerine bıraktığım valizi açtım. 'Bir an önce duşa girmem gerekiyor Logan, saatlerdir yoldayız.'

Henüz bir cevap vermeden, Logan'ın beni kendine çekmesiyle kendimi dudaklarına yapışmış şekilde buldum. 'Girelim o hâlde bitanem.' Ayaklarımın yerden kesilirken, beni banyoya doğru taşıyordu. 'Dur ruh hastası! Ayrıca senin gitmen gerekmiyor muydu?' Gülerek beni tekrar yere indirdi. 'Duş almadan olmaz ama değil mi?' Gülerek beni yere indirmesi için çırpındım. Sonunda ayaklarım tekrar yere bastığında, başımı kaldırarak Logan'a baktım. 'İlk günden, benim yüzümden geç kalmana izin veremem. Hadi sen gir duşa ve şu kafanda kurduğun her neyse, akşam geldiğinde devam ederiz.' Ayak uçlarıma basarak, dudağının kenarına bir öpücük kondurdum. Henüz geriye adım atamadan, belimi kavradı. Gözleri kararmaya başlarken, hafifce kulağıma eğildi. 'Bu sözünü unutmam, unutturmam güzelim.'

Karnımda oluşan karıncalanmayı yok saymaya çalışıyordum. Neden böyle oluyordum şimdi? Üstelik akşama kadar nasıl bekleyecektim şimdi?

'Hadi Logan!' Sonunda ellerinden kurtulabildiğimde, banyodan çıkarak, biraz hava almak için terasa geçtim.

'Kendine gel Grace.' Derin bir nefes alarak, önümdeki manzaraya konsantre olmaya çalıştım. Logan'ı düşünmemeye çalışıyordum, çünkü eğer onu düşünmeye devam edersem, her an üzerine atlayabilirdim.

Adam banyodaydı, çıplak bedeninin üzerinden akan su damlalarını hayal edebiliyordum. Beni kolaylıkla kaldırabilen o kaslı kolları.. 'Grace!'

Ne oluyordu bana böyle? Delirmiş olmalıydım. Gözlerimi kapatarak tekrar derin bir nefes aldım.

Logan bir süre sonra içeriden ismimi seslendiğinde, salona açılan kapıdan içeri girdim. 'Burdayım.' Yatak odasından üzerini giyinmiş bir şekilde çıktı. 'Ne yapiyorsun?' Hafifce omuzlarımı silktim. 'Hiç, buranın havasını özlemişim.'

Gülerek üzerime doğru yürüdü. 'Ben şirkete geçiyorum, akşam görüşürüz tamam mı?' Gülümseyerek başımı salladım. 'Görüşürüz.'

Logan çıktıktan sonra ben de bir duş alıp, üzerimi değiştirdim. Hazırlandıktan sonra ise evden çıkarak, bir taksiye atladım. Bu saatte bizimkiler evde olmazdı, o yüzden ben de şirkete geçtim.

Babamın odasına doğru ilerlediğimde, kapısının önünde oturan asistanı ayağa kalktı. 'Bayan Summers, Los Angeles'a döndüğünüzü bilmiyordum. Babanız içerde, dilerseniz, geldiğinizi haber edeyim.'

Gülümseyerek başımı iki yana salladım. 'Sürpriz yapmak istedim, geçebilir miyim?' Kadın olumlu bir şekilde başını salladığında, babamın ofisine girdim.

Çalışma masasının arkasında oturan babam, içeriye girdiğimde başını kaldırdı. 'Grace?' Yüzü şaşkın bir ifade alırken, ayağa kalktı. Hızla üzerime doğru geldiğinde, kollarını sıkıca etrafıma sardı. 'Bir türlü akıllanıp, uslanmayacaksın değil mi sen?'