'Delirdin mi sen?!' Aiden kapıyı kapatıp beni duvar ile arasına sıkıştırmıştı.
Burası küçük bir yerdi. Galiba bir çeşit depo olarak kullanılıyordu.
'Evet! Sen delirttin.' Sinirliydi.
'Saçmalama, önümden çekilir misin?!'
'O herif sana öyle dokunurken, öperken, koklarken delirdim anladın mı?!'
Başımı iki yana salladım. 'O herif dediğin adam benim nişanlım. Anla bunu.'
Onu geriye itmek için göğüsüne koyduğum elimi tutup sıkıca duvara sabitledi.
'Sana dokunmasına nasıl izin verirsin?'
Sakinliğimi korumakta gittikce zorlanıyordum.
'Sen yokken o vardı anladın mı?'
Başını iki yana salladı. Siniri birden kaybolurken, yüzüme baktı.
'O seni benim kadar seviyor mu Grace?' Başını bana yaklaştırdığında nasıl nefes alacağımı unutmuştum.
'Benim sana dokunduğum gibi dokunabiliyor mu?' Burnunu boynuma sürttüğünde tenim alev almaya başlamıştı.
'Benim kokunu içime çektiğim gibi çekiyor mu?' Duvardaki elimi bırakıktan sonra çenemi tutup başımı kaldırmamı sağladı.
'Sana baktığım gibi bakabiliyor mu Grace?'
Bakışlarını dudaklarıma diktiğinde ne yapmak istediğini anlamıştım.
'Aiden yapma.' Sesim zayif çıkmıştı. Kendimi zayıf hissediyordum çünkü. Onun karşısında böyleydim işte. Onu durduramayacak kadar zayıftım.
'Seni benim gibi öpebiliyormu?'
Dudaklarımızı birleştirdiğinde bütün bedenim alev almış durumdaydı. Ayaklarım yerden kesilirken, aklım allak bullak olmaya başlamıştı.
Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, bunu Aiden'ın bile duyduğundan emindim.
Üzerimdeki etkisi kaybolmamış sanki kat kat artmıştı.
Haklıydı. Onun dokunuşu, öpüşü farklıydı. Isaac ile hiç böyle olmamıştı.
Aklıma Isaac geldiğinde ağlamaya başlamıştım.
'Aiden lütfen.' Nefes nefese kalmış bir şekilde başımı geriye çektim.
'Bunu yapamam. Isaac bunu hakketmiyor.'
Gözlerini, gözlerime kilitledi.
'Ben hakediyormuyum peki? O sana istediği gibi dokunup, öperken ben uzaktan izlemeyi hakediyormuyum?'
'Aiden lütfen yapma.' Başını iki yana salladı.
'Ben yıllarca seni özledim be. Yıllarca seni tekrar göreceğim günü hayal ettim. Keşke gerçekten ölseydim.' Başını diğer yana çevirdi.
Bu cümlesini duyduğumda hıçkırıklarım yoğunlaştı. 'Ha..hayır öyle deme Aiden.' Elimi yanağına yerleştirip, bana bakmasını sağladım.
'Öyle deme lütfen.' Başını tekrar iki yana sallayarak bir kaç adım geriledi.
Ardından ise kapıyı açıp, çıktı. Beni burada bırakıp çıktı. Yıllar sonra karşıma böyle çıkıp aklımı karıştırmaya hakkı yoktu. Beni böyle ağlatmaya hakkı yoktu.
Bir süre sonra kendimi toparlayıp ben de çıktım.
Sahte bir gülümseme ile Isaac'ın yanına geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Seduction | 18
Teen FictionAdım Aiden.' Diğer kulaklığımı da çıkartıp başımı adının Aiden olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. 'Adını sorduğumu hatırlamıyorum.' Onu bozmaya çalışsam bile sırıtmaya devam ediyordu. 'Biliyorum, ama az sonra şu ilerideki tuvalet kabininde ihtiyacın...