Boynuma kondurulan küçük öpücükler ile gözlerimi açtığımda, ilk olarak Aiden'ın gözlerini gördüm. Bana bakıyordu.
'Çok güzelsin.' Gülümseyerek yüzümü boynuna gömdüm. 'Beni mi izliyordun sen?'
'İzliyemezmiyim?' Başımı tekrar kaldırıp yüzüne baktım. Fazla yorgun gözüküyordu. Sanki hiç uyumamış gibiydi. Hatta 'sanki' fazlaydı, bütün gece uyumamıştı.
'İyimisin?' Yüzündeki gülümseme kayboldu. 'Bunu sormaktan nezaman vazgeçeceksin Grace?' Nefesimi dışarıya üfledim. 'Sen iyi olana kadar, şu içinde bulunduğumuz durumu anlayana kadar. Şu haline bak, bütün gece uyumamışsın. Aklını kurcalayan birşeyler var, canın yanıyor ve benim elimden hiç birşey gelmiyor!' Bu durumdan gerçekten nefret ediyordum.
'İyiyim ben Grace.' Başımı iki yana salladım. 'Buna inanmamı mı bekliyorsun? Gerçekten o kadar aptal mı gözüküyorum ben?' Kendimi kollarından kurtarıp ayağa kalkmak istediğimde beni tekrar kendine doğru çekti.
'Ya bırak beni!' Dediklerime aldırmayıp kollarını belime sardı. 'Aiden biryerini acıtıcam yapma.' Nefesini boynumda hissedebiliyordum. 'Kavga ederken bile beni düşünüyorsun.'
'Çünkü sana değer veriyorum, ama sen bunu görmezden gelip aramıza duvar örmeye devam ediyorsun Aiden.' Kollarımı boynuna sarıp, yüzümü boynuna gömdüm. Gitmek istiyordum, ama gidemiyordum. Onu bırakamıyordum. Atışırken bile kollarındaydım.
Ben hangi ara ona bukadar değer vermeye başlamıştım? Nasıl bağlanmıştım ona böyle?
'Grace.' Elinin biri belimdeyken, diğeriyle saçımla oynuyordu. 'Hm?'
'İyiki yanımdasın.' Neden hâla inat edip anlatmıyorduki? Kollarımı boynundan çekip doğruldum. Eğer biraz daha üzerine gidersem gerçekten kavga edebilirdik. Bu yüzden susup yanına uzandım. Yastığın yanındaki telefonumu aldığımda babamdan gelen bir mesaj gördüm.
Gönderen: Babam
"Daha erken diye seni uyandırmak istemedim kızım, acil bir toplantı için yurt dışına çıkmam gerekiyor. Bir kaç güne dönerim. Seni çok seviyorum."Mesajı okur okumaz babamı aradım, ama açmadı. Uçağı kalkmıştır bile, çünkü saat öğleni geçmişti.
'Ne oldu?' Başımı kaldırıp Aiden'a baktım.
'Babam acil bir toplantı için yurtdışına çıkmış.' Nefesimi dışarıya üfledim. İki gündür eve de gitmiyordum zaten. Acaba ağabeyim ne yapıyordu ki?
'Yani baban gelene kadar bende kalıyorsun.' Gülerek başımı salladım. 'Olmaz, ağabeyim evde.' Ayağa kalkıp üzerimi düzeltim. Bu zamana kadar aramaması bir mucizeydi zaten.
'Nereye?' Aslında eve gitmem gerekiyordu. Üzerime giyecek doğru dürüst bir şeyim yoktu. Ama Aiden'ı da bu hâlde yanlız bırakmak istemiyordum. 'Şöyle yapıyoruz. Ben eve gidip, bir duş alıp, üzerimi değiştirip sonra tekrar yanına geliyorum.'
Başını iki yana salladı. 'Burada da alabilirsin duşunu, bende sana eşlik ederim.' Yüzüne baktığımda sırıtıyordu gıcık. 'Çok beklersin. Sadece birkaç saat. Ayrıca arabanı ödünç alıyorum.' Ona doğru eğilip dudağının kenarına bir öpücük bıraktım. 'Görüşürüz.'
--
'Grace ne bu hal?' İçeriye girdiğimde Laurel ile karşılaştım. 'Şş Josh duyacak şimdi.' Başını iki yana sallayarak mutfağa doğru ilerledi. 'Ben birşey görmedim.' Gülümseyerek odama doğru gittim.Kendimi duşa attıktan sonra rutin işlerimi halledip tekrar çıktım.
Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı havlu ile kuruttum ve ardından odamdan çıkıp ağabeyimin yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...